Herkese merhaba;
Tatil dönüşü hemen bilgisayar başına oturup geçtiğimiz on günün telafisi için iki gece doğru dürüst uyumadan bölümü yazdım ve bitirdim. Tabi şu anda parmaklarım ve gözlerim acıyor ama olsun. Sabırla beklediğiniz için teşekkürler. Bazı hikaye sayfalarında okuyucu ile yazarları tartışırken okuyorum ve yeni bölümümn gecikmesi gibi saçma bir neden oluyor konu nedense. Bu tarışmalar ve yazara ne de okuyuculara yakışmıyor çünkü.Benim okuyucularım akıllı sabırlı ve hanım hanmıcık diye boşuna demiyorum ben.
Bu sayfada fazla bir hikaye sayfası tanıtmadığımı farkettim. Aslında biri yazar gözüyle sevdiğim ve beğendiğim çok kaliteli hikayeler olduğunu ve sizlere de tavsiye etmem gerektiğini biliyorum.Bu yüzden sizlere çok sevdiğim bir kalemin sayfasını önereceğim.Berrin Karapınar...Okurken kendinizden bir çok şeyi bulabileceğiniz sizleri alıp götürecek sürükleyici hayat dolu hikayeler var...Hepinize tavsiye ediyorum..Mutlaka okuyanlar vardır zaten okumayanlar varsa aramızda sizleri bekliyoruz.(Özellikle ses serisi harika)
Bu bölümdeki şarkımız 'yine Sezen'den..Her ik çiftimizde bu aşkta o kadar çok yaralandılar ki bu şarkıdaki sözler bana ikisini anımsattı.Okurken keyifle dinlersiniz umarım..Ve son teşekkür bir önceki bölümü okuyup beğenen ve yorum yapanlara gelsin.Keyifli okumlar.Sevgiyle kalın)))
*****
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR 30.BÖLÜM
Bir anlık dikkatsizlik insanın hayatını yerle bir edebilir ve tüm gidişatını değiştirerek bambaşka yöne çekebilir miydi? Her ne kadar imkansız gibi görünse de evet değiştirebilirdi. Tıpkı o sabah Özbeylerin hayatını değiştirdiği gibi...
Sadece bir anlığına gözlerini kapatmıştı Cihangir. Sadece bir saniye için gözlerini dikiz aynasından karısının mavileri ile buluşturmuş, sadece bir göz kırpması anı kadar dalıp gitmişti onun derin okyanuslarına. Ve gözlerini onun sesiyle açtığı an yola aniden fırlayan köpeği son anda görmüş, onu ezmemek için direksiyonu sağ tarafa kırarak yoldan çıkmıştı. Yan taraftaki tali yolda bulunan mucurlar yüzünden arabanın kontrolünü kaybederek hemen yolun yanındaki tarlaya sert bir iniş yapmıştı. O sarsıntıda herkes nefeslerini tutarak bulundukları durumdan kötü bir şeyler olmadan kurtulmayı dilerken Cihangir'in tek isteği karısına bir şey olmadan arabayı durdurabilmekti. Üstüne birde lastiğin sivri taşlara batarak patlamasıyla araba iyice savrulmuş içindekileri hallaç pamuğu gibi sallayarak sert darbeler almalarına sebep olmuştu.
Araba durduğu an Cihangir ilk olarak arka tarafa dönerek karısının ne durumda olduğuna baktı.
''Deniz iyi misin canım? Deniz ses ver lütfen. Ali... Ali iyi misin?''
Her kazada olduğu gibi kazayı yapan sürücü olarak önce yanındakilerin sağlığı ile ilgileniyor kendisinin konuşabildiğinden dolayı sağlıklı olduğunu düşünerek onlara bir şey olmaması için dua ediyordu.
Ali vücudundaki ağrılardan anladığı kadarıyla arkadaşının arabayı durdurmaya çalışırken sağa sola bedenini çarptığını fark etmiş ama dikiz aynasına baktığında yüzünde herhangi bir yara veya kanama görmemişti.
''İyiyim Cihangir bir şeyim yok. Asıl sen nasılsın? Kaşın patlamış sanırım. Deniz iyi misin?'' diyerek başını çevirdiğinde genç kadından hala ses gelmediğini anlamış tıpkı Cihangir gibi panik olmuştu. İki adam arabadan hızla inerek arka kapıyı açtıklarında Deniz'in başının kandığını ve yanağındaki kırmızı izleri gördüler. Ali ona zarar vermeden dikkatlice izleri incelemeye başladı. Bu kırmızılıklar birkaç gün içinde morluklara dönüşecekti. Başında ufak bir şişlik vardı. Bunun dışında herhangi bir kırık çıkık yok gibi duruyordu. Yine de genç kadının baygın olmasından dolayı huzursuz olmuş iç kanama durumundan şüphelenerek ona seslenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR
RomanceÖlüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir ömür boyu o şehre tutsak kalırsa neler olur? Töre yalanının arkasına saklanmış istenmeyen bir evli...