26.BÖLÜM PART II

40.2K 1.8K 123
                                    

Herkese merhaba; İnternet ile ilgili sorunları daha halledemedim ama nazımın geçtiği bir arkadaşıma gidip uzun sürse de bölümleri ekledim...Umarım en kısa zamanda sorunu çözerim...Arkadaşlar tek bir isteğim var sizlerden lütfen okuduktan sonra beğendiyseniz yıldıza tıklayın zira diğer hikayeler içinde okunma sayısına göre çok az oy alan bir konumdayım..Bende bu duruma şaşırıyorum ama 2000-3000 arası okunma sayısı olup 100-150 arası oy almak komik diye düşünüyorum, nerde bu 2850 kişi? Neden her defasında o yıldıza tıklamayı unutuyor anlamış değilim..O zaman lütfen beğenmiyorsanız bunu bana yorumlarda yazın.Bende kimlerin sevip sevmediğini yada eksik bulduğunuz yerleri daha rahat anlamış olurum...Tüm oy veren ve yorum yapan arkadaşlarımı sevgiyle kucaklıyorum

26.BÖLÜM 2. PART

Hastaneye kadar konuşmayan çift arabadan inip peş peşe yürüyerek büyük dönel kapıdan içeriye adımlarını atmışlardı. Türkan birkaç adım attıktan sonra hafifçe duraksadı. O anda elinde hissettiği sıcaklıkla gülümseyerek başını kaldırıp ona baktı.

''İyiyim... Gerçekten, sadece biraz heyecanlandım.''

''Her şey çok güzel olacak. Bana güven.''

Yaklaşık iki saatlik testler, tahliller ve sonuçların sürdüğü prosedürden sonra iki genç doktorun odasında, ağzından her çıkacak kelimeyi merakla bekler halde oturuyorlardı. Ali Eren sayesinde bir çok test birkaç saat içinde çıkmış ve yine aynı gün içerisinde doktora gösterme imkanı bulmuşlardı. Yaşlı doktor uzun uzun elindeki test sonuçlarını inceledikten sonra gözlüklerini hafifçe indirerek karşısında onu merakla izleyen çifte baktı.

''Evet Türkan Hanım. Elimdeki testler çok güzel. Kistleriniz büyük ölçüde küçülmüş yani ilaç tedavisine devam edebiliriz. Tabi yine aylık kontrollerimiz devam edecek ama ben bir sorun olacağını düşünmüyorum.''

''Yani ameliyat gerekmiyor artık değil mi?''

''Hayır lüzum yok. İlaç tedavisi ile altı ay içinde tüm kistlerden kurtulmuş olursunuz. Gözünüz aydın korkacak bir şey kalmadı.''

Türkan o sevinçle ayağa kalkmış yanlarında doktorun olup olmaması ile ilgilenmeden Ali Eren'e sıkıca sarılmıştı. Bu altı haftada ömründen ömür gitmişti genç kızın. Aklında bin bir türlü soru ve ihtimaller ile 'ya başaramazsam?' olasılığı dönüp durmuş ileride en büyük hayali olmasına rağmen anne olamama durumu ile kahrolmuştu. Ama Allah'tan korktuğu gibi olmamış her şey normale dönmüştü. Çok mutluydu hem de çok...

''Öhö öhö... İsterseniz ben çıkayım siz rahat rahat sevinin.'' Diyen sesle beraber hızla birbirlerinden ayrıldılar. Ali Eren mahcup halde,

''Pardon hocam, yani biz sevinçten şey ettik.'' demesiyle Türkan'da kızarmaya başlamıştı.

''Anladım zaten sevinçten şey ettiğinizi Ali. Hadi çıkında dışarda şey edin, bak sırada hastalarım bekliyor.'' Sonra Türkan'a dönerek;

''Maalesef az sonra gelecek hastam senin kadar şanslı değil küçük hanım. Daha on sekiz yaşında ve büyük olasılıkla rahmi alınacak. Durumun farkında ama o kadar genç ve hayat dolu ki... İlerisi için yaptığı planların büyük ölçüde sekteye uğramasından hatta belki de asla gerçekleşememesinden korkuyor. Bu yüzden sakın hayatınızda hiçbir şeyi ertelemeyin. Hayatınızı dolu dolu yaşayın ve kıymetini bilin.'' dedi.

Türkan karşısındaki doktorun doğru söylediğini bildiğinden başını olumlu anlamında sallamış ona hak vererek odadan çıkarlarken az sonra girecek genç kız için üzülmeye bile başlamıştı.

Doktorun odasından el ele çıktıktan sonra daha fazla hastane ortamında kalmak istemediklerinden dolayı hastanenin karşısındaki kafeye, ilk kez yemek yedikleri daha doğrusu Ali Eren'in çağrıldığı için yiyemediği yere gelmişlerdi. Elleri masaya otururken ayrılmış her ikisi de bu durumdan tuhaf şekilde rahatsız olmuşlardı.

GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin