16.BÖLÜM

62.1K 2.4K 120
                                    

Güzel bir düş görüyordu genç adam. Yemyeşil çimenler üzerine sevdiği kadın ile yan yana uzanmış masmavi gökyüzünü seyrediyorlar, beyaz ama dağınık bulutların garip şekillerini bir şeylere benzetmeye çalışarak kahkahalar atıyorlardı. Sonra birden tek kolunun üzerinde yükselerek sevdiğinin yüzüne doğru eğildi. Dudaklarını onunkine bastırıp sıcaklığını doyasıya hissetmeye başladı. Sonra hafiften geriye çekilerek onun bakmaya hiç doyamayacağı güzel yüzüne baktı. Allah bir kulunu yaratırken bu kadar mı bonkör olabilirdi?

Masmavi gözleri, bembeyaz ipek yumuşaklığındaki teni, küçücük hokka burnu ve şekilli hafif dolgun dudakları. Sanki hepsi Cihangir'i aşka davet edercesine bir arada ve uyum içerisindeydiler.

''Mutlu musun?'' diye sordu hayatına anlam katan tek varlığa;

Deniz ona bakarak güneş gibi yüreğini ısıtan bir gülüşle cevap verdi;

''Çokkk!''

Aldığı cevapla beraber yeniden o muhteşem dudaklara eğildi bu kez. Ve doya doya açlığına giderircesine öptü. Elleriyle onun pürüzsüz vücudunu keşfe çıkmışken içinde bir yerlerde volkanların patladığını hissediyor genç kadını kendisine daha çok bastırarak yılların acısını çıkartıyordu.

Sonra uzaklardan bir ses çalındı kulağına. Burada kimseler yoktu. Rahatlarını bozan bu korkunç seste nerden çıkmıştı? Sesin geldiği yöne doğru kafasını kaldırdığında kimseyi görememişti. Fakat ses gittikçe yükseliyor kulakları sağır edecek şekilde büyümeye başlıyordu.

''Cihan!''

Oflayarak ayağa kalktığında adını duyduğu yöne doğru kafasını çevirdi ama yine kimseyi göremedi. Bir süre bakındıktan sonra yeniden karısının yanına uzanmak istedi fakat bu kez de Deniz yerde çimenlerin üzerinde değildi. Onun kaybolmasıyla birden panikleyerek etrafta koşuşturmaya başladı. Yine derinlerden gelen o sesi duydu.

''Cihannn!''

Deniz gitmişti. İşte korktuğu başına gelmiş en mutlu oldukları anda bir anda ortadan yok olmuştu. Acıyla gözlerini kapattığında yeniden adını duydu ve deprem oluyormuşçasına sallanarak dengesini kaybetti.

''Ahhh!''

Bu kez gözlerini açtığında yerdeydi. Ve başında ona tuhaf tuhaf bakan karısı şaşkın halde onu izlemekteydi.

''Deniz! Gitmemişsin buradasın. ''dedi sevinçle.

''Cihan sen iyi misin? Bir saattir telefon çalıyor uykumun en güzel yerinde uyanmak zorunda kaldım. Ekranda 'Annem' yazıyordu. Ben de açmak istemedim. Seni uyandırmaya çalıştım ama sayıklıyordun. Sonra da azıcık seni sarsmak zorunda kaldım. Ve sen de şeyy yani istemeden...''

''Deniz beni yataktan mı attın? Bravo yani. Ben sen istedin diye gece yanında kalayım sen beni sabah uyanınca tekmeleyip yataktan at. Of sanırım kalçamı kırdım.'' diyerek arka tarafını ovuşturdu.

''Ne yapayım canım. Sen de uyansaydın. Uykusunda gülümseyen kişileri duymuştum ama hiç görmemiştim. Artık rüyanda ne görüyorsan sırıtıp duruyordun.''

Genç adam tek eliyle yatağın ucundan destek alarak kalktığında diğer eliyle hala kalçasını ovalamakla meşguldü.

''Ne gördüğümü bilmek bile istemezsin. Ama güzeldi. Ve tabi her zamanki gibi gerçek olamayacak kadar hayaldi.''

''Üzgünüm ağam güzel düşünüzden uyandırdım ama telefon bir saattir zır zır ötüyor. Hem sen niye buradasın ki? Odan yok mu senin. Gece kafayı bulup yine mi iddiaya girdik? ''

''Ne yani hatırlamıyor musun? ''derken birazcık hayal kırıklığına uğramıştı Cihan. Sabah uyandıklarında her şeyin daha farklı olacağını düşünmüş ama her zamanki gibi yanılmıştı işte...

GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin