24.BÖLÜM FRAGMANI

27.2K 1K 35
                                    

Herkese merhaba; Bu platforma geleli nerdeyse bir ay oldu. Bu bir aylık zaman içinde sizlere kendimi ve hikayelerimi tanıtmaya çalıştım.Sevenler ve destek verenler olduğu gibi hoşuna gitmeyip sevmeyenlerde oldu. Ben ikinci kısım ile pek ilgilenmesemde bu kadar kişinin okuyup ancak ondabirinin beğenmesi durumunu hala anlamış değilim tabi...Neyse bu yakınmaları her yazar gibi benden de sık sık duyacaksınız.Sitem etmeyen yazar olur mu hiç..Tabi ki olmaz.. Sizlerden istediğim tek şey beğenmeniz durumunda o yıldıza tıklayarak bunu göstermekten çekinmemeniz..Söz sizi deşifre etmeyeceğim.

Veeee yarın benim doğumgünüm efendim...Kaç yaşıma girdiğimi sormayın lütfen, bayanların yaşı sorulmaz biliyorsunuz. Ama yirmili yaşlarda olmadığımı söyleyebilirim...Gerisini karıştırmayalım.Şaka bir yana her yaşın ayrı bir güzelliği olduğunu düşünenlerdenim. Hayatın bana bu zaman kadar istediğim herşeyi vermesi de bunun ekstrası...

Yeni bölümü yarın gece ekleyeceğim ama sizlere ufak bir fragman getirerek kendimi ve hikayemi hatırlatmak istedim.Yorum ve oylarınızla desteğinizibeklediğimi unutmayın..hepinizi çok öpüyorum...Sevgiyle kalın...

24.Bölüm Fragmanı:(Türkan ve Ali Eren sevenlere gelsin...)

Sabah mutfaktan gelen tıkırtıları takip ettiğinde aradığı kişiyi görmesi çokta güç olmamıştı. Belindeki çiçekli önlüğü, ufak bir fiyonkla arkasından tutturmuş, saçlarını tepeden bir lastikle beceriksizce toplamış, sanki usta aşçılara taş çıkartırcasına yumurtaları sırayla kaseye kırıyordu. Tek tek yumurtaları kırdıktan sonra çırpıcı ile karıştırmaya başlamış sürekli aynı yöne doğru hızlıca çevirerek tüm becerilerini göz önüne sermişti. Yaptığı işe öyle konsantre olmuştu ki onu hayranlıkla izleyen bir çift mavi gözün farkında bile değildi. Halbuki o gözler; onu bu şekilde saatlerce izleyebilir onunla aynı havayı solumak bile dünyasını aydınlatmaya yetebilirdi. Arkasına dönmesiyle gece karası gözleri onun okyanusları andıran mavi gözleriyle keşişmiş ve birden irkilerek elindeki yumurtaların olduğu kaseyi az kalsın yere dökecek duruma gelmişti.

''Ahh...''diye inleme tarzında bir nida kaçmıştı dudaklarından.

Son anda kaseyi altından tutarak düşmesini engellemiş genç kıza özür dolu bakışlar göndermeyi de ihmal etmemişti.

''Ben... Üzgünüm korkutmak istemedim. Yardım etmeye gelmiştim. Yani kahvaltı için, hani akşam oyunu kaybettik ya!''

Ali Eren; genç kızı korkutmuş olduğunu fark ederek durumu toparlamaya çalışıyordu. Fakat kasenin altından tuttuğunda, eline gelen sıcaklığın onun ellerinden yayıldığını anlamasıyla gözleri tam da o noktaya dikkat kesilmişti. Genç kız da elinin başka bir el tarafından kasenin altına yapıştırıldığını fark edince onun etkisinden çıkabilmek için kaseyi hızla kendine doğru çekerek bir adım gerilmişti.

''Senin gelmene gerek yoktu. Ben hazırlamaya başladım bile. ''

Türkan onun varlığını umursamamaya çalışarak yeniden arkasını dönüp, ocağın altını yakarak tereyağı tavaya koyduktan sonra erimesi için beklemeye başladı. Bir yandan da iyice ona doğru sırtını dönerek uzak durmaya çalışıyor göz temasından mümkün olduğunca kaçınıyordu. Fakat Ali Eren oldukça ısrarcıydı ve genç kızın yanında istenmedik ot gibi durarak onun yaptıklarını takip ediyordu.

''Eee ben ne yapayım? Gerçi pek fazla yapılacak iş bırakmamışsın ama?''

''Bitti sayılır. Sadece ekmekler kesilecek ve çay servisi yapılacak. Ha birde fırındaki poğaçaları kapatmıştım. Onlar servis tabağına alınacak.''

''Poğaça mı yaptın? Hem de bu saatte? ''

''Hımm uyku tutmadı, kalkalı bir saati geçiyor. Deniz ve Cihangir çok sever. Gerçi hepimiz severiz. Bazı hafta sonları tüm kuzenler bizde toplanırdık. Hepimiz aynı masanın etrafına oturur, fırından çıkacak sıcak poğaçaları sabırsızlıkla beklerdik. Annemde herkesin tabağına ikişer tane koyardı tabi Cihangir iri yarı olduğu için ona üç ya da dört...''

''Evet ya, çocukluk resimlerini gördüm biraz iriymiş.''

''Ne irisi bildiğin şişmandı.''

Onun son sözleriyle kıkırdayarak gülmesiyle yeniden haftalardır o gömülü gamzeleri görmesini ve gününü aydınlatacak en güzel hediyeyi almasını sağlamıştı. Türkan ise onun kendisine bakan hayranlık dolu bakışları yakalayınca duraksamış hafifçe kızararak yeniden arkasına dönerek iyice kızmış yağa yumurtaları dökmüştü. Bir yandan elindeki tahta kaşıkla tavayı kontrol ederken diğer yandan da Ali Eren'in ekmekleri dilimlemesini izliyordu. Hiç de öyle beceriksizce tutmuyordu bıçağı. Bir Paşazade'den beklenmeyen şeylerdi bunlar. Ali Eren onun kendisini kaçamak bakışlarla süzdüğünü görünce dayanamamış;

''Niye öyle bakıyorsun? Beceremeyeceğimi mi sandın?'' diyerek gülümsemişti.

''Yoo sadece senin gibi birinin bu tarz işleri yapacağını pek düşünmemiştim. Nede olsa evinizde bu işleri yapan bir hizmetçiniz vardır .''

Ali Eren ekmekleri ekmekliğe yerleştirdikten sonra Türkan'ın yanına iyice yaklaştı.

''Evet hizmetçimiz vardı Türkan. Hem de iki tane, hatta aşçımız ve şoförümüz de vardı. Ama ben asla kendi işini yapmaktan aciz bir adam olmadım. Hele ailemin parasına ve gücüne güvenerek onlarla hava atan işe yaramaz bir zengin çocuğu hiç olmadım. Keşke önce soyadımdan önce gerçek beni tanımaya çalışsaydın. Yargılamadan, sadece içimdeki Ali Eren'i görebilseydin, Paşazadeyi değil.''

GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin