Herkese merhaba;
Bu akşam elimde bulunan son bölümüde eklemiş bulunuyorum. Bu da şu demek sevgili dostlarım artık her gün bölüm gelmeyecek. Haftada bir yazmaya çalışıp eklemek için uğraşacağım hiç olmazsa bu kadar uzun yazmayıp daha kısa bölümlerle burada olmayı düşünüyorum. Çünkü okuduğum bazı hikayelere bakıyorumda çoğu 6-7 sayafayı geçmiyor hatta bazıları abartıp her bölüm ancak 2-3 sayfa eklemişler onlara hiç sözüm yok tabi...Sizler için pazar günü olan doğumgünüme yetiştirmeye çalışacağım yeni bölümü.Tabi oylar ve yorumlarda beni motive ederse gaza gelip uzun bile yazabilirim. Bilemiyorum artık her şey sizlerin elinde..Çok çok öpüyorum ve yıldızı tıklamayı unutmayın diyerek kaçıyorum..Keyifli okumalar...
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR 23.BÖLÜM
Loş ışıkla aydınlanmış odasında bir sağa bir sola doğru tedirginlikle yürüyor az önce kocasına söylediği sözlerin verdiği gerilimi bir türlü üzerinden atamıyordu. Onu hayal kırıklığına uğratmış olabileceğini biliyordu fakat Cihangir'de 'çocukta çocuk' diye tutturmakla dahası erkek çocuk istediğini belirten sözleriyle bu tavrı hak ediyordu. Neden henüz yeni evlendiklerini ve aralarındaki güven ortamı sağlanana kadar birbirleri ile kalmaları gerektiğini anlamak istemiyordu ki...
Hem Deniz daha ona hayallerinden vazgeçip temelli olarak Türkiye'ye yerleşeceğinin sözünü vermemişti. Dört ay önceki anlaşmalarında Cihangir'in ona verdiği altı ay süresi dolduğu anda gitmesine izin vereceğinin altını çizmiş olmalarına rağmen şu an gitme konusu hiçbir şekilde konuşulmuyordu. Daha doğrusu Deniz birkaç kez konuyu açma girişiminde bulunsa da her seferinde Cihangir tarafından bertaraf edilmiş yok sayılarak konu bir şekilde değiştirilmişti. Bu adamı çok sevmesine rağmen üzerinde kurmak istediği baskıcı tutum onu deli ediyor kısıtlı özgürlükler çerçevesinde yaşamak zorunda kalışı, kişiliği ile ters düştükçe onu hırçınlaştırıyordu. Evlilikleri boyunca sürekli verici taraf Cihangir gibi görünse de aslında Deniz de onun için bir çok şeyden fedakarlık yaptığını biliyor ve bu çabalarının kocası tarafından kaile alınmayarak her şey için uğraşan, her şeyi düşünen, her şeyin en doğrusunu ve en iyisini bilen tavırlar içine girmesi onu cidden sinirlendiriyordu.
Hırsının ve sinirinin geçmesi için çekmeceden birkaç kağıt alıp çizim yaparak üzerindeki negatif durumdan kurtulmaya çalıştı. Eliyle kağıtları ararken parmaklarının çekmecenin en sonunda bulunan kırmızı deri kaplı orta boy deftere takılmasıyla duraksadı. Defteri Türkiye'deki anılarını yazmak için almış fakat ilk sayfaya karaladığı saçma sözler dışında bir şey yazamamıştı. Daha önce yazdıklarını okuma gereği duymadan arka sayfayı açıp yeniden içindeki kırgınlıkla düşündüklerini yazmaya başladı.
''Neden erkenden çocuk yapmam gerektiğini anlamıyorum. Ne anne olmaya hazırım ne de itaatkar bir ev hanımı. Cihangir beni biraz daha sıkarsa kesin kaçıp gideceğim. Baba olma fikrini üstelik erkek çocuk sahip olma isteğini gerçekleştirme gibi bir durumum önümüzdeki üç yıl olmayacak, keşke bunu ona söyleyebilseydim. Fakat korkuyorum... Fransa'daki başına buyruk hallerimi özlüyorum. Keşke orada olsam ve kimseye hesap vermek zorunda kalmasam...''
Yazdıklarını bitirince yeniden saçmaladığını düşünüp defteri aldığı yere yani çekmecenin en sonuna hızla fırlatmıştı. Neden kocası ile konuşmaktan korkuyordu ki? Ona asla zarar vermeyeceğini bilmesine rağmen niye onunla isteklerini ve hayallerini konuşamıyordu? Evet, belki kocası ilk başlarda biraz kırılır onu geçici de olsa bırakıp gitmek istemesinden dolayı sitem edebilirdi ama Cihangir asla onun mutsuz olmasını istemezdi. Bu yüzden ne olursa olsun onunla konuşmalı içinde sakladıklarını anlatmalıydı. Derin bir nefes alarak odasından çıkıp merdivenlerden aşağıya inmeye başladı. Yan taraftaki odanın kapı sesini duymadığı için kocasının henüz odasına gelmeyip evde bir yerlerde olduğunu düşünerek onu aramaya başladı. Sonunda çalışma odasındaki masa lambasından sızan ışıkla odayı aydınlatan loş ortamı fark ederek içeriye girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR
RomanceÖlüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir ömür boyu o şehre tutsak kalırsa neler olur? Töre yalanının arkasına saklanmış istenmeyen bir evli...