GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR 35. BÖLÜM
Herkese merhaba; Yine erken gelen bir bölüm ile karşınızdayım. Evet efendim bu bölümde aradan yaklaşık beş yıl geçti. Çiftimiz artık bulunduğumuz yılda yani 2015'deler.Hemen hemen aynı günleri yaşıyoruz onlarla beraber. Zaten okuyunca ne gibi değişiklikler olduğunu göreceksiniz. Bu zaman atlaması gerekli miydi? Evet bence gerekliydi çünkü Deniz ve Cihangir için aşılması gereken ve mutlaka yaşamaları gereken aylar hatta yıllar vardı ve bunları hikayemde zaman atlamadan yazamazdım yoksa hikayemiz uzunnn yıllar sürerdi. Umarım bu halini seversiniz.
Bölüm şarkımız ''Güneşin doğuşunu da batışını da birlikte izleyen çiftimize gelsin...''
Bu arada 'pofuuudik' nickli arkadaşımızın eklediği Watpadd Hikayeleri adlı başlığında 'Tavsiye 28'de' bizim hikayemizden söz etmiş, ben kendisine yeniden teşekkür ediyorum. Sizlerin de oraya girerek birkaç cümle ile fikirlerinizi yazmanızı bekliyorum. Şimdiden herkese teşekkürler, tüm çabam sadece hikayelerimin daha fazla okuyucu ile buluşması biliyorsunuz. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar dilerim...
*************
Evin merdivenlerinden minik adımlarıyla koşabildiği kadar hızlı şekilde iniyordu. Az sonra duyacağı sesten korkarak bir yerlere saklanma çabası içindeydi. Tam son basamağa gelmişti ki aniden bir şeye çarparak durdu.
''Hop hop! Dur bakalım nereye koşuyorsun böyle?''
''Bırak beni saklanmam lazım.''
''Allah Allah acaba neden? Yine ne yaptın ufaklık?''
''Ben mi? Hiççç, hiçbir şey yapmadım.''
Her ne kadar kendini savunmaya çalışsa da sesinde ki titreme onu ele veriyordu ve o anda yukarıdan beklenen ses duyuldu.''
''Efeee...!''
''Hihh annem anladı baba, beni koru lütfen.'' diyerek Cihangir'in arkasına saklandı. Küçücük bedenini babasının bacaklarının ardına gizlemeye çalışarak kendince kaçma çabasındaydı.
Deniz ise elinde kağıtlarla söylenerek, sinirle aşağıya iniyordu. Cihangir'in arkasına saklanmış küçük çocuğu görünce gülümseyerek bir an duraksadı. Her ne kadar onun bu halini gördüğünde biraz olsun kızgınlığı geçmiş olsa da bu kez yaptığı yaramazlıkla bir cezayı kesinlikle hak ediyordu.
''Saklanma babanın arkasına, çabuk öne çık küçük bey.''
''Ne oluyor ya?''
Deniz kocasına cevap vermek yerine yeniden oğluna doğru seslendi.
''Oğlum bunlar ne? Ben bu çizimleri kaç günde tamamladım biliyor musun sen? Hayır anlamadığım bir sürü kağıdın, defterin var niye benim tasarımlarımı boyuyorsun?''
Cihangir olayın sebebini anlamış olsa da yine de oğluna kıyamadı. Fakat annesinin çalışma odasına girmemesi gerektiğini defalarca söylemiş olmalarına rağmen yine bu kuralı çiğnemesine azıcık kızmıştı.
Efe'yi kollarından tutarak yavaşça arkasından alıp önüne doğru çıkardı.
''Efe doğru mu bu?''
Küçük çocuk suçunu bilircesine başını öne eğerek en masum bakışını takınmıştı bile.
''Evet doğru, ama sadece bakıyordum sonra içimden boyamak geldi. Annem gibi ben de boyayabilirim diye düşündüm ama galiba biraz kötü oldu.''
''Kötü mü? Tüm çizimler bitmiş, çöp olmuş. Ben şimdi tekrar uğraşıp çizeceğim hem de neden? Meraklı oğlum yüzünden! Aferin Efe yani!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR
RomanceÖlüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir ömür boyu o şehre tutsak kalırsa neler olur? Töre yalanının arkasına saklanmış istenmeyen bir evli...