Herkese merhaba; Evdeki internet aksaklıklarından dolayı iki gün bölüm ekleyemedim. Yeniden özür diliyorum,sabah kalkar kalkmaz internetin geldiğini görüp hızlabölümleri ekledim. Bu arada diğer hikayem Leyla ile Mecnun'da her gün eklenmeye devam etmektedir. Okumayan veya daha göz alıcı karakterlerimle tanışmayanlarınız varsa mutlaka beklerim...Keyifli okumalar...
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR 17.BÖLÜM
Deniz; Cihangir'in onu arabayla kapı önünde bırakarak, gecenin karanlığında kaybolup gitmesinin ardından bir süre daha ayakta öylece kalakalmıştı. Ona ne kadar kızgın ve kırgın olduğunu anlayabiliyordu fakat yine de onu öylece bırakıp nereye gideceğini söylemeden çekip gitmesine bozulmuştu. Ayakta ne kadar süre kaldığını bilmeden dalıp gitmişti arkasından. Sonunda kafasındaki tilkiler kendince hesaplarını yapınca her zaman ki gibi mantığını birinci seçmiş eve doğru yürümeye başlamıştı.
Doğrudan odasında girerek günler öncesinde aldığı fakat bir tek kelime bile yazmaya fırsat bulamadığı günlüğünü çekmeceden çıkarttı. Kalemi tutan parmakları yalnız bırakılmanın siniriyle titremekteydi. Bir süre düşündükten sonra ilk satırlarını yazmaya başladı.
'' Neden kimse beni anlamak istemiyor? İnsan gerçekten sevdiği birine kıyabilir mi? Bundan üç ay önce harika bir hayatım varken şimdi bana biçilen ve yaşamak zorunda bırakıldığım hayatı kabullenmek istemeyişimi neden kimse anlamıyor?
Kendimi bildim bileli hep bir şeyler çizdim. Çocukken bile bebeklerime kıyafetlerini kendim çizer, annemin yardımıyla dikerek onları kendimce giydirirdim. Liseyi bitirdikten sonra gittiğim kurs hayatımı değiştirdi ve ben hayallerimi gerçekleştirmek için gidebileceğim en güzel yere kabul edildim. Fakat babamın, amcamın ve Cihangir'in bencillikleri yüzünden o şansı kaybettim. Şimdi tek tesellim dört ay sonra yeniden gidecek olmam. Oradaki arkadaşım sayesinde beni ikinci yarıyıl kabul edeceklerini öğrendim. Bunu öğrenemem benim için bambaşka umutlar doğurdu. Hiç bir şey için geç değilmiş onu anladım. Şimdi en büyük hayalim okul kaydımı ikinci yarıyılda yaptırıp her şeye yeniden başlamak. Burada yaşadığım her şeyi ardımda bırakarak yepyeni bir sayfa açmak. Aklımın aşk gibi saçma şeylere takılarak hayallerimi katletmesine asla izin vermeyeceğim. Cihangir'e bu konuda hala güvenmiyorum. Çünkü biliyorum ki ona 'evet' dediğim gün verdiği sözü unutacak. Yine en başta olduğu gibi bencillik yapacak ve kendini düşünecek. Buradan asla kurtulamayacağım... Kabusum olan bu evden, bu şehirden ve bu ülkeden...''
Yazdıklarının saçma geldiğini düşünse de o an için hissettiklerini kaleme almıştı Deniz. Bu ev aslında onun için hiç kabus olmamıştı. Aksine konakta ki yaşamdan kurtulup bu evde yepyeni bir hayata başlamak onu son derece memnun etmişti. Cihangir'in bundaki etkisi elbette çok fazlaydı. Deniz'e çok farklı bir hayat göstermişti. Kendine ait bir ev, kendini göstermesi için ona verilen iş imkanı ve Cihangir'in onu sürekli mutlu etmek için gösterdiği sonsuz çaba.
Bunları yok saymak ona ve bu hayata haksızlık olurdu. Yine de içinde bir yerlerin eksik olduğunu hissediyor bu boşluğun tamamen hayalleri ile ilgili olduğunu sanıyordu. Halbuki hayatında daha önce hiç tatmadığı bir duyguya ait olduğunu çok sonraları anlayacaktı.
Burada mutluydu. Cihangir'le yaşamaktan onunla zaman geçirmekten gerçekten mutluydu. İş yerinde bile öğle vaktinin gelmesini sabırsızlıkla bekler olmuştu. Sırf Cihangir ile baş başa kalabilmek için bazen dakikaları sayıyordu. Gerçekten Ali Eren'in dediği gibi kocasının varlığı içini ısıtıyor o konuştukça gözlerine bakarak çok uzaklara dalıp gidiyordu. Yine elinde olmadan gülümsemişti işte. Bu adam onu gerçekten gülümsetiyordu. Tam devam edip bu hislerini de yazacakken dışarıdan gelen bir sesle irkilmiş defteri kalemi öylece bırakmıştı. Yavaşça terasa doğru çıktığında kimselerin olmadığını görmüş biraz olsun rahatlamıştı. Sonra üzerindeki kıyafetleri kokladı. Tüm gün gezdiği ve yaptığı aceleci yolculuk yüzünden birazcık terlemişti. Üzerindeki kıyafetlerden rahatsız olarak hızlıca duşa girdi. Sıcak suyun altında ne kadar kaldığını bilmeden öylece ayakta ıslandı. Sonrasında bornozuna sarılarak duştan çıktı ve yatağın kıyısına oturdu. Elleriyle dudaklarına dokundu. Hala sıcacıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR
RomanceÖlüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir ömür boyu o şehre tutsak kalırsa neler olur? Töre yalanının arkasına saklanmış istenmeyen bir evli...