Herkese merhaba; Yeni bölümü ancak ekleyebiliyorum arkadaşlar şimdi eve girdim..Söylemesi ayıp ikinci kez hala oldum da...Ufaklığı hastanede bırakıp zor gelebildim..Çok tatlıydı çünkü..Ve de adı Deniz...Daha ne olsun..Hadi bakalım sizlerde benim Denizimi okuyun..keyifli okumalar...
''Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde."
Elif şafak/Aşk
Cihangir annesiyle yaptığı kesin ve sert konuşma sonrasında biraz tedirgin olmuştu. Annesine ilk kez sesini yükselttiği düşünülürse bu konuşma onun için bir devrim sayılırdı. Ama ne annesinin ne babasının ne de başka birisinin karısını üzmesine izin veremezdi.
Deniz'in kapıda Hale'yi gördüğü an ki yüz ifadesi hiç aklından çıkmamıştı. Kim bilir onun hakkında ne düşünmüştü? Belki de Hale'yi buraya kendisinin çağırdığını bile düşünmüş olabilirdi, ne de olsa ona hala aşık olduğu sanıyordu. Halbuki Hale ile olan evliliğinin hayatında son iki yıldır yaşadığı her şey gibi sahte olduğunu bilse acaba yine böyle mi davranırdı?
Sırf daha fazla gerginlik olmasın diye yarın akşam olan uçak biletini iptal ettirip sabah saatlerine aldırmak istemiş fakat yer bulamamıştı. Özel uçak tutup gidecek kadar da onu tedirgin etmek istemiyordu bu yüzden mecbur akşama kadar bu şehirde kalacaklardı.
Tüm gün çalışarak iki günde bitirmesi gereken iş yoğunluğunu aynı gün içinde halletmişti. Deniz'in de daha fazla bu ortamda kalmak istemeyeceğini düşündüğünden İstanbul'a bir an önce dönme fikrinin daha iyi olacağını biliyordu. Hiç olmazsa öğleden sonra karısı ile baş başa bir şeyler yapabilirler ve bugün yaşadıkları kötü anları unutabilirlerdi. Fakat yer olmaması nedeniyle düşündüklerinin hepsini iptal etmek zorunda kaldı. Hiç olmazsa ertesi sabah onu Türkan'dan alıp güzel bir kahvaltıya götürebilirdi. Böylece, Hale ile olan gerginliği de biraz olsun almış olurdu.
Odasına gidip üzerine rahat bir şeyler giydikten sonra uyumayı denedi fakat Deniz'in varlığına o kadar alışmıştı ki onsuz bir türlü uyuyamadı. Gözlerini kapatır kapatmaz aynı yatakta uyudukları o gece aklına geliyor tüm vücudunu ateşler basıyordu. En iyisinin biraz kitap okumak olduğunu düşünerek eskiden kaldığı odaya gidip kitaplıktan güzel ve uyku getirici bir kitap almak istedi. Kapıdan girdiğinde yatağın ucunda ince ve kısa bir gecelikle oturan genç kadını fark edip bir adım geriye gelmesi bir olmuştu. Hale sanki onun odaya geleceğini hissetmişçesine uyumamış ve onu beklemişti.
''Hale ne işin var senin bu odada?''
''Unuttun mu Cihangir burası bizim odamızdı. Burada öyle çok anım var ki. Başka odada kalmak istemedim. Sen de özlemişsin ki o kızla değil de burada yatmak için gelmişsin işte.''
Kollarını Cihangir'in boynuna dolayarak kendisini iyice onun bedenine sürtmeye başladı. Cihangir elleriyle onun kollarından tutarak hızla kendinden uzaklaştırdı. Genç kadının gözlerinde reddedilmişliğin verdiği utançla beraber öfkede vardı.
''Lütfen Hale, biz boşandık ben artık başka birisiyle evliyim. Şimdi burada bizi bu halde görse nasıl bir yanlış anlama olur farkındasın değil mi?''
''Anlamadığım şey de bu zaten Cihangir, biz neden boşandık ya da şöyle sorayım haberim olmadan beni neden boşadın? Teyzem miras işlerinden biraz bahsetti ama beni göndermene gerek yoktu. Kağıt üzerine boşansak bile bana anlatsaydın burada ömür boyu yanında kalırdım ben.''
''Kalamazdın Hale. Buna asla izin vermezdim. Zaten seninle evlenmemiz bir hataydı. Ben yurt dışından dönünce nasıl böyle bir şeyi kabul ettim hala bilemiyorum ama yanlıştı. Sevmediğim bir kızla evlenip onunda hayatını batırdım. Keşke hiç gerçekleşmeseydi bu evlilik. Çok büyük hata yaptım keşke zamanı geri getirebilseydim ama bu mümkün değil. Lütfen affet beni.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR
RomantikÖlüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir ömür boyu o şehre tutsak kalırsa neler olur? Töre yalanının arkasına saklanmış istenmeyen bir evli...