GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR 10. BÖLÜM
Deniz ve Cihangir sabah erkenden konaktan ayrılarak İstanbul'a gitmek üzere yola çıkmışlar bundan sonra sadece ikisinin yaşayacakları eve doğru yol almaya başlamışlardı. Deniz; havaalanında onları karşılayan arabanın arka koltuğunda otururken, meraklı gözlerle henüz ilk defa geldiği bu büyük şehri incelemekle meşgulken Cihangir'de karısının yüzündeki sevinç ve şaşkınlık halleriyle oturduğu yerden gülümsemekteydi. Deniz daha önce nasıl olurda bu şehre gelmediğine üzülmüştü o an. Çünkü İstanbul gerçekten de doğal ve tarihi güzellikleriyle devasa bir şehirdi. Bu güzel şehri daha yakından tanıyacağı zamanı iple çekiyordu. Bir çok ünlü modacının İstanbul'da defile yaptığını biliyordu. Kim bilir belki o da çok ileride o defilelerden birisi için gelebilirdi. Tabi öncelikle geri dönmesi gerekiyordu...
Arabaları; oldukça gösterişli eve -ki buna ev demek haksızlık olurdu-ulaştığında Deniz'de bir hayli şaşkındı. Urfa'da ki konağın yanında bu ev malikane gibi kalıyordu. Arabadan indiklerinde onlara selam veren güvenlikteki adamı, valizleri eve taşıyan korumayı ve onları kapıda karşılayan hizmetçi kadını görünce burada da istediği anlamda özgür olamayacağını anlamıştı.
Cihangir onunla beraber eve girdikten sonra Deniz'e dönüp;
''Hadi gel sana evi gezdireyim '' diyerek eliyle ona yol gösterdi. Alt kattaki geniş salonu, mutfağı ve bahçeye açılan kısımları tek tek gezdirdi. Bahçede bulunan büyük havuz ise bu evin fazlasıyla konforlu olduğunu anlatır derecedeydi.
Daha sonra üst kata çıkıp oradaki odaları gezdiler. Yan yana bir sürü oda vardı. Gerçi Deniz oda sayısından çok hangi odanın kendisine ait olacağı ile ilgileniyordu. Sonunda gezmekten yorularak;
''Ben nerede yatacağım?' Diye sorduğunda Cihangir gülerek;
''Tabi ki benim yanımda karıcığım'' diyerek onunla azıcık alay etti. Tabi Deniz altta kalmayacağı için kocasının konuşmasına önce ufak bir kahkaha ile karşılık vermiş sonrasında da;
''Çok komiksiniz kocacığım ama ben odamı görmek istiyorum. Ayrıca doğru dürüst kıyafet getirmedik buraya. Hemen alışveriş yapmak lazım.'' Demişti.
''Urfa'dan kıyafet taşımanı istemedim. Neye ihtiyacın varsa çıkıp alırız. Hadi gel. Odanı göstereyim sana.'' diyerek elinden tutup onu hızlı adımlarla evin en üst katına götürdü.
Evin üçüncü ve son katı büyük bir teras ve yan yana bulunan iki odadan oluşmaktaydı. Odaların her ikisi de deniz manzaralı büyük terasa açılıyordu. Her bir oda için ayrıca giyinme odası ve banyo bulunmaktaydı. İlk odayı gezerken her bir detayı gözlemlemişti Deniz.
''Senin odan burası. Benimki de hemen yan tarafı. Aslında ileride bu odayı çocuk odası yapar ümidiyle düzenlemiştim fakat daha uygulamaya geçiremedim.''
Cihangir'in ona bakarak söylediği sözlerle gözlerini kaçırmış;
''Umarım bir gün gerçekten sevdiğin bir kadınla evlenip uygulamaya geçirirsin Cihan. O zamana kadar ben kalacağım.'' diyerek odayı gezmeye devam etmişti.
''Benim odam biraz daha büyüktür. Eğer istersen değiştirebiliriz. Ben burada kalabilirim.''
'Gerek yok. Burası gayet iyi! Hem senin giysilerin, dolabın her şeyin o oda da, ben şimdi gelip senin rahatını bozmak istemiyorum. Sadece geçirmek zorunda olduğum ayların bitmesini bekleyeceğim. Sonrası umurumda değil.'' Diyerek yine Cihangir'i bozmuştu.
''Pekii... Benim odamı görmek ister misin? Büyük bir kitaplığım ve CD koleksiyonum var istediğin zaman ödünç alabilirsin.'' Dediğinde Deniz, aslında çok merak ettiği ama hevesli görünmek istemediği bir ifade takınarak;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR
RomanceÖlüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir ömür boyu o şehre tutsak kalırsa neler olur? Töre yalanının arkasına saklanmış istenmeyen bir evli...