Herkese merhaba; Hastalıklar toplantılar teftişler derken sonunda bölümü yazabildim ama nedense pek içime sinmedi. Normalde yeniden okuyup biraz daha ekleme yapmam gerekiyordu ama sizleri daha fazla bekletmek istemedim. Artık bir daha ki bölümde asıl heyecan başlayacak. Neden mi? Deniz Özbey darbe yaptı daha ne olsun...
Bir konudan daha bahsetmek istiyorum. Deniz Özbey karakteri için geçen yıl Nisan ayında yani nerdeyse yaklaşık bir yıl önce sevgili Burcu Büyükyıldız'ın da yardımıyla Vika Levina'yı seçmiştim. Ve hikayenin tüm çalışmalarında o kadının resimlerini kullanarak bölümleri ekledim. Bunun için hatta bir çok arkadaşım da yardımlarda bulundu. Daha önce bu konu ile ilgili hiç tepki almadım çünkü bana göre her hikaye farklıdır ve dileyen herkes istediği kadar aynı karakteri kullanabilir. Çünkü o hikayedeki karakter yazarın yazdığı kişilikle örülerek siz okuyucuların gözünde farklı farklı yerlere oturur. Yoksa David Gandy'nin yüzünün eskiyip tükenmesi lazım ama hala kullanılan ve sevilen bir çalışma yüzü.
Bu yüzden bu konu ile ilgili yapılan haksız eleştirilere sonuna kadar karşıyım. Hele ki kendini bilmez halde argo sözcüklere varana kadar bir şeyer yazmalarına sadece karşı olmakla kalmayacağım, yazarın sayfası da dahil şikayet edebileceğim her yere başvuracağım. Umarım mesaj sayfamda bu tür kendini bilmez kişilerin yazdığı mesajları görürseniz beni uyarır sizler de gereken cevapları verisiniz.. Neyse şu an sessiziliğimi koruyorum ama olgunluğumdan ince düşüncemden. Yoksa kimse kimseye bu şekilde hakaret edip küfüre varan sözcüklerle itham edemez. Eğitim Şart diyorlar ya boşuna değil.Ama benim de işim eğitmek sevgili arkadaşlar yine işimi yaparım. Hiç sorun olmaz.
Neyse canlarım yanda yine çiftimiz harika bir resmi var ve medya kısmındaki şarkıda bugünlere dinlemekten keyif aldığım bir parça umarım seversiniz...
Uzatmıyorum daha fazla ve hikayemin yeni bölümünü eklerek sizlere keyifli okumalar diliyorum...
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR 37. BÖLÜM
Cihangir o gece eve geldiğinde, saat sabaha karşı üçü gösteriyordu. Yaptıkları gergin toplantıdan sonra babası ile şirkette bir süre çalışarak neler yapacaklarını gözden geçirmişlerdi. Sencerler Grup hakkında tüm bilgileri yazılı olarak dosyalamışlardı. Yaptıkları usulsüz işleri İstanbul'a gidince araştırmaya başlayacak ve öğrendiği en ufak bir detayı dosyaya koyarak ileride ailesi ve kendisi için oluşabilecek tehditlere karşı saklayacaktı. Arabasından indikten sonra eve girmeden etrafına göz attı. Dış kapı da dahil olmak üzere yaklaşık altı koruma evi koruyordu. Ev, yirmi dört saat kameralarla izleniyor, giren çıkan herkes didik didik arandıktan ve ev sahibine haber verildikten sonra içeriye alınıyordu. Deniz'in bu korumalardan hoşlanmadığını bilse de onları korumak adına bir süre böyle olması gerekiyordu.
Kapıdan girerek paltosunu askıya astı. İlk önce adımlarını tüm gün özlediği oğlunun odasına yönlendirdi. Normalde her Pazar onunla vakit geçirir diğer günler işlerinin yoğunluğu yüzünden gösteremediği ilgi ve alakayı tüm Pazar onunla ilgilenerek telafi etmeye çalışırdı. Kapısı hafif aralık olan oda da, gece lambasından yayılan loş ışık odayı aydınlatıyordu. Ona bakması bile gözlerinin dolmasına yetiyordu Cihangir için.
Yastığına sıkıca sarılarak öyle derin bir uykudaydı ki. Her şeyden habersiz, saf, masum, tıpkı bir melek gibi. Yanına yaklaştı usulca, eliyle başını okşayarak onun bu eve geldiği ilk günleri düşünmeye başladı.
Efe o köy evinde doğduktan sonraki on gün boyunca hastanede bakımda kalmıştı. Erken doğduğu için önce bir kaç gün kuvözde yatmış sonrasında da yeni doğan sarılığı yüzünden bir müddet daha hastanede gözlem altında kalmıştı. Deniz'in de kendini toparlaması için biraz daha Urfa'da kaldıktan sonra İstanbul'daki evlerine geldiklerinde Efe yaklaşık on beş günlük olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR
RomanceÖlüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir ömür boyu o şehre tutsak kalırsa neler olur? Töre yalanının arkasına saklanmış istenmeyen bir evli...