Bazen dayanmaktır sevmek, hayat nereden vurursa vursun ayakta durabilmek...
Bazen yaşamaktır sevmek, soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek...
Bazen ağırdır sevmek, sevdiğine layık olabilmek
Ve bazen hayattır sevmek, birini çok uzaktayken bile yüreğinde taşıyabilmek...
Özdemir Asaf...
2.Bölüm...
Genç kadın yattığı yataktan kımıldamadan, giyinmekte olan kocasına göz ucuyla bakıp kısık bir ses tonuyla sordu;
''Saat kaç Cihangir?
Adam gömleğinin düğmelerini ilerlerken arkasını dönme gereği duymadan yatakta yatan genç kadına ifadesiz bir halde cevap verdi.
''Beş'e geliyor.''
Duyduğu cevap üzerine yeniden gözlerini kapatmış ama soru sormaktan yine kendini alamamıştı.
''Çok erken. Neden bu saatte ayaktasın?''
''Havaalanına gidiyorum. Deniz'i alacağız. Gelmesine az kaldı.''
Cihangir'in sesindeki mutluluğu fark ettiğinde yeniden içini derin bir kıskançlık kaplamıştı. Yıllardır hayatlarında yokken şimdi birdenbire bir bomba gibi konağın ortasına düşecekti. Deniz'i hatırlıyordu elbette. Küçükken onu oyunlarına pek almazlardı, zaten o da Deniz'den pek hoşlanmazdı. Teyzesi ona kızıp bağırdığında zevkten dört köşe olur onunda tıpkı annesi gibi bu şehre ve konağa uygun olmadığını düşünürdü.
''Hımm şu mesele, ama sen niye gidiyosun ki adamlar alsın getirsin.''
''Olur mu öyle şey Hale? O benim kuzenim, hem yıllar sonra ilk kez geliyor. Ayrıca sana gel diyende olmadı zaten sen yat uyu.''
Her zaman yaptığı gibi yine onu koruyordu işte! Konağa misafir olarak geldikleri nadir günlerde bile o şımarık kızı korur kimseye laf söyletmezdi. Hatta Aysel teyzesi ile kavga ettikleri bile olurdu onun için.
''İyi git aman, zaten bu saatte beni kimse kaldıramaz.'' Diyerek yeniden arkasını dönüp uyumaya devam etti.
Genç adam karısına bakarak başını iki yana doğru salladı. Onun uykusundan feragat ettiğini zaten hiç görmemişti.
Odadan çıkıp saatine baktığında merdivenlerin sonunda duran annesinin sesini duydu;
''Oğlum çıkıyor musun?
''Evet anne ancak gideriz, biliyorsun yol uzun sürüyor.''
''Türkan da geliyormu?''
Tam cevap verecekken telefonun titreştiğini gördü.
''Türkan uyandın mı?''
''...''
''Tamam beş dakikaya oradayım.''
Aysel Hanım yıllar sonra konağa gelen misafir için hiç de heyecanlı değildi. Yedi yıldır onunla ve annesi ile ilgili her şey üstü kapalı konuşuluyor isimlerinin zikredilmemesi için büyük çaba gösteriliyordu. O bu konağın tek hanımıydı ve her zaman öyle kalmalıydı. Sevgili kayınbiraderi yıllar önce büyük bir hata yaparak o ecnebi kadını buraya getirmiş konaktaki yerini sarsmaya çalışmıştı. Tabi sülalenin tek erkek çocuğu olan oğlunun her şeyin sahibi olmasını istediğinden yapılan bu gizli evliliğe olumlu bakmamış her fırsatta o kadına düşmanca davranmıştı.
Natali'ye her fırsatta laf söyleyerek onun buraya uygun olmadığını belirtmiş, ailenin ve aşiretin gözünde Mehmet Bey'in küçük düşmesini sağlamıştı. Fazlasıyla iyi kalpli ve vicdan sahibi olan Mehmet Bey ise her iki tarafı memnun etme derdine düşerek karısını ve kızını ihmal etmiş ailenin büyük oğlu ve aşirette söz sahibi olmasına rağmen onların ezilmesine engel olamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ DOĞUDAN YÜKSELİR
RomanceÖlüm döşeğinde olan babasına son görevini yapmak için Fransa'dan Urfa'ya gelen yirmi yaşında bir genç kız. Sadece iki hafta kalıp geri dönecekken bir ömür boyu o şehre tutsak kalırsa neler olur? Töre yalanının arkasına saklanmış istenmeyen bir evli...