4. Bölüm

2.9K 330 405
                                    

Herkese selamlar...

Bölümler gelmeye devam ediyor ve ben sizden yorumlarınızı esirgememenizi diliyorum. Bir yıldıza basıp ufak da olsa bir şeyler söylemek zor olmasa gerek.

#kaptanıderya etiketiyle bizden bahsedebilir veya sosyal medya hesaplarımı etiketleyebilirsiniz. paylaşımlarınızı görmek isterim.

@cherrange buradan da beni takip edebilirsiniz. Lafı fazla uzatmadan sizi bölümle başbaşa bırakayım. İyi okumalar...

⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓

4.BÖLÜM

Bir mum yakmıştım bir gün, yalan söyleyerek. O mum çok uzun süre yanmış ve yandıkça küçülmemiş büyümüştü. Bir gün yatsı vaktinin geleceğini ve o mumun söneceğini biliyordum ancak ne o vakit geliyordu ne de mumum ışığından güç kaybediyordu. Bu da beni cesaretlendiriyordu. Daha büyük yalanlar söyledim. Mum gittikçe büyüdü ve bir meşale oldu. Sonra, yıllar yıllar sonra gerçekten yatsı vakti geldi sandım. Mumum, hayır, meşalem sönecek sandım ancak öyle olmadı. Meşalem devrildi. Sonra bir perdeyi tutuşturdu ve şimdi içinde benim de olduğum ev yanıyordu.

Yalanlarım benim sonumu getiriyordu. Ben kimim, neredeyim, ne yapıyorum bilmiyordum. Sadece yalanlarımdan alevler sarmıştı her yanımı...

Bir yalan söyleyince bunun arkası kesilmiyor, yalan yalana gebe kalıyordu. Ve bugün beni yine yalanlarım yakıyordu.

Sözde nişanlım Kaptan tam karşımdaydı...

"Ne?" diye sordum afallamış bir şekilde. "Asıl sana 'ne?'" dedi sesini yükselterek. "Sen beni bile tanımadan arkama mı düşüyorsun? Ne saçma sapan bir iş bu!" diye tısladı.

Kesinlikle öyleydi. Çok saçma sapandı bu iş. Gözlerimi yumdum. Taktik değiştirmem gerekiyordu. "Tamam, yalan söyledim. Özür dilerim... Ben nişanlımı falan görmeye gelmedim. Nişanımdan kaçtım." dedim hızlıca.

Evet, artık doğruları söyleyecektim. Yalanlarım beni buraya kadar getirmişti ve anlaşılan daha ileri götüremeyecekti.

Bir şey söylemek yerine bir uzaylıya bakıyormuş gibi baktı bana.

"Bak, sabah babanla olan konuşmalarını duyduğum için öyle dedim. Ama senin o kişi olabileceğini düşünemedim. Af edersin..."

Elimi bıraktı. Akıllı biriydi olayı hemen kavradı. "Ne için affedeyim? Yalan söylediğin için mi yoksa yanlış kişiye yalan söylediğin için mi?"

"Hangisi için etmek istiyorsan!" diyerek omuz silktiğimde bakışlarının sertleştiğini görüp geri adım attım. Kuyruğu dik tutmanın sırası değildi. Hapse bile düşebilirdim. Özel mülke izinsiz girmekten...

"Yani ikisi için de kusura bakma tabi. Bak gerçekten zor durumdaydım." diye açıklarken bir şey oldu. Kulağımda bir şey yankılandı. Tüylerimi ürperten bir yankı..

"Asude!"

Bu ses!

Babam! Hatta eyvah babam!

Umutsuz bakışlarımı soluma çevirdim. "Baba..." diye fısıldadığımı o değilse de yanımdaki duydu. Kaptan Derya Bey de benimle birlikte o yöne döndü. Aramızda yaklaşık 10 metre mesafe vardı. Nereden tanıdı bu karanlıkta?

"Şimdi beni denize atmak istersen güçlük çıkarmayacağıma söz veririm." dediğimde elini sırtıma koyup beni de beraberinde babamlara doğru yürüttü.

"Yoo daha eğlenceli bir ceza verebilme şansım var." diyerek alayla güldüğünde gözümdeki tüm saygın kaptan kişiliğini yitirdi. Artık içimden ona 'Bey' demeyecektim...

KAPTAN-I DERYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin