Selamlar canlar. Bu haftanın bölümü geldi. Muhtemelen bir haftadan uzun sürecek diğer bölümün gelmesi. Döndüğümde Wattpad'te DM bölümü kalkmış olabilir. O yüzden sosyal medyadan beni takip edip yazacaklarınızı oradan yazabilirsiniz. Bölüme geçmeden beğenmeyi ve okurken tepkilerinizi yorumlara aktarmayı unutmayın🫶🏻🫶🏻🫶🏻
Siz muhtemelen ya bir ya iki bölüm sonra okuyacaksınız ama öf bir olaylar oldu ki anlatamam. Artık baya hareketli olacağız. Malumunuz sonlardayız artık.😍 Bundan sonra bol bol AsDer okuyacaksınız.❤️🩷🤍 keyifli okumalar 👋🏻
⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓
34. Bölüm
Öylece gözlerimi kırpıştırarak bakarken "İlk karşılaştığımız anı sayarsak hiç beraber denize açılmadık. Kaptan kocam var desen ve sana kaç kere denize açıldınız diye sorsalar cevabından utanırım ben şahsen."
Gülümsedim. Ancak içimden sevinç çığlıkları atmak geliyordu. Benimle denize açılmak istemesini neye yormalıydım? Bir şeyler hissetmese böyle der miydi? Hiç de anlamam ki bu işlerden! Ah anne ve baba hep sizin yüzünüzden aşka küstüm diye böyle cahil kaldım.
"Çok güzel olur. Bir de araklamadan düzgün yemek yiyebilirsem mesela... Şahane olur."
Kahkaha attı. Duruldu ve yine kahkaha atmaya başladı. Yüzüm kızarmıştı sanırım.
"Ya gülme! Ne kadar müşkül durumdaydım bilmiyorsun!"
Gülmeye devam etti.
"Asude arkadan kendini görsen" ve bir kahkaha tufanı daha... "İki elin de dolu, tamam karanlık ama siluetin belli oluyordu. Elindekileri dökmeme çaban yakalanmamak için attığın depar..."
Gözlerimi kısıp ona kınayan bir bakış attım. "Bir de gülüyor musun? O haldeki bir garibanı kovalamaktan da mı utanmadın?"
Daha sakin bir şekilde güldü. Hönkürmedi en azından. "Nereden bileyim ben sen olduğunu? Hırsız sandım."
"Hırsız sayılırdım." dediğimde ben de gülüyordum artık.
Gülüşü yavaşça yerini terk ederken ardında düşünceli bir tebessüm bıraktı. "Hırsız Asude... Ona yazılan kaderden, kendi yazmak istediği kadere kaçan Asude... İyi ki girmişsin o gün gemiye."
Asu-de! Bu kesin bize âşık olmuş! Şey yani sana...
Abartma sen de hemen âşık olmamıştır da bence de galiba hoşlanıyor. Hoşlanıyordur değil mi?
Hoşlanmasa neden öyle desin ki?
Bilmem ki? İnsan normal biri için de der mi böyle? Mesela ben derdim ama ben odunum zaten. Ama Derya öyle değil. Kime nerede ne diyeceğini bilen biri.
Ben cevap vermeyince "O zaman bu hafta sonu Batum'a teslimat var. Sen de gel bizimle, beraber gideriz. Biraz Batum'u falan da gezeriz karı koca." dedi. Kalbim bir an atmayı bıraktı.
Bu hafta sonu mu? Öyle hemen mi uygulayacaktık yani... Birkaç gün sonra...
"Olur mu ki? İş içinse ben ayak bağı olmayayım?"
Asu-de çocuk teklif etmiş işte ne diye zorluyorsun? Sorun olsa niye teklif etsin? Tamam de geç yani!
Sen heyecandan ölmediğime dua et! Kolaydı sanki!
"Asude olur mu öyle şey? Ne ayak bağı olacaksın? Biz sanki ne yapıyoruz gemide?"
Omuz silktim. "İyi madem. Güzel olur. Bir metrekarelik malzeme odasında sıkışmadan bir yolculuk yapmış olurum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTAN-I DERYA
General FictionDüştüm ey Gönül! Gözden, yürekten, elden ayaktan... Bilemezdim böyle olacağını. Ben ki iflah olmaz, serseri bir kızdım. Tek derdim Galata'nın yamacında bir ömür geçirmekten ibaretken Karadeniz'de boğuldum. Abi bildiğimle evlenmekten kaçarken ateşle...