Selamlar canımlar birtaneciklerim. Sizleri öyle çok öyle çok özledim ki tahmin edemezsiniz. Sevgililer gününüz kutlu olsun. Çok inanmam de böyle günlere tek sevgililerim sizsiniz 🫢
Bugün derin bir nefes verdiğim bir gün oldu. Bana dua edin de verdiğim emeklere değsin ve sonuç alayım🙏🏻
Sınır koymayacağım ama siz böyle güzel güzel beğenirseniz sevgililer günü hediyesi olarak da kabul ederim yani😍
İyi okumalar
⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓
27. Bölüm
Bölüm Şarkıları:
Fatma Turgut- İlkbaharda Kıyamet
Berkay Altunyay- Bir Bilsem
Şekersiz- Evren GüzeliÇocukken oyun kurucu hep ben olurdum. Çok fazla oynar, herkesi de yönlendirebilirdim. Çoğu zaman da oyunlarımız uzun sürer ve herkes oyundan memnun ve mutlu ayrılırdı. Çünkü insan bu yüzden oyunları severdi. Oyunlar insana mutluluk verirdi. Ancak ben oyunlarımı kuzenlerimle oynayamıyordum. Onların çoğundan yaşça küçük olduğum için zaten oyun kurmam söz konusu bile olmuyordu ama onların kurdukları oyunlar da asla kendilerinden başka kimseyi memnun etmiyordu. Kuzenlerimi sevmiyordum, onlarla oyun oynamayı da sevmiyordum. Beni hep itip kakıyorlar, öteliyor ve dolandırıyorlardı. Ben babamdan para alıp misket alıyordum onların zoruyla ama onlar hep benden ütüyorlardı o misketleri. Hile ve hurdayla... Babaları onlara çok fazla para vermezdi ama ben evin tek çocuğu ve babasının prensesi bir kız çocuğu olduğum için hep beni para istemeye ve onların istedikleri şeyleri almaya zorlarlardı. Çünkü babam bana ne istersen isteyeyim kıyamazdı. Ya da ip atlarken yansalar da yandıklarına ikna olmayıp kolum kopana kadar ipi bana sallatıyorlardı. Biraz daha büyüdüğümüzde atariler çıktı. Yine sürekli bize gelip atarimi bozarlardı çünkü ilk atarilerini bozduktan sonra babaları ikincisini almıyordu. Ben istemesem de babam bana alıyordu çünkü benim adıma kuzenlerim istiyordu. 'Çok üzüldü, çok korktu' gibi yalanlar söyleyerek... Oysa ağlamamın sebebi bir türlü evlerine gitmemeleriydi. Atari bozulmadan önce ağlamaya başlamış oluyordum ve onlar da bunu biliyorlardı. Babama onları istemiyorum dediğimde de bana kızıyordu, o yüzden sessiz kalıyordum.
Biraz daha büyüdük bilgisayarlar çıktı. Aynı şey bunda da devam edecekken bilgisayarın kablolarını kestim. Üç ya da dört kez... İşte kendi illegal oyunlarımı kurmaya bu dönem başladım. 13-14 yaşlarımda. Dişimi çıkardığım ve hepsine s*ktir çektiğim yaşlarımdı. Çünkü 'Burama kadar geldi' dediğim noktaya gelmiştim. Evde de sorunlar başlamıştı, anne babaları, anne babamı, çocukları da beni çıldırtıyordu. Masum ve kullanılan Asude, bu yaşlarında herkesin arkasından kuyusunu kazıp ahını yerde bırakmamak adına illegal oyunlar kuran Asude'ye dönüştü.
Kuzenlerimden intikamımı, anneleri bana eziyet ettikten sonra sevgililerini, okuldan kaçmalarını, sigara içmelerini toplum içinde babalarına ispiyonlayarak aldım. Onlar beni zaten sevmezlerdi ama bu olaylardan sonra nefret etmeye başladılar. Neyse ki evime gelip kafamı ütülemiyorlardı artık ama onların evlerinde de huzur bozulduğu için dedem bunun hıncını benden ve annemden alarak işleri bambaşka bir çıkmaza sokuyordu. Bu noktada babam etkisiz kalmış ve köşesine çekilmişti ve annem boşanma kararını almıştı. Boşandıkları için babama kızgındım ama anneme hak veriyordum ve destekliyordum. O yüzden annemle Batum'a giderken en ufak bir tereddüt yaşamamıştım. Annemle zorlu bir mücadeleye girdiğimizi biliyordum. Annemin bir arkadaşı bize küçük bir ev ve anneme bulaşıkçılık işi bulmuştu. Zengin bir ev hanımlığından çaresiz bir bulaşıkçıya dönmek onu zorluyordu ve bana karşı mahcup hissettiğini biliyordum. Ben de çalışmak istedim. Küçük değildim 16 yaşındaydım. Bir kafede çalışabilirdim ama annem izin vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTAN-I DERYA
General FictionDüştüm ey Gönül! Gözden, yürekten, elden ayaktan... Bilemezdim böyle olacağını. Ben ki iflah olmaz, serseri bir kızdım. Tek derdim Galata'nın yamacında bir ömür geçirmekten ibaretken Karadeniz'de boğuldum. Abi bildiğimle evlenmekten kaçarken ateşle...