⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓
6. BÖLÜM
Bölüm Şarkısı: Kolpa- Hiç Bitmez Bu Masal
Hayatta herkes için ilkler her daim önemli olmuştur. İlk adım, ilk kelime, ilk aşk, ilk ev ve ilk araba... Bu listenin ne bir başı vardı ne de sonu.
Benim ilk aşkım babamdı. Şu an bu bana da oldukça şaşırtıcı geliyordu ama ben bir zamanlar babamın prensesiydim. Annem, benim küçükken, büyüyünce babamla evleneceğimi söyleyerek ağladığımı anlatırdı. Çok kıskanırmışım annemi. Hep babamın koynunda uyurmuşum da beni odama sonradan taşırlarmış. Ondan sonra her hafta birine âşık olduğum dönemlerim vardı. Yaylada bir çocuk vardı Kemal. Ona âşık olduğum ve peşinden koştuğum zamanları hatırlıyorum nedense. Sonra Ferman'a âşık olduğum günleri de hatırlıyorum. 5 yaşındaydım. Ferman da ergen bir çocuktu. Kuzenimle sürekli baş başa kalmalarını kendime dert edinirdim. Ağlar ve triplere girerdim. O zamanlar da yedi yaşında falan olmalıydım. Okula gittiğimi anımsıyorum çünkü.
İlk aşk neyse ki benim için Ferman değildi. Kemal'di. İnşallah hayatım boyunca Kemal'i bir kez daha görmezdim ve aklımda o zamanki haliyle kalırdı. İlk aşkımın Ferman gibi biri olmuş olma ihtimali bile beni yıkıyordu. Ancak bugün ilk kez istenmiyor olmama rağmen ilkmiş gibi heyecanlıydım. Ne ilkti ne de gerçekti ama ben gerçekten şaşırtıcı bir şekilde çok heyecanlıydım. Gerginliğim de hat safhadaydı...
Aramızdaki anlaşmayı burada ikimizden başkası biliyor değildi. Endişelenmem belki yersizdi ama ya bize sorular sorarlarsa? Biz birbirimizi tanımıyorduk. Açıkçası tanışma hikâyemizi bile unutmuştum.
"Kızım hangi yemeği seviy yavuhlun."
"Ne yavuklusu Gülbeyaz Abla ya! Görüştüğüm bir bey sadece." diyerek omzuna omzumla dokundum Güldü. "Ne yaparsan yer o. Hepimiz birinin sevdiği şeyi mi yiyeceğiz? Zeytinyağlı dolma yap. Oh mis en güzeli!" dediğimde Başını iki yana sallayıp "Sen yok misin sen! Au herkes senin sevduğun yemeyi mi yiyeceh!" diye sordu.
"He yiyeceh tabi. Gelin benim da!" Popoma bir şaplak atarken gülmese cidden vurdu sanacaktım eli baya ağırdı çünkü. Kaçtım mutfaktan. Bana iş kitleyeceğini biliyordum tabi...
Amcalarım ve halalarım da gelmek istemişlerdi ve ben istemiyor olsam da sesimi çıkaramamıştım. Alt tarafı bir istenmeydi. Bu kalabalığa ne gerek vardı? Ferman geldiğinde bile gelmemişlerdi hem...
Muhtemelen dedikodu kokusu alıyorlardı. Bu kız kim için düğünden kaçtı?
"Asude kaç kişi gelecekler demiştin?" diye sordu babam. Aslında bir şey dememiştim çünkü bilmiyordum. "Ev ahalisiyle gelir herhalde. Ekstra birilerinin geleceğini söylemedi. Ama zaten kalabalığız kalabalık da gelseler bir şey değişmez. Değil mi?"
Babam nefesini dışarı bıraktı. "Sen nası bu gadar rahat bir çocuksun anlamiim." diyerek dış kapıya yöneldi. "Ben sandalye falan getirtiyim şimdi sen de sor kaç kişi geliymiş."
Of. Neyse mesaj atayım en iyisi. Arayıp konuşmaya gerek yoktu şimdi. Sesimden heyecanlı olduğumu anlar kendi için sanarak falan havalara girer. Neme lazım!
Ben:
-Kaç kişi geleceksiniz?
Telefonumu cebime sokup odama çıktım ve duşa girdim. Güzel ol demişti. Umuyordum ki standartları Valeria seviyesinde değildir. Zira kendimi bir kaç saatte sarışın, mavi gözlü yapma şansım yoktu. Hele uzamam söz konusu bile değildi. Topuklu ayakkabıyla az biraz bunu halletmeye çalışabilirdim ancak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTAN-I DERYA
General FictionDüştüm ey Gönül! Gözden, yürekten, elden ayaktan... Bilemezdim böyle olacağını. Ben ki iflah olmaz, serseri bir kızdım. Tek derdim Galata'nın yamacında bir ömür geçirmekten ibaretken Karadeniz'de boğuldum. Abi bildiğimle evlenmekten kaçarken ateşle...