Keyifli okumalar canımlar. Sizden diğer bölüm kestiğim 300 kelime ve artı kendi insiyatifimle koyduğum 100 kelime(bölümü kesecek yerim yoktu demiyor da xnxndnd) ile 2500 kelimelik yeni bölüm. Beğenirseniz daha uzun okursunuz. Ben daha keyifli olur daha çok yazarım. Yorumlar da kanaat notu olarak sndjdjdj iyice sıfırcı hocalara dönmeden siz bölüme geçin en iyisi. Yorumlarınızı da bekliyorum ama cidden dnxndnd
⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓
33. Bölüm
Bir gün bir yazı okumuştum. Uzun bir yola sırtımızdaki hafif bir yükle de çıksak yolculuk uzadıkça yükümüzün ağırlaştığını her adımda daha da taşınılmaz duruma geldiğini anlatıyordu.
Bu yazının somut bir yükten değil de soyut bir yükten bahsettiğini bugün daha iyi anlıyordum. Söylediğimiz yalanın sırtımızdaki varlığı her geçen gün daha da katlanılmaz boyuta geliyordu. Evliliğimiz ikinci ayını doldurmak üzereydi. Murat Abi ve Mina'nın Damla ile buluşmasının üstünden bir hafta geçmişti. Evdeki gerginlik ise ilk günkü kadar canlıydı. Çünkü Damla o günden beri her gün Murat Abi'yi ya arıyor ya mesaj atıyordu. Yine kahvaltı üzerinde çalan telefon yüzünden hepimiz irkildik. Bir de hep aynı zaman aralığında arıyordu manyak kadın! Sanki bile isteye huzur kaçırmaktı amacı. Murat Abi ceketini düzeltip ayaklanacaktı ki Nilay bu kez hiç beklemediğimiz bir şey yaptı ve hızla Murat Abinin telefonunu alıp cevapladı.
"Alo?"
Diğerlerinin de benim kadar şok olduklarını yüzlerindeki ifadeden de çok net görüyordum. Şu an Mina ve Ayaz bahçedeki küçük oyun alanlarında oynuyorlardı neyse ki...
"Alo?" diye tekrarladı Nilay. Sanırım karşıda çıt çıkmıyordu.
Nilay'ın yüzünde haz dolu bir mimik belirdi. Gülümseme ile öfke arasında minicik bir ifadeydi.
"Ben eşiyim."
Duraksayıp Murat Abi'ye baktı. Gözleri kısık ve tehditkârdı. Murat Abi ise gergin...
"Sizi tanıyorum hanımefendi. Büyüttüğüm çocuğun biyolojik annesini elbette tanıyorum. Bana söyleyin ben kendisine iletirim."
Duraksadı ve sakinleşmek ister gibi gözlerini yumdu.
"Sizin başkasının kocasıyla özel bir konunuz olamaz Damla Hanım. Mina büyüyünce onunla özel konularınız olabilir ve o zaman onun da telefonu olmuş olur. Onu arayıp konuşabilirsiniz. Her Allah'ın günü kocamı aramanız tacizdir. Mina ile sağlıklı bir iletişim kurmak gibi bir niyetiniz gerçekten varsa bu şekilde davranmayı bırakmayı size tavsiye ederim. Yoksa işler hoş olmayan yerlere varacak."
"Düzgün konuşun hanım efendi."
"Bakın son kez söylüyorum. Bir kez daha kocamı ararsanız Mina ile görüşemezsiniz."
"Hayır engel olmuyorum. Mina sizin kızınız tabi ki görüşmenize karışamam ama Murat benim kocam ve onun sizinle görüşmesine pek tabi engel olurum. Murat gelmezse Mina da gelmek istemeyecek yani evet görüşemeyeceksiniz ama buna engel olan ben değilim kızınız sizinle görüşmek istemiyor. Bunun da sebebini oturup bir düşünün isterseniz. İyi günler!"
Telefonu kapatıp Murat Abi'ye uzatırken yüzünde çok düz bir ifade vardı. Biz şaşkınlıkla ona bakarken Nilay kahvaltısına geri döndü. Sonra kendi telefonunu alıp bir şeyler yaptı ve yeniden masaya bıraktı. Çayını içip geri bıraktı. "Kendi numaramdan yazdım. Artık acil bir şey olursa beni arayacak. Sen hiçbir şekilde hiçbir şartta o telefonu kaldırmayacaksın."
Muhatabı, ona bakmasa da adını dillendirmese de Murat Abiydi. Murat Abinin yutkunma sesini duyduk sonra. İçimde bir coşku yükseldi ve sessizce "Kraliçe be!" diye söylendim. Sonra Derya'nın kıkırtısını duydum. Ardından birkaç gülüş ve aniden büyük bir kahkaha. Sadece Nilay ve Murat Abi gülmüyordu. Nilay oldukça düz bir ifadeye sahipken Murat Abinin ifadesi nutku tutulmuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTAN-I DERYA
General FictionDüştüm ey Gönül! Gözden, yürekten, elden ayaktan... Bilemezdim böyle olacağını. Ben ki iflah olmaz, serseri bir kızdım. Tek derdim Galata'nın yamacında bir ömür geçirmekten ibaretken Karadeniz'de boğuldum. Abi bildiğimle evlenmekten kaçarken ateşle...