Herkese selamlar. Ülkemiz için çok acı günlerden birindeyiz. Maalesef terör can yakmaya devam ediyor. Yine şehitlerimiz var Allah ailelerine sabır versin. İçimden o kadar çok şey geçiyor ki ama dile dökmek kolay değil. Lanetlemekten başka ne yapabilirim bilmiyorum. Dünyanın çeşitli bölgelerinde savaşlar sürüyor. Ne yazık ki sürmeye devam edeceğini biliyoruz. Allah'ın adaletinden başka medet umacağımız hiçbir şey yok. Şehitlerimizin ve Filistin'de yitirilen her masum canın mekanı cennet olsun. Umarım sebep olanlar cehennem azabından hiç kurtulamazlar.
İyi okumalar...
⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓
20. Bölüm
Bölüm şarkısı; Mp3 - Sabretmeye DeğersinEve dönüş yolunda pusuya yatmış, bizi bekleyen Başak'a, ben yapmacık bir gülümsemeyle selam versem de Derya hiç ona bakmamış, Mina'nın söylediklerine odaklanmıştı. Bu durum beni daha da keyiflendirirken Başak buna baya bozulmuştu. Hayır, anlamıyorum yani! Bu çocuk seninle evlenmemek için bir anda birini getirip bununla evleneceğim dedi ve evlendi. Hâlâ neyi bekliyor, neyi umuyorsun? Çok sevgili kayınvalidem sana ne söylüyor da motive oluyorsun?
Derya "Ne oldu?" diye sordu yayla evinin merdivenlerini tırmanırken. "Kaşlarını niye çattın yine?"
Kaşlarımı mı çatmıştım? Hiç farkında değildim. "Bilmem." dedim omuz silkerek. Biliyor değildim gerçekten de. Kaşlarımı çatan neydi? Annesinin beni bir türlü sevmemesi mi yoksa varlığımın bazılarına duracakları yeri gösterecek kadar etkili olmaması mı? "Dalmışım sanırım."
Yüzündeki meraklı ifade yumuşadı ve gülümsedi. "Şafak yüzünden mi? Annemin ona bu yüzü verdiğini düşünüyorsun değil mi?"
Güldüm. "Bilerek mi yapıyorsun?" O da güldü. Bence neyi sorduğumu anlamıştı ama yine de "Neyi?" diye sordu.
"Kızın adını bilerek mi yanlış söylüyorsun?" Onun sorduğu soruya cevap vermek istemiyordum, bu yüzden odağı kaydırmıştım.
"Kızın adı ne ki?" diye sordu muzip bir tavırla. "Başak." dedim ben de alayla. Ancak o bu oyundan oldukça zevk alıyor olmalıydı ki "Ben de öyle dedim ya?" dedi.
Bu avarelik Derya için bile bayağıydı. Bu yüzden bilerek böyle davrandığına emindim. "Off." dedim gülerek. "Tamam, seninle başa çıkamayacak kadar yorgunum zaten."
Mina "Şafak dedin sen amca." dediğinde kaşlarımla Mina'yı gösterdim. "Neyse ki yedek pilim var."
Derya, Mina'nın saçlarını karıştırıp "Öyle mi dedim küçük cadı?" diye sordu. Mina, bunun üzerine oldukça ciddi bir şekilde başıyla onayladı Derya'yı.
Eve geldiğimizde Yaprak ve Nilay dönmüştü. Ayaz annesini görünce ciyaklamak suretiyle ağlamaya başlayınca Derya kangurusundan onu çıkartıp "Dayısı kılıklı! Karnını bile doyurduk senin! Nankör velet!" diyerek annesine uzattı.
Ben ve Mina kahkahalarla gülerken Yaprak da kıkırdıyordu. Nilay ise Derya'ya uyaran bakışlar atıp "Oğlumla güzel konuş Kaptan bozuntusu. Babasına söyleriz seni gemiden denize atar. Değil mi oğluşum?" diye tehdit etti.
"Çok koktum." dedi Derya da gülerken. "Benim karım da senin kocanı pataklar." diye devam edince gözlerim ardına kadar aralandı. "Yoo asla yapmam." dedim peşinen. Derya bana teessüf dolu bakışlarla karşılık verdikten sonra "Bir de ablan burada, ben seni korurum falan diyordun! Yazık gerçekten." diye söylenince omuz silktim. "Sen de benden iri olduğunu ve beni koruyacağını söylemiştin." dedim. İkimizin de çark etmesi bence çok komikti ve bu yüzden gülmeye başladım. Derya da benden sonra gülünce herkes bir anda gülmeye başladı. O anda Mina "Amca zaten Asude yenge minnacık köpekten bile korktu! Babam o köpekten daha büyük!" dediğinde artık nefes alamayacak duruma gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTAN-I DERYA
General FictionDüştüm ey Gönül! Gözden, yürekten, elden ayaktan... Bilemezdim böyle olacağını. Ben ki iflah olmaz, serseri bir kızdım. Tek derdim Galata'nın yamacında bir ömür geçirmekten ibaretken Karadeniz'de boğuldum. Abi bildiğimle evlenmekten kaçarken ateşle...