Tadaaa işte ara final olarak yayınlanan bölümümüz yani önceden paylaştığım son bölüm de an itibariyle geldi. Artık günceldeyiz. Bu bölümden sonrasını hepimiz ilk kez okuyor olacağız...
Hikayenin gidişatı ilgiye göre belirlenecek. Çok uzatma niyetinde değilim ama eğer ilgi olmazsa kendi düşündüğümden de erken final yapabilirim kuzular. O yüzden bol bol beğenip yorum yapıp önerelim çevremize...
Wattpad'in yavaş yavaş bittiğini hissediyorum. Sizce de öyle değil mi? Başka bir platforma geçer miyim bilmiyorum ve zaten hiçbirine de vakıf değilim. Yazmak benim için hep bir korunak oldu. Yine öyle olur sanırım ama paylaşır mıyım emin değilim. Bu platformda hak eden de yükseldi ama hak etmeden yükselen çok fazla kitap vardı. Hak eden pek çok kalem de soldu gitti. Hak ediyor muyum bilmiyorum ama solup gidenler kervanına katılmak üzereymişim gibi hissediyorum. Sorun değil. Arz talep meselesiyse biz de dükkanı kapatırız. :D Neyse uzun bir maratondan çıktım yeni rahatladım. Dilimin bağı çözüldü. Size keyifli okumalar dilerim...
⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓
28. Bölüm
Bölüm Şarkıları:
Ferman Akgül- İstemem söz Sevmeni
Eda Baba- Her Şey Seninle Güzel
Mabel Matiz- Aşk Yok OlmaktırHuzur...
Varlığını unuttuğum ve yıllar sonra hiç beklemediğim bir anda hayatıma dâhil olan o duygu...
Bir gün hayatımdaki tüm güzel duyguların ben terk ettiğini fark etmiştim. Annemin beni babama emanet(!) ettiği günden iki ya da üç hafta sonrasıydı. Halamlar ve amcamların bize geldiği bir akşam sonunda dedemle tartışıp odama çekilmiş ve ağlıyorken fark etmiştim bunu.
Ağlamam bir anda kesilmiş, sanki tüm hislerim alınmıştı. Doğada her kavramın bir zıttı vardır. İyi kötü, ağır hafif, mutlu üzgün, güzel çirkin gibi... Ve her kavram zıddıyla vardır aslında. Onunla anlamlıdır. Kötü şeyler olmasa iyi şeylerin bir anlamı olmazdı. Güzellikler varlığını çirkinliklere borçludur ya da...
İşte o gün benim hayatımdaki tüm iyi ve güzel şeylerin yok olduğunu fark ettiğim gündü. O günden sonra hayatımdaki kötü ve çirkin şeylerin de bir anlamı kalmadı benim için. Gülücüklerim kalmadığından, bir süre sonra gözyaşlarım da tükendi. Hislerini kaybetmek bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir. Kötü hissetmek bile onun kadar kötü değildir hatta. Ben bu gerçeği yeniden bir şeyler hissetmeye başladığımda anladım. Derya sayesinde hem de...
Şimdi yeniden o hissiz günlere dönmüş gibiydi halim. İçerisi hissiz olmasa da dışarıdan bakan biri eminim iyi ya da kötü hiçbir şey göremezdi şu donuk gözlerimden. Bugün düğün günüydü ve Derya ile düet yapacaktık. Aramızda havada kalan bu konu Nazif'in tekrar sorması ve evdekilerin de ısrarıyla ikimiz tarafından da olumlu karşılanmıştı. Onunla düet yapacağım için içimdeki heyecan onun umursamaz tavrı yüzünden kırılmıştı dün akşam. Derya artık aramızda açtığım mesafelere uyuyordu. Hatta dün beni ve Diyar'ı yanlış anladığını düşünüp tepki gösterecek diye beklerken hiçbir şey dememiş, oldukça normal davranmış ama uzaklığımıza da uzaklık katmıştı. Sanırım arkadaşlarımla aramdaki yakınlık ve onunla arama koyduğum uzaklık artık onu da benden uzak kalmaya ikna etmişti.
Bu benim en başarılı başarısızlığımdı. Amacıma ulaşmıştım ama sonuçtan mutlu olduğumu söyleyemezdim. Keşke ama keşke Derya'yı ilk gördüğüm yerde gidip numarasını alsaydım ve gerçekten ona yapışsaydım. Ancak o zaman ne aşka inanıyordum ne de gururum buna izin verirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTAN-I DERYA
General FictionDüştüm ey Gönül! Gözden, yürekten, elden ayaktan... Bilemezdim böyle olacağını. Ben ki iflah olmaz, serseri bir kızdım. Tek derdim Galata'nın yamacında bir ömür geçirmekten ibaretken Karadeniz'de boğuldum. Abi bildiğimle evlenmekten kaçarken ateşle...