Herkese selamlar... Ülkecek çok acı haberlere maruz kaldığımız şu günlerde nasılsınız diye sormak istemiyorum. Ateş düştüğü yeri değil hepimizin içini yakmalı çünkü askerlerimiz biz rahat uyuyalım diye şehit oldular. Umuyorum ki son olsun bir daha hiçbir masum can acı çekmesin.
İyi okumalar.
⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓
24. Bölüm
Bölüm Şarkısı:
Oğuzhan Koç-Ayy"Tahmini olarak ne zaman konuşmaya başlarsın Asude'ciğim? Eve kavuşmak üzereyiz de."
Derya'ya ters bakış atmam muhtemelen onun gözünde beni 'zeytinyağı' yapıyordu çünkü haksızken üste çıkıyordum ama sağ olsun ağzını açıp bir şey demedi bu bakışıma.
"Ayrıca sen nasıl koca bir sülaleyi nişana gönderip nişandan kaçabildin onu da anlamıyorum. Gizli bir şeyler yapmakta o kadar kötüsün ki!"
Asu-de! Sakın kendini savunma. Bu savunulacak bir şey değil! Bırak bir kere de altta kal. Bak lütfen diyorum.
"Hiç de bile. Nişandan kaçmak ne ki ben 5 sene babamla dedemi ayakta uyuttum. Onlar beni derslerimle meşgul sanırken ben ayrı eve çıkmış, kendi paramı kazanmaya bile başlamıştım. Sadece sana karşı vicdan yaptım."
Bak işte! Sen vallahi arlanmazsın! Tüh sıfatına!
"Ah ne kadar duygulandım anlatamam. Beni mi düşündün sen?"
Ters bakışlarım yeterli cevabı verdi bence. Ekstra bir şey söylememe gerek yok. Bir cevap vermek yerine "Hem hani senin ameliyatın vardı?" diye sordum. Bana yine yalan söylemişti. "Bu üçüncü yalanın oldu."
Alayla güldü. Daha doğrusu ağzından inanamıyormuş gibi 'Hah' sesi çıktı. "Çünkü senin bu yaptığın yalan söylemek değildi!"
"Değildi." Dedim utanmadan. "Google'dan da baktık ya."
Bu kez ters ters bakan taraf o oldu. "Sen bana arkandan iş çevireceğim dersen ben de senin arkanda dolaşırım Asude. Bu yalan değil, savunma." Bir es verip devam etti. "Bak var ya senden inanılmaz iyi bir avukat olur ama insan ilişkileri mahkeme salonuna benzemez."
Aa ama yeter! Ben bunları çekmek zorunda mıyım canım? Sevgilisi buluşmak istedi yani ne yapayım? Ayrıca kızı ikna edip gelip anlatacaktım da!
"Ben ne yapabilirim? Gidip sevgiline söyle. O benimle konuşmak istedi. Numaram olmasına rağmen de gitmiş bir de İnstagram'dan yazmış. Kaç gün sonra gördüm."
"Numaran onda yoktu. Sildim ben." Dedi öylesine bir şey söylüyormuş gibi sakin bir şekilde.
"Ne? Niye?"
"Çünkü sana taktı kafayı Asude. Düğün gününde olanları sosyal medyada o da görmüş. Açıklayamadım."
Beni öpmesinden bahsediyordu. Bir akrabamın sosyal medyaya sızdırdığı görüntülerden...
İmayla "Bana yaptığın açıklamayı ona da yapsaydın ya!" dedim. Gözlerini devirdi. "Boş ver şimdi onu. Sana dediğim gibi kafayı sana takmış. Son zamanlarda beni de çok darlıyor. Halledeceğim ben..."
Gözlerimi kıstım. Yoksa?
Oldukça tiz çıkan bir veryansınla "Kaptan!" dedim. Meraklı ve şaşkın bakışları bana dönünce "Yoksa sen beni Valeria olarak değil de gizemli kız sanarak mı öpmüştün o gün?" diye sordum. Hayır, beni Valeria olarak algılaması saçmaydı zaten. Ne saç ne göz ne ten rengimiz uyuyordu. Gizemli kızla ortak bir yanımız vardı en azından bildiğim kadarıyla. İkimiz de kıvırcıktık. Tabi o Derya'nın onu gördüğü gün saçlarını tesadüfen kıvırcık yapmadıysa. Bu da bir ihtimaldi sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPTAN-I DERYA
General FictionDüştüm ey Gönül! Gözden, yürekten, elden ayaktan... Bilemezdim böyle olacağını. Ben ki iflah olmaz, serseri bir kızdım. Tek derdim Galata'nın yamacında bir ömür geçirmekten ibaretken Karadeniz'de boğuldum. Abi bildiğimle evlenmekten kaçarken ateşle...