13. Bölüm

2.8K 341 224
                                    

Herkese selamlar canlarım. Bölümün gelmesine bir gün kala sınır doldu. Olsun bir gün bir gündür diyerek erken attım ben de. Dediğim gibi sınır uygulaması bölüm erken gelsin diye var. Bölümler, elimdeki stok bitene kadar her hafta gelecek.

Yani sınırımız yine 300 ve dolduğu gün bir sıkıntı çıkmazsa bölüm gelir. Yoksa haftaya görüşürüz bebeklerim. Siz bu süreçte hikayemizi arkadaşlarınızla paylaşırsanız ve önerirseniz mutlu olurum. Sizi seviyorum. Sosyal medya hesaplarımı bölüm sonuna bıraktım. Buradan ve oralardan beni takip edebilirsiniz. 

Keyifli okumalar kalpkalpkalp

⚓⚓⚓⚓⚓⚓⚓

13. BÖLÜM

Bölüm şarkıları:

Gökçe- Her Şey Bitmedi Bitemez

Kolpa-Kafam Senden Bile Güzel

Şevval Sam- Ha Bu Ander Sevdaluk

"Kimse bilmesin nerde olduğumu, sorarlarsa öldü dersin! Böyle gelmiş bu, böyle de gider... Kafam senden bile güzel!"

Alkol kullansaydım muhtemelen şu an elimde elma suyu yerine şarap olurdu. Üstümde de ambiyansa uygun olarak şortlu pijamam yerine siyah saten bir gecelik... Ancak şu an ben en ev halimle bu lüks otelin boydan camının önünde Galata Kulesine karşı meze eşliğinde rakı ya da dediğim gibi şarap değil, abur cubur eşliğinde elma suyu içiyordum. Şalgam da almıştım ama abur cuburlarımın baharat oranları biraz fazlaymış. O yüzden elma suyu en iyi seçeneğimdi.

Telefonum üç gündür uçak modundaydı ve mesaj uygulaması açık bir şekilde masamın üstündeydi.

Kaptan-ı Yalancı:

-Asude şu telefonu açar mısın? Anlatacağım.

-Asude niye ağladın bari onu söyle.
-Gözlerin kızarmıştı gördüm.
-Yalan söylemedim cidden. Aç bir anlatayım.

En son, havaalanına varıp Melike'ye vardığıma dair haber verdikten sonra bu mesajı atmıştı ve o andan beri telefonum uçak modundaydı. Haliyle başka bir mesaj alamamıştım.

Saat dokuzu geçmişti. Ve ben artık çok sıkılmıştım. Her gece olduğu gibi bu gece de Galata'nın yanına gidecektim ve bugüne kadar yapmadığım gibi yine içeri girmeyecektim. Yine kendime uygun bir yer bulup sokakta çalan gençleri dinleyecektim. Son üç gündür günün en keyif aldığım zamanları dokuzdan sonrasıydı. İstanbul'a ilk geldiğimde gece dışarı çıkmak bir yana akşam ezanı okunmadan yurtta olurdum. Ancak alışmış, alışmaktan öte bunu yaşam biçimi haline getirmiştim. Zira yaptığım iş bunu gerektiriyordu.

Yaptığım iş demişken bir ara bara gidip Caner Abi'yi de görsem iyi olurdu. Öyle yaka paça karakola götürüldükten sonra ortadan kaybolmuşum gibi olmuştu. Bizimkiler açıklamıştı ve o da anlayışla karşılamıştı ama olsun. Yıllarca ekmeğini yemiştik adamın. Patron gibi patrondu şimdi. Yalan söylemeyeyim...

Masayı topladım ve çöplerimi bir poşete koydum. Aslında buraya dünya kadar para veriyordum, temizlerlerdi -ki zaten her halükarda temizliyorlardı da- ama yine de bu kadar pislik bırakıp insanlara yük bindirmek vicdanıma sığmıyordu.

Keşke aynı hassasiyeti dağınıklığın için de göstersen... Şu kıyafetlerine bak!

Öhömm! Neyse...

KAPTAN-I DERYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin