"Artık eve gitsem iyi olacak" saat epey geç olmuş bahçede öylece oturmuş yıldızları izliyorduk. Çağatay "biraz daha kalır mısın tek kalmak istemiyorum" dedi. Derin bir nefes alıp "peki öyle olsun" dedim.
"Yarın randevun var" dedi. "Biliyorum" dedim. Yine sessizlik oldu. Bugün Onur karşıma hiç çıkmamıştı. Ne zaman Çağatay ile güzel vakit geçirsek ya da bir konu hakkında dert edinsek Onur gelmiyordu. Küstü mü acaba diye düşünürken saçmaladığımı fark ettim.
Düşüncelerimi kontrol edemiyordum istemsizce saçmalıyordum. O sırada omzumda bir ağırlık hissettim. Kafamı döndürdüğümde Çağatay'ın düşen kafasını buldum. Uyumuş muydu o?
Kafamı indirip baktım gözleri kapalıydı. Kafasına vurup "hişşt Çağatay huu öküzcük lan uyudun muu" dedim. Çocuk ayı uykusuna yatmıştı heralde "Çağatay ölüyorum" dedim.
Ama çıt yok demek ki ölsem ruhu duymayacak öküzün diyerek elim ile burnuna dokundurdum. Burnunu kaşıdı. Gülmeye başladım çok komik oluyordu. Yüzüne üfledim yine tepki vermedi.
"Çağatay arabaya binmiş bip bip bip" elimi yüzünde bastırarak oyun oynarken elimle tam dudağına dokuncan bir anda elimi ısırdı. "LANN HOŞT" diyerek bağırıp çekmem bir oldu.
Çağatay kahkahalarla gülüyor bende parmağımı üflüyordum. Dudağımı büzüp "of öküz acıdı, kuduz olmam dimi ben" dedim. Çağatay gülmekten yerlere yatıyordu. Bugün ilk defa bu kadar içten gülüyordu.
"Çağatay malı gülme ya çok acıdı niye ısırıyorsun" diyerek kızdım. Gerçekten canım acımıştı. Çağatay gülmeye devam edip "ne yapayım çok tatlıydın, ayrıca o oyun ne kızım deli misin sen?" dedi.
Gülüp "ne var be küçükken oynardım babamla sende uyuyunca bir anda yapasım geldi ama köpek olduğunu unutmuşum." dedim. Çağatay gülüp "şapşal" dedi.
İkimiz de birbirimize bakınca gülüyorduk gece gece delirmiş olmalıydık. 'neyse ya hadi eve bırak beni" dedim.
Çağatay gülmesini kesip yavru köpek bakışlarına geçiş yaptı "burda kalsana" dedi. Gülüp "köpek olmayı nasıl güzel meslek haline getirmişsin valla her çeşidi var" dedim ardından
"Üzgünüm Çağataycık eve gitmem gerek biliyorsun akşam içmem gereken ilaçlar evde hem sen nasıl doktorsun aa" dedim.
Çağatay normale dönüp "AA bak onu unuttuk doğru hemen bırakayım seni o zaman" dedi. "Ee ama Öykü?" diye sorunca
"Bir şey olmaz o uyanmaz daha hemen gider gelirim " deyince onayladım eşyalarımı alıp evden çıktım.
☁️☁️☁️☁️☁️
"Rüya kalk hadi kuzum Berk geldi doktora gideceksiniz" ablamın beni dürtmesiyle uyandım. Telefonuma baktım belki Çağatay mesaj atmıştır diye ama atmamıştı.
Öykü ile ilgilenmekten telefona ayıracak vakti yok muydu? kendi kendime konuşurken bir yandan da hazırlanıyordum. Berk'in yanına gittiğimde sarılıp "günaydın" dedim.
Berk enerjik bir mooda bürünerek
"Günaydın balım hadi oyalanmadan gidelim" dedi. Bunlar benden de hevesli yahu diyerek sandalyeyi sürmesine izin verdim.Gidene kadar Berk bilindik şebekliklerini yapıyor ben ise sadece ona gülmekle yetiniyordum.
Hastaneye geldiğimizde içime yine kötü bir şey oturmuştu. İçimde öküzler tepişirken telefonumun çalması ile bu alemden hızlıca çıkıverdim. Arayan Çağatay'dı.
Hızla açtım telefonu "selam" dedi. Tebessüm ederek "selam" dedim. Sanki beni görüyormuş gibi kendi kendime değişik tiplere bürünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mucize Yeter (TAMAMLANDI!)
Teen Fiction"İnsan umut ettiği sürece yaşar" diye bir söz vardır. Hayat insana bazen o kadar acımasız hamleler yapar ki, insan bocalar,hayata küser en önemlisi de o içinde ki çocuğu öldürür. Herkesin hayatında küçük de olsa bir mucizesi vardır. O mucize sizin e...