30.BÖLÜM: ACI GERÇEK

315 144 234
                                    

Medya: Çağatay

Rüya Seren'

"DUUR!" arkasını dönmüş giden Ayaz'ı durdurup ayağa kalktım. Zor bela yanına ilerleyip yüzüme bakmasını sağladım. Herkes bize şaşkın şaşkın bakarken ben Ayaz'ı baştan aşağı süzdükten sonra bir anda boynuna atladım.

"Gece!"

Çağatay oldukça şaşkın bir biçimde bize bakarken Gece onu tanımamla birlikte ellerini belimde birleştirip kafasını boynuma gömdü. Öyle sıkı sarılıyordu ki eski anılarımız gözlerimin önüne geldi.

Kendimi geri çektiğimde gözyaşlarımı silip "çok özledim seni çok" dedi ve tekrar sarıldı. Berk şaşırarak "Bir şey anladıysam arap olayım ne Gecesi ne özlemesi lan sen Ayaz'ım diye bizi mi kandırdın şimdi" dedi. Tebessüm ederek Gece'ye baktım.

"İsmim zaten Ayaz, sadece küçücükken lakabım Geceydi ve herkes beni öyle tanırdı" dedi. Elimi tutup bana döndü. "Beni bu kadar çabuk unutman üzdü doğrusu" deyince ağlayarak "unutmadım gerçekten seni çok aradım ben, hemde çok ama izini öyle bir kaybettirmişsin ki ulaşamadım sana ve sonunda pes etmiştim." dedim.

O sırada annem ve babam bizi merak etmiş olacak ki yanımıza geldiler. Ayaz ile beni el ele görünce babam bir an duraksadı. Yanlış anlamaması için hemen onlara dönüp "Anne baba gece bizi bulduuu" diyerek bağırdım. Babam yüzündeki şaşkınlığı atıp hızla yanımıza geldi. "Nasıl yani sen yurtta ki o çocuk musun?" diye sordu. Ayaz gülerek "Evet Deniz amca benim" dedi. Babam hızla sarılıp

"kerata nasılda büyümüşsün sen öyle, seni o kadar çok aradık ki yer yarıldı da içine girdin adeta" dedi. Ayaz koltuğu göstererek "oturun her şeyi anlatacağım"dedi. Annem ise hala şaşkınlığını koruyarak tek bir cümle dahi etmedi. Ayaz elimi tutup "gel" dedi. Beraber koltuğa oturduğumuzda Çağatay'ın sinirden yumruk yaptığı elini saklamaya çalıştığını farkedip elimi çektim.

Ayaz başından geçen olayları anlatırken ben hem sevinçten uçuyor hemde Çağatay'ın boş durmayıp Ayaz'a dalaşmasından korkuyordum. Ayaz "öyle işte koruyucu ailem beni yurt dışına okumak için gönderince izimi bulamamış olmanız normal, ama bende hiç bir zaman sizi unutmadım.

Zaten Türkiye'ye döner dönmez direk İzmir'e geldim. Burda bir kaç ay araştırdım. Eski yurda falan gittim. Biraz uzaktan uzağa takip ettim sizi Rüya'nın mimarlık okuduğunu duyunca daha da sevindim. Hemen kaydımı sizin okula aldım.

İzmir'e geldiğimde Didem ve Görkem bana çok yardımcı oldular. Şimdi de işte burdayım" diyerek bana döndü. Tebessüm etmekle yetindim. Resmen yıllar önceki kader arkadaşım verdiği sözü tutup beni bulmuştu. Bu benim için çok büyük bir mucizeydi.

Bu şaşkınlık dolu gün gece geç saatlere kadar sürdü. Ayaz ile hasret giderip yarın için sözleştik. Hepsi ayaklanıp gitmek için hazırlandılar. Çağatay o kadar mutsuz o kadar kötü görünüyordu ki hiç kıyamıyordum. Onlar gidince Çağatay yüzüme bile bakmadan "iyi geceler hepinize ben biraz dinlensem iyi olcak" dedi.

Arkasından "Çağatay!" diye seslendim. Bakmadı bile arkasına, hızla çıktı odasına derin bir iç çekip "abla bana yardım eder misin?" diye sordum. Ablam "gel kuzum" diyerek çıkardı beni yukarı. "Abla Çağatay'ı nasıl mutlu edicem ben baksana yine düştü yüzü" dedim.

Ablam yanağıma bir öpücük kondurup "senle olduğu zaman gülüyor zaten canımın içi onun ilacı bence sensin" dedi ve göz kırptı. Utanmıştım, "neyse abla of sana soranda kabahat hadi git sen cemciğinle konuşsana hani arayacaktın" dediğimde

"aa ben onu unuttum sağol hatırlattığın için" diyerek hızla öptü beni ve odadan çıktı. Yatağa uzanmış Çağatay'ı düşünürken mesaj atma gereksinimi duydum.

Bir Mucize Yeter (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin