Çağatay Şenli
Karşımda öylece durmuş kanayan elime bakan Berk'e çevirdim gözlerimi. Ağlayarak "bari sen yapma" dediğimde "neyi?" diye sordu. O kadar soğuk o kadar uzaktı ki ses tonu benden nefret ediyor düşüncesine kapılmamak elimde değildi.
Yere çömelip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. İlk defa Berk'in yanında bu denli hiddetli ağlıyordum. Ellerimi kafama götürüp "Allah belamı versin herkesi kaybettim" sürekli aynı şeyleri diyerek ağlamaktan yorulmuştum. Bir anda bir öksürük sardı beni
Üç aydır sürekliliğini koruyan öksürük krizlerinden biriydi. Öksürdükçe canım yanıyordu. Sesim kısılmıştı. Berk bir anda kolumdan tutup "yürü" dedi. Anlamayan bakışlarla ona bakarken öksürmeye de devam ediyordum. Kolumu sertçe kavrayıp çekti. "Hasta olacaksın yürü" bana her ne kadar kızgın da olsa dayanamıyordu.
Berk'in yardımı ile ayağa kalktım. Sesimi hiç çıkarmadan yürümeye devam ettim. Yağmur hala yağmaya devam ediyordu. Berk'in şemsiyesi altında yürüsem de bir şey değişmiyordu. Her yerim zaten sırılsıklam olmuştu. Berk'in evi yakın olduğu için kısa sürede vardık. Kapıyı Melike teyze açtı.
Bana şaşkın şaşkın bakarken Berk "anne çekilsene hiç mi görmedin Çağatay'ı?" diyerek içeri aldı beni. Sadece kafamla selam vermekle yetinerek girdim içeri. Berk kolumu tutarak "duşa gir ben sana kıyafet ayarlayayım." dedi. Kafa salladım. "Anne Çağatay bizde kalıcak bugün odama fazla yorgan getir" dedi ve beni aldığı gibi odasına götürdü.
Odasına girdiğimde yüzüme bir gülme yayıldı ağzımdan ise tutamadığım bir kıkırdama duyuldu. Berk bana ters bir bakış atıp "ne gülüyorsun, sıyırdın iyice?"deyince yüzümde acı bir tebessüm kaldı. "Eskiden yani eğer hala bana kızgın olmasaydın ve ben yine burda olsaydım. Çağatayaşkım seni odama attım bak diye dalga geçerdin eminim" dedim.
Berk yüzüne ufak bir gülümseme yerleştirip hemen arkasını döndü. Biliyordum hala seviyordu beni sadece çok kızgındı o kadar. Derin bir nefes alarak bana gösterilen banyoya girdim. Sıcak suyun altında rahatlamıştım. Her yerim ağrıyordu. Sıcak su iyi gelmişti. Elimde ki yara fazlasıyla derin olduğu için canım acımıştı.
Duştan çıkıp Berk'in bana bıraktığı kıyafetleri geçirdim üzerime. Saçlarımı havlu yardımıyla kurulayıp cama yaklaştım. Bahçede telefonla konuşuyordu. Aşağı indim bahçeye ev ahalisi uyumuştu. Koltukta oturan Berk'in karşısında ki koltuğuna yerleştim. Bir anda elimi tutup pansuman yapmaya başladı. Tek bir kelime dahi etmiyordu. Bende sessiz kalmayı tercih ettim.
Pansuman işi bittiğinde ikimizde arkamıza yaslandık. Sessiz ortamı benim cebimden çıkardığım sigara dağıttı. Çakmak yardımıyla yaktığım sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirirken "başlamışsın" birden Berk lafa atıldı. Ses çıkarmadım. "Madem bu kadar acı çekiyorsun madem bu kadar seviyordun niye Çağatay niye gittin?"
Beklediğim soru sorulmuştu. İçime hızla bir sigara dumanı doldurup dudaklarım arasında dışarı üfürdüm. Öksürük yine hâkimiyeti altına almıştı. "Boşversene sizin öfkeniz o kadar fazla ki anlamazsınız" dediğimde Berk'ten beklenmeyen titrek bir ses çıktı.
"Anlat o zaman kardeşim anlatta bileyim, niye gittin niye o kızın hayallerini mahvettin"dedi. Sigaramdan tekrar uzunca çektim dumanı.
Küllüğe kafasını bastırırken Berk gözlerimin içine bakarak "sana diyorum sikecem şimdi belanı söyle konuş artık Çağatay kaçtığın şey ne niye gittin niye!!" sesi anında yükseldi. "Benim annem yok" bir anda titreyen bir sesle ağzımdan sadece bu çıktı.
"Benim annem de yok, babam desen var ama yok hani dala dokunsam kırılıyor Berk kime dokunsam canını yakıyorum ben insanlara iyi gelmiyorum." Yine döküldü yaşlar birbir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mucize Yeter (TAMAMLANDI!)
Teen Fiction"İnsan umut ettiği sürece yaşar" diye bir söz vardır. Hayat insana bazen o kadar acımasız hamleler yapar ki, insan bocalar,hayata küser en önemlisi de o içinde ki çocuğu öldürür. Herkesin hayatında küçük de olsa bir mucizesi vardır. O mucize sizin e...