6. BÖLÜM: NEDEN BENDEN KAÇIYORSUN

625 301 217
                                    

Rüya Seren

Sabah güne ilk defa bu kadar mutlu ve enerjik uyanmıştım. Üç ay sonra ilk defa bu kadar iyi gibiydim. Ablam odama girdiğinde "Rüya bugün çok iyisin" dedi. Oda benim suratsız olmama alışmış bu halimi yadırgamıştı. "Evet bugün iyi hissediyorum" dedim. Ablam önümde diz çöküp gülümsedi.

  "Yoksa sen ilaçlarını kullanmaya mı başladın?"

O kadar heyecanla sormuştu ki içime kötü bir his oturdu. "Yok hayır o ilaçları hiç bir zaman kullanmayacağım biliyorsun"dedim. Yüzündeki tepkiyi bozmadan "Peki öyle olsun" dedi. Ardından "Arkadaşın seni bekliyor o götürecekmiş okula" dedi. Afallayarak "Berk mi?" diye sordum.

"Yok tanımıyorum ismi Çağataymış"

dedi. Kaşlarımı çatıp bunun burda ne işi var diyerek iç sesimle kavgaya tutuştuk.

Ablam beni aşağı indirdiğinde karşımda otuz iki diş gülen bir Çağatay buldum. Gözlerimi devirip "ne işin var burda?" diye sordum annemin yüzü düşünce üzülmesin diye "canım arkadaşım" diyerek ekleyip tebessüm etmeye çalıştım.

Çağatay gülümseyip "Değişiklik olsun istedim hadi okula geç kalıcağız" dedi. Böyle emrivakilerden nefret ederdim. Dışarı çıkana kadar ses çıkarmadım. Kucağına almaya yetkendiğinde fısıldayarak "Napıyorsun sen ya!!" diyerek kızdım.

"Uçarak binmeyi düşünüyorsun sanırım." dediğinde söylediğinin fazla mantıklı olduğunu farkettim.

Ön koltuğun kapısını açtığı an "Arka koltukta oturacağım." dedim. Çağatay derin bir nefes alıp "Peki" diyerek arkaya oturttu. Çok sabırlıydı bana bu kadar katlanması bile mucizeydi. Arabada sessizce ilerlerken ona bakmamaya çalışıyordum.

Sürekli dibimde olması beni deli ediyordu. Okula gidene kadar benimle sohbet etmeye çalışsa da susmayı tercih ettim. Sadece yolu izlemek daha güzeldi.

Okula geldiğimizde hızla sınıfa girdik. Berk'le selamlaşıp sarıldım. Berk beni süzüp "Bugün çok mu mutlusun sen bakayım?"dedi. Tebessüm edip "Nazar değecek ya en iyisi somurtmaya devam edeyim"dedim.

Berk gülerek "Aman güzelim sakın sana gülmek çok yakışıyor cennet gülüşlüm."dedi. Tekrar tebessüm ettim.

O sırada hoca sınıfa girince bu tatlı sohbet yarıda kesildi.O kadar sıkıcı geçiyordu ki ders o sırada önüme bir kağıt parçası geldi. Buruşmuş kağıdı açıp baktım.

"Çokk sıkıldım ama ben :'( "

yazıyordu kağıtta, Çağatay yine boş durmuyordu anlaşılan. Küçük bir tebessüm edip "Bende" yazarak önüne fırlattım.

Kağıt iki dakika sonra tekrar önüme geldi. "Şu kadının burnu tahtayı kapatıyor  göremiyorum :)" yazıyordu.

"Ayıp ayıp terbiyesiz sus da ders dinle" yazdım.

Kağıdı tekrar gönderdim gülerek okuyordu kağıdı. Kağıt tekrar düştü önüme "Cık dersi bu kadından daha çok bildiğime eminim gargamel burunlu şeye gerek yok fazla zeki bir insanım" yazıyordu.

Gözlerimi devirip "Pis ego yığını" yazıp fırlatacaktım ki  yanlışlıkla hızını ayarlayamadım, ayarlayamadım derken ciddi anlamda fazla ters bir yere giderek hocanın ayağının dibine düşmüştü.

Hayır böyle bir şey olamazdı."Allah kahretsin sıçtık" diyen Çağatay'ın sesine kulak verdim. Bu sefer haklıydı kesinlikle sıçmıştık. Temizle temizleyeblirsen.

Dudaklarımı ısırıp Çağatay'a döndüğüm de Berk bize saf saf  bakıyordu. Hoca kağıdı yerden alıp okudu, okuduğu gibide bize dönüp "Cuma gününe konu özeti on sayfa" dedi.

Bir Mucize Yeter (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin