2.BÖLÜM:ONA ÇOK BENZİYOR

1K 368 265
                                    

Medya:Rüya

Ders boyu kafamı dahi kaldırmamış. Derin düşüncelere dalmıştım. Beynim resmen benimle oynuyor kalbim gereğinden hızlı atıyordu. O sırada hocanın;

"Rüyacım iyi misin canım?" sorusu ile bu bataklıktan çıktım. " Evet evet iyiyim iyi" dedim. " İstersen Berk ile dışarı çıkıp gelin" deyince kafamla onay verdim.

Berk beni alıp dışarı çıkardı. Yanıma oturup sandalyeyi kendine doğru çevirdi. "Yine ne oldu be üzümlü kekim?" diye sordu. " Yok bir şey" diyerek geçiştirdim. Berk kaşlarını çatıp "Rüya hadi ama tanıyorum seni" deyince tekrar kafamı gökyüzüne kaldırdım.

Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Berk ellerimi tutup "noldu kurban olduğum şöyle hadi?" deyince gözlerimi yere indirip

" O, yeni gelen çocuk ONA ÇOK BENZİYOR"

hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Berk ağlamama asla dayanamaz onun da hemen gözleri dolardı. "Ya Rüyam yaa" diyerek sarıldı. Hıçkırarak "Ben dayanamıyorum artık Berk her gece kesintisiz ya kabus olarak ya da rüya olarak geliyor, şimdi de sanki ikiziymiş gibi biri geldi. Bana ceza mı bunlar bilmiyorum ama kalbim acıyor vicdan azabı çekiyorum ben" dedim.

Hıçkırıklarımı kontrol edemiyordum. Berk saçlarımı okşayıp "Bugün seni kaçırayım ister misin?" diye sordu. Gözyaşlarımı silip "Nasıl?"dedim. Ellerini yanaklarıma yerleştirip "Sen yeter ki iste ben her şeyi yaparım hocaya iyi olmadığını söyler çıkarız nolcak yeter ki sen mutlu ol güzelim" dedi. Gülümseyip

"Teşekkür ederim iyi varsın şapşalım" dedim.

"Ama sen hala ağlıyor musun?" diye sorunca gözyaşlarımı tekrar silip "Ayh gözlerim terledi ne ağlaması"diyerek tebessüm ettim. Her ne kadar böyle söylesem de içimde fırtınalar kopuyor iç sesim susmak bilmiyordu.

Ders bitene kadar bahçede oturduk.
Sonunda zilin çalması ile birlikte sınıfa girdik Berk çantamı topluyor bende telefondan anneme mesaj atıyordum. Yeni gelen çocuk ise pür dikkat bizi izliyordu. Berk sınıftaki çocuğu çevirip

"Rüya bugün iyi değil onu götürmem gerek hocaya dersin" diyerek sandalyeyi sürmeye başladı.

Ben ise ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Beynim hiç susmuyordu. Okuldan çıktığımızda az da olsa ferahlamıştım. Berk sevgilisini benimde yakın arkadaşım olan Elçin'i aradı. Elçinle aynı okulda değildik. O tıp okuyordu. Oda apar topar sahile geldi. Beni o halde görünce korkmuş olacak ki yanıma gelip sıkıca sarıldı. O sarılır sarılmaz tekrar aktı gözlerimden yaşlar.

Elçin elleri ile yüzümü kavrayıp "noldu birtanem?" deyince kekeliyerek

"Ben bu vicdan azabı ile yaşayamıyorum Elçin dayanamıyorum ben" dedim. Elçin sarılarak "ben senin için ölürüm be kızım ağlama yaa" dedi. " Elimde değil vicdanım izin vermiyor" dedim. Ardından devam ettim "Belki de bunlar bana cezadır. Bunları yaşamayı hakettim ben hepsi benim suçum"

Ağlamam giderek şiddetlenirken Elçin kızarak "Rüya yeter artık hiç bir şey senin suçun değil kendine gel ve ağlamayı bırak,hadi gel bak şurada dondurmacı var" diyerek beni oraya doğru sürüklediler. Anında konu değiştirme özelliğine sahip oldukları için hızla dondurmacıya ilerledik.

Ama onlar kadar rahat olamıyordum. Evet onlarda benim yaşadığımı anlamaya çalışıyorlardı ama bu yeterli değildi beni anlayamaz hissetiklerimi hissedemezlerdi ki.

İkisi içinde demesi kolaydı ama olmuyordu ben bu yükle yaşayamıyordum. Bir mucize olsaydı o gün hiç yaşanmasaydı o kadar isterdim ki ama yaşanmış olan olmuş içimde ki yaşama sevinci o günde tutsak kalmıştı. Yaşama sevincimi nasıl geri getirecektim onu getirsem bile o günü nasıl unutacaktım bilmiyordum. Tek bildiğim şey bu vicdan azabı ile daha fazla yaşayamazdım.

"Eve mi gitsek artık?"

Onların beni mutlu etmeye çalışmaları bı fayda vermiyordu. Berk kızarak "off ama mızıtma gel bak şurada bir balıkçı var bir balık yapıyor parmaklarını vakumlarsın" dedi. Dudağımı büzüp "aç değilim" dedim. Berk dizleri üzerine çöküp kafasını karnıma koydu

"Yoo gayet de acıkmışsın göbeğin öyle demiyor valla" dedi. Tebessüm ettim.
"Ne diyormuş göbeğim?" diye sordum.
"Guluk guluk diyo" deyince yüzümdeki gülümseme daha da büyüdü "peki o ne demek sayın şapşal Berkcim?" diye sordum.

Kendi kendine "duyumlarıma göre sen çok aç bırakmışsın bunu, imdat diyor bak şıp diye nasıl anladım ama" dedi. Gülerek " ya Berk  şapşal mısın sen,tamam yürüyün sizinle başa çıkamayacağım"
dedim.

Hep birlikte balıkçıya gittik. Hiç yiyesim gelmiyordu ama Berk ve Elçin'i kırmak da istemiyordum. Boş bir yer bulunca oturduk.

Üç aydır ne zaman karnım doyana kadar yemek yediğimi hatırlamıyordum bile. Siparişleri verdik. Berk ve Elçin tatlı tatlı fotoğraflar çekiniyor birbirlerine iltifat ediyorlardı. Onları gördükçe yüzümde acı bir tebessüm oluşuyor aniden gözlerim doluyordu. Ben onları izlemeye devam ederken birden yan koltuğumda o beliriverdi, donakalmıştım.

Siyah dağınık saçları, gereğinden fazla çıkık olan çene kası, daha gülmemesine rağmen yanağında oluşan o minik çukuru, kahve çekirdeğini andıran o güzel gözleri ve ağır etkileyici erkek parfümü...

Elini yanağıma götürüp "Seni çok seviyorum" sesi kulaklarımı doldururken ben ise onu görmenin şaşkınlığı ile duraksadım sadece ağzımdan "sen?" kelimesi döküldü. O sırada Elçin'in sesi ile birden ona döndüm "hııı?" dedim.

" Nereye uçtun yine ya?" deyince "b-ben mi?" diyerek hızla kafamı yine aynı yöne çevirdim. Yoktu gitmişti yok olmuştu. Hüzünle sadece "gitti..." diyebildim. Berk şaşkınca "ne gitti bitanem?" diye sorunca derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.

"Ay beni bir rahat bıraksanıza yok bir şey" diyerek denize çevirdim kafamı. Delirmeye başlamış olamazdım. Ellerim istemsizce titriyor, hızlı hızlı nefesler alıyordum. Kendimi toplamalı sakin olmalıydım.

Gözlerimi kapatıp sadece dalga sesini dinlemeye odaklandım. Sadece bu huzur dolu sesle rahatlayabilirdim. Artık eski Rüya gibi hayat dolu olmak istedikçe hayat bana ceza verir gibiydi dik durmak istedikçe daha da dibe batıyordum.

Yüzeye nasıl çıkabilirdim hayatıma nasıl devam edebilirdim bilmiyordum. Kara deliğe girmiş orada kaybolmuş çıkış yolu bulmak küçükte olsa beyaz bir ışık bir umut ışığı bulmak istiyordum. Oyunlarda ki o kurtarıcı enerji içeceğine asıl gerçek hayatta ihtiyacım vardı. Minik bir umut ışığına, beni o ışığa götürecek bir ele

Sadece küçük bir mucizeye....

Bir bölüm daha burda bitti. Umarım beğenmişsinizdir. Haydi o zaman sorulara geçelim.

Rüya "O" diye bahsettiği kişi kim sizce?

Bu vicdan azabı meselesi ne olabilir?

Bölüm nasıldı fikirleriniz neler?

Diğer bölüm ne olacak?

Yorum ve votelerinizi eksik etmeyip beni bu yolda yanlız bırakmayın olur mu yeni bölümde görüşmek üzere Kucak dolusu öpücük...

Bir Mucize Yeter (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin