Çağatay Şenli
Bizimkiler gittiğinde Ayaz ile birlikte sadece birbirimize bakmakla meşguldük. "Madem burdasın sabaha kadar dikilmeyi düşünmüyorsundur umarım" diyerek kendimi koltuğa bıraktım. Ayaz tebessüm edip bir anda yanıma oturdu. "hayırdır Ayaz bana olan duygularını falan mı açıklayacaksın çok heycanlandım bak kalbim çıkacak yerinden" dedim.
"Aynen kanka sana olan aşkımı kontrol edemiyorum bunu açıklamak için burdayım" dedi. İkimizde boş bir muhabbetin içinde sürüklenirken "Çağatay neden gittin?" sorusu bu boş muhabbeti geri de bırakmamıza yetti. Bir anda kafamı çevirip "öyle gerekti" dedim. Ayaz sanki bir şeylerden şüphe eder gibiydi.
"O gün gittiğin günü sürekli başa sarıyorum beynimde küçük bir ipucu arıyorum gitmen için ama bulamıyorum. O gün mutluluğun heycanın gözlerinden okunurken bir anda yok olman garipti. Ya sen çok iyi bir oyuncusun ya da bizden ve Rüya'dan gizlediğin bir şeyler var" dedi. Kendimi köşeye sıkışmış gibi hissediyordum.
Sadece sessiz kaldım çünkü yalanlarım artık tükenmişti. O sırada bir öksürük beni hakimiyeti altına aldı. Öksürmekten kemiklerim kırılırcasına bir his oluşurken Ayaz masanın üstünde duran suyu bana uzattı. Kızaran gözlerimle minnet bakışları atarken bir anda "kanserim" dedim.
Ayaz kaşlarını çatmış bakarken ben elimle göğsümü tutuyordum. Ayaz bir anda beklenmedik bir hareketle sırtımı sıvazlayıp "ve tedavi olmayı reddediyorsun" dedi. Beni bunca kısa süre içinde tanıması bir mucizeydi. "Ben Rüya'ya açıldığım ilk gün öğrendim akciğer kanseri olduğumu çaresiz hissetim bir anda çünkü bu benim ikinci yakalanışım bu batağa.
Rüya zaten yeni bir bataklıktan çıkıyorken yenisine batmasına izin veremezdim. O an karar verdim gitmeye gözüm sevdiğim kadını bile görmedi inan" dedim. Ayaz pür dikkat beni dinlerken gözlerim doldu. "Bu bataktan çıkacaksın" dedi. Dolan gözlerimle ona bakarken "Rüya'yı çok özlemiştim. Kokusunu, gülüşünü, bakışını ondan uzak kalmak daha da yaktı canımı.
Engel olamadım kendime tekrar geldim yüzsüzce belki bana kızıyor olabilirsin ki haklısın da Rüya bunları hak edecek bir kadın değil ama diyorum ya o an o kadar çaresiz hissetim ki bu savaşı kaybedersem Rüya daha çok yıkılır hissi vardı içimde şuan hala var o his,
belkide şuan bile ölebilirim gelerek çok büyük bir hata yaptım belkide kim bilir ama son günlerimi sevdiğim kadın ile geçirmeyi istemek benim hakkımdı Ayaz." Diyerek kafamı yere eğdim. Ayaz elini bacağıma vurup "haklısın Çağatay bu senin hakkındı ama keşke gitmeden önce en azından birimize söyleseydin.
Rüya'nın bu kadar üzülmesini bir şekilde engelleyebilirdik. Rüya her zaman senin ölmenden senden bir yaşam belirtsi görmediği için üzüldü. Şuan ayağa kalkma vaktin Çağatay beraber araştıralım illa ki bi tedavisi vardır. Hatta ben yurt dışında tanıdığım arkadaşlarıma haber vereyim
Tanıdıkları tüm doktorlar ile konuşalım elbet buluruz bir tedavi yöntemi" dediğinde Ayaz'dan ilk defa böyle şeyler duymanın verdiği şaşkınla bacağına dokunup güldüm. "Beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum" dedim.
Ayaz gülerek bana karşılık verdi. "Zamanla seviliyorsun ama inan bazen çok çekilmez bir herifsin" dedi. Omzuna vurup "sende" dedim. Biz böyle gülüşürken "ee Çağatay bey madem burdayız bir kahveni içelim ya nerde kahve söyle de yapayım" dedi."Gel göstereyim" diyerek ayağa kalktım. Beraber mutfağa geçtik. Kahve makinesinin düğmesine basıp beklemeye başladık. O sırada Ayaz bu kanser için tedavi yöntemleri arıyor bir çok yere haber gönderiyordu. İlk defa benim hakkımda bir konuda bu denli ilgi göstermiş olması ne yalan söyleyeyim duygulandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mucize Yeter (TAMAMLANDI!)
Novela Juvenil"İnsan umut ettiği sürece yaşar" diye bir söz vardır. Hayat insana bazen o kadar acımasız hamleler yapar ki, insan bocalar,hayata küser en önemlisi de o içinde ki çocuğu öldürür. Herkesin hayatında küçük de olsa bir mucizesi vardır. O mucize sizin e...