Medya: Çağatay
"Biz orta gelirli bir aileydik. Çok mutluyduk. İnan o kadar güzel bir aileydik ki herkes bize özenirdi. Bir tane ablam vardı benim dünyalar güzeli, eşsiz bir çiçek gibiydi.
Enerji dolu etrafa neşe ve sevgi saçan bir insandı.
En çokta onu severdim. Bana hep destek çıkar benimle oynar,benimle şımarırdı.Bir gün ablam nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde gözümüzün önünde merdivenlerden düştü. Tam sekiz yaşındaydım. Onu yerde kanlar içinde görünce ilk inanmadım. Yanına gidip gıdıkladım.
Her zaman ölü şakası yapan ablam bu sefer şakayı çok uzatmıştı. Annem korku ile bağırırken babam hemen ambulansı aradı. Ablamı götürdüler ellerim üstüm başım kan olmuş, kulaklarımda annemin o kahredici bağırışları görmen lazımdı ilk defa bu kadar korkmuştum.
- gözünden bir damla yaş akar-
hastanede tam üç gün kaldı ablam, beni küçüğüm diye almamışlardı. Üç gün ne yemek yedim,ne uyudum sadece ağladım ağlamaktan göz pınarlarım kurumuştu sanki,kimse zapdedemez olmuştu beni.
Bir hafta sonra ablam eve geldi ama gelirken tek gelmemişti.Kafasını vurduğunda aldığı darbe onu felç etmiş bacaklarını kaybetmesine sebep olmuştu..."
Dediğinde gözümden bir damla yaş aktı kendimi çok kötü hissetmiştim. Devam etti.
"Tekerlekli sandalye ile yaşaması gerekti. Bunu kabullenmesi çok zor geldi ablama bir kaç gün yüzümüze bile bakmadı. Bana o kadar kötü davrandı ki. Kendi halimce ablamı eski haline döndürmeye çalıştım ama ablam hiç bir şekilde eskisi gibi neşeli eskisi gibi enerjik değildi.
Her an dokunsam ağlayacak gibiydi. Sürekli sinir krizleri geçirir evdeki herkesi tersler dururdu. Bide bu yetmezmiş gibi sevgilisi Serkan sakat kaldı diye onu terkedip gitti. O adamın gitmesi ile ablam daha da içine kapandı duvarlarla konuşmaya başladı.
Deli gibi davranıyor etrafı dağıtıyor, önüne gelene vuruyor ve sürekli ağlıyordu. Bu hali beni o kadar çok korkutuyordu ki artık çok sevdiğim ablamın yanına yaklaşamaz oldum.
Bir gün yine sıradan gelmeye başlayan bir günle başladım güne her zaman ki gibi ablamın çığlıkları ile uyanmıştım. Anneme bağırıyordu. Yanına gittiğimde beni itip bana da bağırdı beni hiç sevmediğini söyleyip durdu. Ağlayarak dışarı çıktım.
O gün dünyanın en üzgün çocuğu bendim sanırım, kendimi toparlamam biraz zaman aldı o kadar çok üzmüştü ki beni ama çocuk kalbi işte ona dayanamıyordu söylediklerini es geçip eve girdim.
O gün odamdan çıkmadım beni tekrar görüp de kızmasın diye yemek bile yemedim. Ertesi gün bu sefer de annemin çığlıkları ile uyandım.
Koşarak gittim odaya annem ablamın başına oturmuş ağlıyordu. Titrek bir sesle sordum anneme "anne noldu?" diye ama annem ağlamaktan cevap bile veremiyordu. Ablam ise hareketsizce yatıyordu.
Yanına gidip sarıldım. Kulağım kalp hizasına gelmişti ve kalbinin sesini duyamıyordum. Anneme döndüm korkuyla
"anne ablamın kalbinden niye ses gelmiyor?" diye sordum.
- ağlamaya başlar-
ablam o gün intihar etmişti. Bizi bırakıp gitmişti ve ben hiç bir şey yapamamıştım öldüğüne inanamayıp gıdıkladım, uyansın diye öptüm ama yine sesi çıkmıyordu.
Gülmüyordu artık o hayat dolu kız yaşamaya aşık olan kız bizi hiç düşünmeden bıraktı hem de hiç gelmemek üzere gitmişti.
-ağlaması kuvvetlenir-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mucize Yeter (TAMAMLANDI!)
Ficção Adolescente"İnsan umut ettiği sürece yaşar" diye bir söz vardır. Hayat insana bazen o kadar acımasız hamleler yapar ki, insan bocalar,hayata küser en önemlisi de o içinde ki çocuğu öldürür. Herkesin hayatında küçük de olsa bir mucizesi vardır. O mucize sizin e...