4 "İnatçı"

5.9K 332 28
                                    

Lütfen oy verin.

Keyifli Okumalar

🕊️

"FİGAR-4.Bölüm" Sunar...

Şükür...

Ne güzel şey...

Hayatımızın her anında şükür etmeliyiz aslında. Şükür Rabbimize bir teşekkürdür. Verdiği nimetlere az da olsa, çok da olsa yetinebilmektir. Pencereden baktığım bütün canlıların şükür etmesi ne güzel. Ağaçların ellerini semaya açması ne kadar değerli. Kuşlar kanat çırparken aynı zamanda şükürde ediyorlarmış. İçim bir hoş oldu. Gözlerimi kapattım, yüzümde tebessümle şükür çektim. Gözlerimi açtım. Evet, bende herkes gibi şükür etmeyi bilenlerdenim.

"Derse odaklanın!"

Sol elim pencere pervazında dayanmış dışarıya bakarken hocanın sesiyle irkildim. Her zaman ki hoşnutsuzluk barındıran cümlesiyle tam olarak bana bakıyordu. Sağ eliyle kenarları sivri çerçeveli gözlüğünü gözüne yaklaştırdı. Oturduğum yerde kolumu pervazdan çekerek, sırtımı geriye yaslayarak hocaya bakmaya başladım. Onu dinleyeceğimi anlayan hoca kaldığı yerden anlatmaya devam etti.

"Eda nerde kaldı ya?"

Yanımdaki Ceren saate bakarak endişeli sesiyle konuştuğunda benimde içimde endişe kırıntıları olmaya başladı. Ben pencereden dışarı baktığım zaman Eda lavabo izni alarak sınıftan ayrılmıştı. Ve neredeyse on beş dakikadır sınıfa gelmemişti. Neyse ki zilin çalmasına az kalmıştı.

Zil çaldığında vakit kaybetmeden sınıftan çıktık. Kızlar tuvaletine gittiğimizde kabinlere baktık ama hiçbir yerde yoktu.

"Nerde olabilir bu kız ya?"

Tuğçe eline alnına dayamıştı. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.

"Kızlar, sakin olun. Hep birlikte koridorlara falan bakalım, belki ordadır."

Hepimiz tuvaletten çıktıktan sonra koridorları gezmeye başladık. Hatta birkaç kişiye nerede olduğunu bile soruyorduk. Çok gerilmiştim.

Koridorları gezerken binanın çıkış kapısına doğru Eda ve yanındaki o çeteden birini gördüm. Bu çocuk Eda'nın o gün kantinde cevap verdiği çocuktu. Çocuk bir elini Eda'nın şalına atmış onu sinir etmek için ısrarla onu rahatsız ediyordu. Eda yüzünde fazlasıyla sinir olduğunu belli eden hareketlerle ona dikleniyordu.

"Bana bak, çek o elini kırarım!"

Çocuğun yüzünde pis bir sırıtış vardı.

"Kırsana."

Dalaşmaya devam ederken yavaş yavaş onlata doğru ilerlemeye başladık. Tuğçe'nin de bir çocukla zıtlaştığını gördüm. Herkes resmen birbirine girmişti. Ne yapacağımı bilemeyerek sessiz kaldım çünkü kızlar fazlasıyla sinirliydi.

"Ne oluyor?"

Bir anda sesin geldiği yere döndüm. Yüzündeki duygusuzlukla bize doğru ilerleyen Demir'e. Dün geceden kalma morluklar vardı yüzünde. Gözlerindeki yeşil ormanın kasveti buradan bile belli oluyordu. Saçları hiç dokunulmamıştı, karışıktı. Ama o bile yakışmıştı.

FİGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin