Selamün Aleyküm...
Oy ve yorum atmayı unutmayın lütfen.
Keyifli Okumalar...
🕊️
"FİGAR- 13. Bölüm" Sunar..
🕊️
İçindeki endişeyle tırnaklarını kemiren ve bir sağa bir sola tur atan Tuğçe'ye baktım. Hepimiz çadırda ki odalarımızdaydık. Ben, Eda ve Ceren yatakta oturuyorduk. Tuğçe ise otur dememize rağmen endişeyle ayakta durmaya devam ediyordu.
"Canım benim üzülme artık, az önce anneni aradık. İyiymiş işte baban."
Eda hafif sitemle konuşarak Tuğçe'nin yanına doğru adımladı. Ben ve Ceren ise Eda'yı onaylayan mırıltılar çıkardık. Tuğçe hepimize teker teker baktıktan sonra yanındaki sandalyeye oturdu." Evet biliyorum haklısınız ama endişelenmeden duramıyorum. Gözümle görmeden olmuyor."
"Sen de haklısın bitanem." Yataktan kalkarak yanına gittim. Oturduğum sandalyede yanına çökerek ona sarıldım. O da kafasını benim kafama dayadı. "Aaa kıskanıyorum ama." Eda yalancı alınganlıkla yanımıza geldiğinde ikimizde kollarımızı ona açtık. "Gel buraya şapşal." Eda şirinlik yaparak yanımıza geldiğinde kıkır kıkır gülmeye başladık.
"Beni de unuttunuz, vay be." Ceren'e bakarak güldüm. O da Eda gibi hayıflanarak söyleniyordu. "Gel Ceren'cim bunlar bizi dışlasalarda biz sülük gibi yapışırız." Eda'nın söylediğine hepimiz kahkaha atarken Ceren de yanımıza gelerek bize sarıldı.
Bir süre sessizce sarıldık sadece. Bu sarılma hepimize iyi gelmişti. İçim sıcacık olmuştu. Bu kızlar benim ikinci ailemdi. Böyle içten ve iyi insanlar bulmak zordu fakat ben çok şanslıydım.
İç çekerek ayrıldım sıcak yuvadan. Ben ayrılınca kızlar da yavaş yavaş kollarını ayırmışlardı.
"Tuğçe daha fazla endişelenme tamam mı canım?" Tuğçe'nin iki yanağını avuç içime alarak tane tane konuştum. Bana sevimlilikle gülümseyerek kafa salladı. Memnuniyetle gülümsedim. Tuğçe'nin birazcık bile olsa moralinin düzelmesi beni mutlu etmişti.
"Hadi ya şu matem havasından çıkın artık, hava alalım." Eda' nın yüksek voltajlı sesiyle gözlerimi devirdim. Hiç ciddi kalamıyordu manyak.
Hepimiz gülerek çadırdan çıktık. Etrafımda oturacak yer ararken karşıma çıkan kişiyle afalladım. Mert elleri cebinde bana gülümseyerek bakıyordu. Mert, Eda'yla okula girdiğimizde çarpıştığımız çocuktu.
"Merhaba Berfin." Mert'in sesiyle bütün dikkatimi ona verdim.
"Merhaba."
"Nasılsın?" Soruyu sorarken önüne gelen saçını arkaya atmasıyla anlık bir yapmacıklık sezdim fakat umursamadan devam ettim.
"İyiyim. Sen?"
"Bende iyiyim sağol." Benimle konuşurken kafasını başka yere çevirip etrafta göz gezdirdi. Gözü bir yere takılınca bende onun baktığı yere hafif sağıma baktım. Demir ve çetesi bizi izliyordu. Hepsinin yüzü donuktu. Buradan bile Mert'i ne kadar sevmediklerini anlıyordum. Ama Demir'e daha dikkatli baktığımda gözlerinde daha farklı duygular vardı. Mert'i dövecekmiş gibi bakıyordu. Dudaklarını birbirine bastırmıştı. Gözleri kısık kaşları hafif çatıktı. Her hareketini nefretle izliyordu.
"Şey ben kampta birkaç kere seni görmüştüm fakat yanına gelme fırsatım olmadı. Acaba bir ara bir şeyler içip sohbet mi etsek?"
Gelen teklifle Mert'in bakışları ve konuşma tarzıyla niyetini anlasam da kötü biri olduğunu düşünmüyordum. Teklifini kabul etsem mi diye düşünürken Tuğçe öne atıldı.
" Biz şimdi gidelim daha sonra konuşursunuz. " Beni çekiştirerek götürdüklerinde Mert'in sözü yarım kalmıştı. Kızların beni çekiştirmesine izin vererek ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİGAR
Romance🌿İslami Aşk Romanı 🌿 Çökmüş hayatının emareleriyle nefes almaya çalışan fakat aldığı nefesi ona haram kılan bir kadın yüzünden çocukluğu mahvolan bir adam. Duygularının kaybolduğunu düşündüğü karanlık kuyudan onu çekip kurtaran bir kadın. Adam ilk...