8 "İftira ve Karar"

4.9K 260 13
                                    

Selamün Aleyküm:)

Lütfen oy verir misiniz?

Keyifli Okumalar...

🕊️

"FİGAR-8.Bölüm" Sunar...

🕊️

"Çok güzel olmuş Berfin, iyi iş çıkardın."

Karşımdaki resim hocasına içtenlikle gülümsedim. Onun en sevdiği öğrencisi olduğumu söyleyen bu hocayı bende seviyordum. Çünkü kendisi beni bundan sonra bütün resim yarışmalarına katılmama yardım olacaktı. Bu konuda başarılı olmamı çok istiyordu.

Kafamı yüzümdeki tebessümle eğip gizli teşekkürümü ettikten sonra izniyle sınıftan çıktım. Coğrafya dersi sırasında resim hocası beni boş bir sınıfa çağırıp yaptığım resmi görmek istemişti. Ve oldukça beğenmişti. Şimdi ise okullar arası resim yarışmasına gönderilecekti. Bu okulların arasında Yıldırım Koleji de dahildi. 

Kalabalık okul koridorunda birçok insan birbiriyle sesli muhabbetler ediyordu. Bazı insanların bana dik dik baktığını görmesem de hissedebiliyordum. Demir ve çetesiyle olan aramızdaki rekabet hakkında herkes okulun sosyal medya sitesinde dedikodu yapıyordu. Ve bizi haklı bulan çok az bir kitle vardı. Çoğu o ukalaları seçiyordu. Seçme nedeni ise onların çok yakışıklı ve zengin olmalarıydı. Yorumlarda bir sürü kızın bundan  bahseden sohbetleri vardı. Göz devirdim. Herkes aslında haklı olanın yanında durmak yerine birkaç yakışıklı ukalayı seçiyordu. 

Koridordan geçerken sol tarafımda , benim sohbetimi yapan kızlara çevirdim bakışlarımı. Benim bakmamı beklemeyen kızlar ilk önce şaşırsalar da benden tarafa bakmayı kestiler. Derin bir nefes aldım. Fazlasıyla sinir bozucu olmaya başlamıştı. Yönümü tuvalete çevirdim. Biraz elimizi yüzümü yıkar sakinleşirdim. WC yazan tabelanın olduğu kapıyı açtıktan sonra içeri girdim. Kimse yoktu. Lavabonun önüne geçtim. Aynada görünen aksime baktım. Biraz sinirle bakan hırçın mavilerime. Sakinleşmem gerekiyordu. Çok çabuk sinirlenen biriydi ve bu halimi törpülemekte çok zorlanıyordum. Avucumdaki suyu şalımı ıslatmamaya çalışarak yüzüme sürdüm. Duvardaki peçetelikten peçete alıp yüzümü ve ellerimi kuruladım. Bu sırada çıkan sesle tuvalete giren kişiye çevirdim bakışlarımı. "Vay vay vay burada kim varmış?" Arkasında üç kızla gelen İrem alt dudağını diliyle yalayarak yanıma geldi. Yine yüzünde küçümseyen ifade vardı. Bezmişlikle iç çektim. Kendi küçümsenecek haliyle bana kafa tutuyordu. "Ne istiyorsun İrem?" Bezmiş halime hiç aldırmadı. Yüzünde bir şey söyleyecek olmanın zafer gülümsemesi vardı. Yüzüne ifadesizce baktım. Ama bir yandan da çok merak ediyordum. Sağ elini şalımın olduğu omzuma dokundurarak geri çekti. Göz ucuyla o elini üstüne sildiğini görmüştüm. Alaycı bir şekilde tebessüm ettim. "Okulun sitesinde yazılan yorumları okumuyor musun yoksa? dedi yüzündeki yapay şaşkınlıkla. Kaşlarımı hafif çattım, anlamadığımı göstererek. "Diyorum ki canım, sizin hakkınızda okulun sitesine yazılan yorumlara bakmalısın. Senin gibi bir yobaz için ağır hakaretler var ama sen sakın üzülme olur mu?" Yüzündeki gıcık gülümsemesiyle sınıftan çıkarken arkasında üç kızda bana alayla bakarak oradan ayrıldılar. Bocalamıştım. İki elimi lavaboya dayayarak karşımdaki aynaya baktım. Gözlerimdeki sinirin yerine şimdi öfke almıştı. Seri bir şekilde cebimden telefonumu alarak okulun sitesine girdim.

"Sürtük yobazlar Demir'i ve çetesini etkisi altına almışlar."

"Birde imanlıyız diye takılıyorlar khjhkhjk."

"Acaba onlarla konuşmak için yatmayı falan mı teklif ettiler?"

Sinirden elim ayağım titriyordu. Üstelik bütün mesajlarda Demir'in okuldaki herkese bizim hakkımızda 'benimle olmak istedi' gibi şeyler dediği yazıyordu. Acaba doğru olabilir miydi? Böyle bir şey yapmış olabilirler miydi? Niye yapmasınlar ki tabii ki yaparlardı. İki elimi yüzüme dayayarak sakin kafayla düşünmeye çalıştım. Resmen okulda herkes bize fahişe gözüyle bakacaklardı. Kimin ne dediğini aslında önemseyen ben böyle bir iftiraya nasıl boyun eğerdim? Ya öğretmenlerde duyduysa? Evet böyle bir şey doğru olmasa bile bunu kanıtlayabileceğim bir kanıtım bile yoktu. Ve bu beni haksız duruma düşürürdü. Lavabodan alelacele çıktım, koridorlardan koşa koşa çıkarak sınıfa gittim. Koşarken birkaç kıza çarptığımı hissetmiştim ama özür dilemeyerek oradan ayrılmak zorunda kalmıştım. Kızların yanına gitmeliydim. Sınıfa geldiğimde sıranın üstüne başını koymuş Eda'yı dürttüm. "Kalkın konuşmalıyız." Kızlar bu halime şaşırsalar da hemen toparlandılar. Eda kafasını koyduğu sıradan kaldırarak düzgün oturdu. Hepsi bana merakla bakıyorlardı. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Onlara anlatmak için ilk önce sakinleşmeliydim. Ama olmadı. Elimdeki telefondan okulun internet sitesini açarken Ceren'in 'ne oluyor' dediğini zar zor duymuştum. Elimdeki telefonu onlara vererek tepkilerini izledim. Ceren bir zaman sonra eline ağzına koymuş şok olmuşçasına bakmaya başladı. Eda çoktan sinirden kaşlarını çatmaya başlamıştı, Tuğçe'de aynı Ceren gibi şok olarak okuyordu. Eda hırçın gözleriyle bize baktı. "Bunları kim yazmış ya? Onlar bizi sanki ne kadar tanıyorlar? Bu kadar iftira da olmaz ama!" Gözlerimi sinirle diktiğim yerden ayırarak kızlara baktım. "Ve en önemlisi de bunların hepsini Demir söylemiş." Herkes sinirle homurdanırken ben ise ne yapacağımı düşünüyordum. Eda'nın yanına oturdum. Camdan dışarı baktım. İlk gözüme çarpan bankta oturan Demir ve çetesi olmuştu. Atakan denen çocuk Alp'le konuşurken  Demir ve Kerem sigara içiyordu. Demir'ler den başka kimsenin bu okulda sigara içtiğini görmemiştim.  Bunu yapan sadece onlardı. Demir'in bahçeyi taran yeşil gözleri pencereden bakan bana değmişti. Göz göze geldik. Yüzümdeki sinirin demleri belli oluyordu. Gözlerini kısarak sigarasını içine çekerken yanakları içeri çöküyor ve elmacık kemikleri belli olmuştu. Gözlerini kırpmadan gözlerime bakıyordu. Böyle hadsizce  sanki hiç iftira atmamış gibi rahat bakması sinirlerimi bozdu. İçimdeki ateş alevlendi. Sinirden delirmek üzereydim. Direk arkamı dönerek kızlara baktım. "Bahçeye çıkıp onlara haddini bildireceğim." Kızlar ne yapacağını bilemeyerek bana bakarken Eda bana uyarak ayağa kalktı. Sınıftan çıkarken arkamdan diğer kızlarda gelmişti. Seri bir şekilde bahçeye çıktığımda Demir'in oturduğu banka baktım direk. Yine göz göze geldik. Elindeki sigaranın son demlerine gelmişti. Sigarayı yere attıktan sonra ayağıyla ezdi. Bunu yaparken göz gözeydik. Demir'in yanındakiler bize  garipçe bakıyorlardı. Arkamdaki kızlarla onlara doğru yürüdüm. Bahçedeki bazı gözlerin üzerimizde olduğunu hissediyordum. Umursamadım. Karşı karşıya geldiğimizde aramızda iki adım vardı. Yeşilleriyle mavilerim karşı karşıyaydı. Saçları hep olduğu gibi karışıktı. Üzerinde siyah bir ceket vardı. Yüzündeki ruhsuz ifadeyle yüzüme bakması beni daha fazla sinirlendiriyordu ama sakin olmalıydım. "Sen nasıl bir insansın ya?" Konuşmamla bana bakan gözlere hiç bakmadan karşımdaki yeşillere baktım. Sırıttı alayla ve iki elini açarak, "ne yapmışım ki?" dedi. "Neden herkese bizim hakkımızda saçma sapan şeyler söyledin?  Sen insanların namusuyla oynamayı mı seviyorsun?" Beni hiç takmadan cebindeki sigara paketini çıkardı. Umursamazlıkla aheste aheste bir dal çıkardı ve kemikli iki parmağı arasına yerleştirdi. Sol cebindeki çakmağını almak için  kaldırdığı elini cebine yerleştirirken bu kadar umursamaz olmasına sinirlenerek dayanamadım. Ne yapacağımı bilemeyerek öfkemle ağzındaki sigarayı alarak yere fırlattım. Sinirden iki elimde yumruk olmuştu. Bunu yapmamla herkes bana şok olmuşçasına bakıyordu. Demir'in yanında olan Kerem kaşlarını kaldırarak bana baktı. Bu kadar sinirlenmeme şok olarak baktılar. Hırçın mavilerim yeşilleri ezip geçti. "Bana cevap ver!" Demir sesimi yükseltmeme sinirlenerek dişlerini sıktı, kendini tutmaya çalıştığının farkındaydım. Bana bir adım attı. Attığı adımla aramızdaki elektrik alevlendi. Gözlerindeki durgunlukta öfke parçaları gördüm. "Ne bilmek istiyorsun?" Öfkeyle bağırarak geri adım attım. "Neden bunu yaptın?!" Umursamazlıkla iki omzunu yukarı kaldırdı. Yine gözlerinde saf alay vardı. "Canım istedi." Bu kadar umursamaz ve şerefsiz olması bir kez daha yüzüme tokat gibi çarptı. Gözlerine öfkeyle bakmaya devam ettim. "Sözlerini geri alacaksın!" O da bir adım geri çekildi. Gözlerindeki alay daha da büyüdü. Yüzünde şimdi aklına bir şey gelmiş olmanın sevinci vardı. Dili dişine değdirerek düşünceli ifadeyle gözlerime bakmaya devam etti. "Madem bu kadar sözümü geri almamı istiyorsun, dediğin gibi olsun, geri alacağım" içimdeki sinir biraz daha olsun gitti. Rahatladığımı hissettiğimde bir anda kalın sesiyle devam etti. "Ama bunun bir karşılığı olacak."  Ne isteyeceğini tahmin bile edemiyordum. Ondan her şey beklenirdi. İçime bilinmezlik ve öfke karışmıştı. Yüzümü buruşturdum ve alt dudağımı dişledim.

FİGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin