39 "Görünmeyen"

4.8K 280 94
                                    

Selamün Aleyküm 🤍

Herkese merhaba! Figar'a bölümü uzun zamandır beklediğinizi biliyorum. Fakat ben yazmayı sevmekten çok Figar'ı yazmayı sevmeme rağmen emin olun ki vakit bulamadım. Çok sıkı bir haftadan geçiyorum. Boş vakit bulduğumda yatmayı tercih ediyorum. O yüzden bölümler geç gelebilir. Bunun için üzgünüm :/

Oy ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen 🐣

Keyifli Okumalar...

"FİGAR-39.Bölüm" Sunar

🕊️


Uzun gri sopayı vileda kovasına soktu ve bir miktar ıslattıktan sonra ıslaklığını sıkmak için kovanın yan kısmına bastırdı. Aynı işlemi sürekli tekrarlayıp büyük salonu silerken aynı zamanda bitap düşmüş haldeydim. Büyük sürgülü kovayı kocaman salonda sürüklerken belimin çıkması neredeyse an meselesiydi. Kısacık bir kavga yüzünden böyle bir ceza ağır değil miydi Allah aşkına?


Büyük salonun bütün ışıklarını açmıştı Demir. Bir saat önceki loş ışık yerine capcanlı bir aydınlık yer almıştı her bir yanı. Salon oldukça derli toplu görünse de izleyici koltuklarının diplerindeki çöpler ve aynı zamanda tozlar kendini ele veriyordu. Derin bir nefes vererek kafamı yukarı kaldırdığımda artık isyan bayraklarımı çıkarmak üzereydim. 

Salonun diğer ucunda işini büyük bir titizlikle yapan Demir benim halimi fark etmezken ayaklarıma söz geçiremedim. Adımlarım sessizlikle yanına doğru ilerlerken geniş sırtıyla bakışıyordum şuan da. Bir saat önce terli tişörtünden kurtulmuş yerine siyah, üstünde yabancı yazılar olan bir tişört geçirmişti. Saçları saatler önceki sıkıntısının kurbanı olarak hala dağınıktı. Her zaman ki gibi.

"Ben olmasaydım bu koca salonu tek başına yapacaktı. Hayır, arkadaşlarından da yardım almaz ki bu kız."

"Sonra eve döndüğünde bir sepet sızlanırdı kesin. Ah belim, ah sırtım diye."

"Müdürün ağzını yüzünü kırsam yeridir. Ama ben ona ne yapacağımı biliyorum."

Demir'e yaklaştıkça kısık söylenmelerine kulak misafiri oluyordum istemsiz. Yüzümdeki gülümsemeyi zar zor bastırırken dudaklarım gerilmişti. Yanak kaslarım seğirirken ses çıkarmak istemiyordum ki...

Arkasını dönmüştü.

Gülümsememek için zorlanan suratımı gördüğünde ilk önce arkasında olmama şaşırmış daha sonra kaşlarını çatarak beni sorgulamaya başlamıştı. "Neye gülüyorsun?"

"Ben olmasaydım kimseden yardım almazdı bu kız. Sonra eve döndüğünde bir sepet sızlanırdı. Ah belim, ah sırtım diye," derken dudaklarımdan kısık bir kıkırtı çıkmıştı.

Gözlerini kısarak beni süzerken tek kaşını kaldırdı. "Sen beni mi dinliyorsun?"

Masum masum tebessüm edip omuz silktim. Bakışları yumuşarken tebessüm edip burnuma fiske attı. Burnumu kırıştırdığımda bu sefer ona nefes verir gibi güldü.

Tam bu sırada bildirim sesi salonun atmosferini bozduğunda ikimizin bakışı da sandalyenin üzerindeki telefonuma kaydı. Bir şey demeden telefonumu aldım ve gelen bildirime baktım.

Gönderen: Annem

Kızım çok geç olmadı mı?

Nasıl döneceksin eve?

FİGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin