11"Rüya Belirtisi"

4.5K 263 12
                                    

Selamün Aleyküm

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli Okumalar...


🕊️

"FİGAR-11.Bölüm" Sunar...

🕊️

Soğuk...

Bütün vücudumun üşüdüğünü hissediyorum. Hışırtı sesleri kulağımı tırmalıyor. Karşımdaki kişinin duvara sürtünerek kalktığını duyumsadım. Bir anda yalnız olmadığımı hatırlayarak irkildim. Ama sonra dün gecenin sahneleri girdi aklıma bir bir. Demir'in ilk kez duyguyla baktığı gözler. Bir şeyler hissettiğini gösteren o gözler. Sanki çok yaralı bir adam vardı karşımda. Çok kırılmış, ama söyleyemeyen.

İçimde garip bir şekilde ona olan merhamet duygusuna engel olamıyorum. Bana üzüntülerini anlatsa sanki yaralarına merhem olmak istiyormuş gibiyim. Oysa ki Demir benim için bir yabancıdan başka bir şey değil. Neden bu kadar merhamet dolu olduğumu bilmiyorum. Bana sürtük damgası vurduktan sonra. 

Annem bana hep küçüklüğümden beri çok merhametli olduğumu bir karıncayı incitmekten bile korktuğumu söylerdi. Ama daha önce yabancı birine böyle hissettiğimi hatırlamıyorum.

Hışırtı seslerine kulak kesildim. Nedense gözlerimi açmadan ne yaptığını dinlemek istedim. Şömineye doğru yaklaşan ayak sesleri yaklaşınca derin, sıkıntılı bir nefes almıştı. Sanırım ateşin sönmesine sitem ediyor olmalıydı. Dayanamayarak gözlerimi ürkekçe açtım. Göz kapaklarım bu işkenceye dayanamazken bir daha kapattım. Çok halsiz hissediyordum. Ama kendime gelmeliydim. Tekrardan yavaş yavaş açtım. Karşımda Demir'i gördüm. Düşünceli gözlerini şömineye dikmişti. Kaşları hafif çatıktı. Gözleri eski ruhsuzluğunu koruyordu. Dün geceden eser yoktu. Gözlerine daha dikkatle baktığımda bir an da bana dönmesiyle gözlerimi kaçırdım. Kaçırdığım gözlerim dün gecenin karanlığında görünmeyen kulübeyi incelemeye başladı. Şömine dediğim yer pek şömineye benzemiyordu tabi. Oldukça eski ve simsiyah olan bir taş yeri gibiydi. Pencereler hafif çatlamış ve kenarları soyulmaya başlamış, tahtadandı. Fareyi gördüğüm yere baktım. Kocaman çok eski, kırık dökük boyası dökülmüş bir dolap ve yanındaki uzun zamandır durduğu belli olan odunlar.

Demir'de benim gibi dolabın oraya baktığında, bir anda oraya ilerledi. Ne yaptığını izlemek için dikkat kesildim. Dolabın yanındaki odunlara yönelip bir kaç tane aldı ve şömineye ilerledi. Ateş yakacaktı. Cebindeki çakmağı çıkardı. Onu daha fazla izlemeyerek yakacağı ateşe ilerledim. Isınmaya ihtiyacım vardı. Üstüm çok hafif nemliydi ve burnumun ucu kızarmıştı. Üstümde mont olmasaydı çoktan donarak ölmüştüm.

Tir tir titriyordum. Yaktığı ateşe ellerimi uzattım.

"Islaktın" ruhsuz bakan gözleri üzerimi süzdüğünde anlamayarak ona baktım. Gözlerini ateşe çevirdi ve oraya bakarak konuşmaya başladı. "Seni ormanda bulduğumda hafif ıslaktın."

Sorarcasına bakıyordu. Gözlerimi ateşe çevirip iç çektim. "Kızlarla su savaşı yaptık." Ateşe bakarak kaşlarını kaldırdı. Hayret ediyor gibiydi. 

Uzun bir süre düşüncelerimizle yalnız başımıza kaldık. Ne o dün geceden bahsetti ne ben ona bir şey sordum. Sanki ikimizde gizli sözlenmiş gibiydik. Konuyu açarsam vereceği tepkiden korkuyordum. Dün gece ettiğim dualarla uyuduğunu biliyorum. İçindeki boşluğu pis şeylerle doldurduğunu biliyorum. Nereden biliyorsun diye sorarsanız. Gözlerinden anlaşılıyordu, söylemek istedikleri. Boğazına düğümlenmiş onu zorlayan kelimeler...

FİGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin