37 "Masum Hisler"

5K 251 80
                                    

Selamün Aleyküm🐣

Keyifli Okumalar...

🕊️

"FİGAR-37.BÖLÜM" Sunar...

Yediğimiz yemekler, tatlı sohbetlerimiz ve huzurlu bir gökyüzü...

Üçünün bir arada toplandığı bir geceydi. Firuze teyzeyi sevmenin yarı sıra onu Semiha teyze gibi benimsediğimi hissetmiştim. Ve kocası da aynı onun gibi samimi ve komikti. Evet, komiklerdi. Öyle komik şeyler anlatıyorlardı ki bütün her şeyi unutup ana takılı kalabiliyorduk.

Ellerini dizlerine yaslayan ve sevilmeyi bekleyen Demir de mutluydu. Bilakis bazen onun üzgün olduğunu düşünmek bile istemiyordum. Onu bazı ilişkilerden daha farklı olarak şefkat duyuyordum. Hayır acıma değildi. Bu şefkatle birlikte kalpten gelen bir şeydi.

Adını koyamadığım bir şey.

Parmağımda ki, her zaman günlük hayatta taktığım, yüzüğümle oynadım. Bazen olduğum yerden, geçmişte yaşadığım şeylerden şükrediyordum. Mesela Demir ile önceden kavgalı olduğum zamanlar ona gıcık olsam da, şimdi o günleri düşünüyor ve yüzümdeki tebessüme engel olamıyordum. Ne kadar değişmiştik? Ne kadar yol kat etmiştik?

Demir'i okula geldiğimiz ilk gün geldiğimde onun zengin züppe ve kibirli biri olduğunu düşünmüştüm. Bilakis zaten öyle hissettirmişti. Ama şimdi sevilmeyi bekleyen bir çocuk olduğunu düşünüyordum. Her ona baktığımda rüyamda gördüğüm o küçük çocuk aklıma geliyordu. Ve evlendiğim adamı sadece yakışıklı bulmak yerine, çocuğum gibi şefkat duymakta hoş bir histi.

Sahi.

Ben ne zaman Demir'e onu rüyamda gördüğümü söyleyecektim?

"Bir sorun mu var?" Derinden gelen tanıdık ses kokusuyla birlikte hissettiriyordu kendini. Silkelendim. Kafam dağılmıştı o yüzden irkilmiştim ama kendime gelmeliydim.

"Yok hayır bir şey düşünüyordum." Kafa sallayarak önüne döndü. Bu sırada ona dönerek ne yaptığına baktım. Tabağında duran tahinli kurabiyeden bir ısırık alınmış ve öylece bırakılmıştı. Ona baktığımı fark etmiş olmalı ki bana döndü. Gülerek "Ne yapıyorsun?" Diye sordum.

Sıkıntılı ifadesi yüzünden ayrılmazken önündeki kurabiyeye tekrar baktı. "Bu kurabiyeyi senin yaptığını zannettim. Tadına bakayım dedim ama sen yapmamışsın."

Kaşlarımı kaldırarak şaşkınlıkla kalakaldım. "Ben yapmamışsam ne olmuş?" Sesimin şaşkın ve muzip çıkmasına engel olamamıştım. Homurdandı mutlu halime. Omzumla omzunun arkasını ittirdim. "Söylesene."

Gülecek gibi olsa da kafasını eğdi ve bana bakmadan mırıldandı. "Senin ki daha güzel oluyor."

"Abartma." Diyerek homurdansam da itirafı hoşuma gitmişti. "Hayır abartmıyorum. Seninkiler hep diğerlerinden farklı oluyor." Dudağımı ısırarak kafamı başka yere çevirdim. Flört ettiğimizi hissetmiştim ve bu da beni utandırmıştı. Yanaklarımdaki ısının gitmesini beklemek için ona dönmedim.

Bu sırada o tam bana bir şey söyleyecekti ki ayağa kalkarak hızlı hızlı evin içine girdim. Bu sırada arkamdan homurdandığını duysam da umursamadım. Ona tahinli kurabiye yaptığımı öğrenince çok mutlu olacaktı.

Mutfağın kapısından girdiğim an gördüğüm görüntü ile elim ayağım buz kesmişti. Eda'nın ıslak gözlerle elindeki peçeteye bakması ve parmağına bastırmasıyla acıyla inlemesi üzerine hemen yanına gittim. "Eda!"

Islak gözleri bana değdiğinde burnunu sertçe çekti. "Berfin."

"Parmağını mı kestin? Ne oldu? Çok mu acıyor?" Endişeli halimi izlerken kesilmemiş eliyle kolumu tuttu ve yanına çekti. "Parmağım acımıyor sakin ol. Kanaması durdu, bunlar kurumuş kan."

FİGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin