28 "Kalp Kırmak"

4.1K 252 253
                                    

Selamün Aleyküm 🤍

Öncelikle herkese merhaba. Kısa bir şey söyleyeceğim. Bu yaz FİGAR'ı yazarken aynı zamanda zevk alacağınız bir kitap daha yayınlayacağım. Öncelikle fantastik bir kurgu olacak ve konusu melek ve şeytanlar üzerine. Umarım yayınlandığında okur ve tatil boyunca zevk alırsınız. Ben çok heyecanlıyım ve desteklerinizi bekliyorum. 🥰

Oy ve yorum yapalım lütfen. 🥰🙈

Keyifli Okumalar...

🕊️

"FİGAR-28.Bölüm" Sunar...

🕊️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🕊️

"Yapılan iftiralara karşı konuşuyorum. Berfin ve arkadaşlarıyla aramızda hiç bir şey yok. Sadece düşmanız, bu kadar."

Eda elindeki telefon ekranına bakarak yazılan yorumu okuduğunda hepimizin dikkati ondaydı. Okulun bahçesinde yeni gönderilen yorumu okuyorduk.

Demir'in yazdığı yorumu.

Bu sabah söz verdiği gibi okulun sitesine iftiralar hakkında yazı yazacaktı. Fakat sabah hevesle kalkıp telefonu açtığımda herhangi bir mesaj görmemiştim. Daha sonra okula geldiğimde bu durumu kızlara anlattığımda Demir geldiğinde ona sorarız demişlerdi. Fakat gerek kalmamıştı. Çünkü zaten beş dakika önce yorumunu yazmıştı. 

Fakat kendisi daha okula gelememişti.

Okula girdiğim an gözlerim etrafı aramış ve Demir'in arabasına rastlamamıştım. Binanın arka tarafında bile değildi. Bu saatte gelmiş olmaları gerekirken gelmemeleri garipti.

Kötü şeyler olduğunu düşünüyordum.

"Umarım daha abuk subuk mesajlar atılmaz." Eda'nın sözlerine bir şey demezken Tuğçe atıldı. "Yani Demir bile öyle bir şey olmadığını söylüyorsa artık biri bir şey dese bile umurumuzda olmaması lazım."

Tuğçe'nin haklı sözlerine kafa salladım. Haklıydı, biz üzerimize düşen saçma iftiraları başta konuşması gereken kişiye yalanlatmıştık. Daha biri Demir'in sözünün üstüne bir şey dese kimse dikkati almazdı. En azından öyle düşünüyordum.

"Kızlar, ben mescide iniyorum. Namazımı kılmamıştım." Kızlar beni kafa sallayarak onayladıklarında çok geçmeden binaya girmiştim. 

Etraftaki sohbet eden öğrencilerden bazılarının bana bakarak bir şey söylemesiyle ilgilenmiyordum. Büyük ihtimalle Demir'in yaptığı yorumu okumuşlardı ve şimdi dedikodusunu yapıyorlardı. İnsanların bakışlarında bir değişiklik olmamıştı. Hala küçümsemeyle bakmaya devam ediyorlardı.

Umursamadım. Çünkü böyle insanlarla uğraşamam.

Çok geçmeden en alt kattaki bodrum odasına ulaşmıştım. İçeri girdiğimde sağımdaki tuşa basarak ışıkları açmıştım. Kenardaki seccadeyi yere sererek namaza başlamıştım.

FİGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin