10 "Saklanmış Duygular"

4.9K 275 33
                                    

Selamün aleyküm

Oy ve yorum yapar mısınız?

Keyifli Okumalar...

🕊️

"FİGAR-10.Bölüm" Sunar...

🕊️

Eda elindeki içi su dolu bardağı bizi ıslatmak için salladı. Ve evet hepimizin üstü bir miktar ıslandı. Bıkkınlıkla bir nefes bıraktım. Bunlar hiç uslanmayacak. 

Yemekhaneden bir süre sonra sadece biz değil herkes birbirini garip bir şekilde ıslatmaya başlamıştı. Kamp alanında herkes deli gibi birbirini ıslatıp gülüşürken bazıları da ıslanmak istemedikleri için odalarına kaçıyorlardı. Sol tarafımdaki masada olan bardağı aldım ve bir ağacın arkasına saklandım. Kızlar şuan bahçedeki diğer insanlar gibi birbirlerini ıslatıyordu. Hatta şuan Ceren'in şalı aşırı ıslanmıştı. Allah'tan saçı çok belli olmuyor siyah bonesi belli oluyordu. Bende onlar gibiydim. Her tarafım sırılsıklamdı. Ama üstümde kalın mont olduğu için daha rahattım, içim çok ıslanmamıştı. Onlar beni fark etmezken etrafımı kontrol ettim. Kimse bana bakmıyordu. Herkes oyuna kendini pür dikkat vermişti. Demir'lerin nerede olduğunu bilmiyordum. Yemekhaneden sonra onları bir daha görmemiştim. Bu iyiydi. Onların yüzlerini görmek istemiyordum. Sağ cebimdeki telefonun çalmasıyla elimdeki bardağı ağacın dibine bırakarak düşmemesini sağladıktan sonra biraz ilerledim. İlerken sağ cebimden telefonumu alarak arayana baktım. Babamdı. Garipsedim. Babam beni normalde pek aramazdı. Tekrardan etrafımı kontrol ettim, park alanından uzaklaşmıştım. Boğazımı temizleyerek aramayı cevapladım. 

"Efendim baba."

"Selamün aleyküm kızım."

"Aleyküm selam baba."

"Kızım çok uzatmayacağım. Bizim memlekette bir yakınımız vefat etmiş cenaze için oraya gitmemiz lazım. Haberin olsun diye söylüyorum, kamp dönüşü evde olmayız." Düşünceli bir şekilde gözlerimi yere diktim. İç çekerek konuştum.

"Tamam baba sorun değil de kim ölmüş ben tanıyor muyum?"

"Sanmıyorum Berfin, Şimdi kapatmam lazım."

"Tamam baba, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Babamın aceleci sesine daha fazla uzatmadan kapattım. Kim olduğunu şimdiden merak etmiştim. Neyse, Allah rahmet eylesin.

"Kaçan fare buradaymış."

Arkamdan gelen sese döndüm. Döner dönmez yüzüme yediğim suyla geri sendeledim. İki elimi yüzüme silerek gözümü açmaya çalıştım. Karşımdaki kızlar halime kıkırtılarla gülüyordu. Onlara sinirle bakmaya çalıştım. "Siz var ya." Sağ elimin işaret parmağını onlara sallayarak tehditkarca konuştum. "Sizi mahvedeceğim." Bir anda onlara doğru koşmamla hepsi durmak yerine çığlık atarak kaçmaya başladılar. Üçü de aynı yere koşmaya devam edince arkalarından daha hızlı koştum. O kadar hızlı koşuyorduk ki nerede olduğumuzu anlayamıyordum. Önüme çıkan bir dala çarpıp yere düşünce ofladım. Ellerim ve sol dizim çok ağrıyordu. Ellerimi birbirine vurarak tozu silmeye çalıştım. Fakat bu ellerimdeki küçük küçük sızlamaların artmasına sebep oldu. Allah'tan kan falan yoktu. Dizimin acısıyla yavaş yavaş kalkmaya çalıştım. Yüzümü buruşturarak etrafıma baktım. Kızlar görünmüyordu. En garip olanı kimse görünmüyordu. Etrafta sadece sık ağaçlar vardı. Ürkmüştüm, kafamı gökyüzüne kaldırdım. Hava kararmak üzereydi. Dönmeliydim ama nasıl dönecektim. Dizimde çok ağrıyordu. Geldiğim yöne doğru aksayan ayağımla ilerlemeye başladım. Fakat dizim o kadar çok ağrıyordu ki dayanamadan inleyerek yanımdaki ağaca yaslanarak yere çöktüm. Beni bulmalarını beklemem gerekiyordu. Kafamı arkamdaki ağaca yaslayarak gözlerimi kapattım. Dizimdeki ağrı sanki gittikçe artıyordu. Sanırım sadece vurmamış aynı zamanda burkmuştum. Feci sızlıyordu. Sağ gözümden bir damla yaş çoktan veda etmişti.

FİGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin