Antrenman

1.4K 92 9
                                    

Sinan beyin odasından çıktım ve Volkan ile Hortumun yanına gittim.

"Haber verdin mi Sinan beye. Ne zaman gelirlermiş?" dedi Hortum.

"Akşam dedi." dedim

Birlikte yemekhaneye gittik.

Hortum Çok açım diyerek tabağındakileri silip süpürmüştü.

Şimdi ise benim tabağıma dadandığı için çatal savaşı yapıyorduk.

"Anlaşma yapalım." bak zeytin peynir ve reçel senin. Yumurta ve hala tam bitmemiş pankeklerin de benim. "

" Olmaz. "dedim.

" Hadi ama çok açım. "

" Bana ne."

"Lütfeeeğn."

"Hayır." dedim.

Bu sefer Volkan konuştu.

"Bana bak Hortum. Ya gidip kendine başka bir tabak alırsın ya da ben tam da burada kimseyi düşünmeden patlarım." dedi.

"Offf tamam ya." dedi ve gitti Hortum.

Kendine yeni tabak almaya değil de Toprağın yanına gitmişti bu sefer.

Önüme dönüp yemek yemeye devam ettim.

Bu sırada benim de kartalım olmak üzere bir sürü kartal yemekhaneye indi ve sahiplerinin kafasına kondu.

Sinan bey geldi ve yüksek bir yere çıkarak eline bir mikrofon aldı ve konuştu.

"Kartal gösterisine katılacakların dikkatine! Yemekleriniz biter bitmez kampüsün içindeki çalışma alanına gelmeniz gerekiyor. Afiyet olsun." dedi ve gitti.

Kartalım kafasını eğdi ve sanki çabuk ye der gibi baktı bana.

Hemen yemeğimi yedim ve su içip kalktım.

Kampüsün içinde kartalların toplandığı yere baktım spor salonu gibi bir yerdi. İçeride iki kişi ve kartalları karşı karşıyaydı. Matematik hocamız benin ismimi aldıktan sonra oturmam için bir yere gösterdi ve Sinan hoca çağırınca salonun ortasına gitmemi söyledi.

Gösterdiği yere oturdum ve izlemeye başladım.

Bir kartalın ismi pısırıktı diğerininki ise... Kartal. İsmine kartal koymuştu.

Ve öyle çağırıyordu.

Pısırık Kartal'ın üstündeydi. Sahibinin elini sıkması ile ayaklarında ışık çıktı.

Ve Kartal aşağı düştü. Sonra tekrar ayaklandı ve sahibi elini kaldırıp bükünce ağızından kırmızı bir ışın çıktı.

Bu ışın pısırığın canını yakmıştı. Ama pek etkilemiyordu.

Sahibi ellerini yumruk yapıp kollarını bukerek yüzünün hizasına kaldırdı.

Aynı anda kartal da kanatlarını çırpmayı bıraktı ve kanatlarını kendini korumak için kapattı.

Sonra sahibi kollarını hızlı bir şekilde açtı ve aynı şekilde kartal da kanatlarını.

Etrafa bir ışık hüzmesi yayıldı ve Kartal'a doğru giderek onu yere serdi.

Kartal'ın sahibi bağırdı ve pes ettiğini söyledi. Hemen kartalının yanına koştu. Sanırım kartalının yaşadığı acıyı o da hissetmişti.

Sinan bey iki isim söyledi.

Çaylak ile Işık.

Bu sefer de bu iki kartal ve sahipleri birbirlerine girdi ve önceki maç gibi değildi. Çünkü birbirlerini beklemeden saldırıyorlardı. Canları Kartalları ile birlikte yanıyordu ama daha da hırslı oluyorlardı. Ayrıca herkes tuttuğu kartalın ismini haykırıyordu. İşte şimdi heycanlı olmuştu. Kartalların güçlü saldırılardan kıl payı kurtulmaları ise harikaydı.

KIZIL ALEV 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin