Kartal koleji

6.8K 245 42
                                    

İyi okumalar...

" Şu Kartal koleji çok iyi bir okulmuş."

" Evet ya. Benim bir akrabam da oraya gitmişti. Yatılı kalınıyormuş orada. Ziyarete geldiğinde yanına gitmiştik. Bana ders çalıştırmasını rica ettim. Kabul edince aldı matematik kitabımı. İki dakika da beş soru çözdü."

"Benim arkadaşımın kuzeni de gidiyormuş. Sürekli ucunda kartal olan bir kolye taşıyormuş."

"Kanka bir de ensesinde dövmeleri oluyormuş. Kartal dövmesi. Ben de gitmek istiyorum bu okula."

"Aynen kanka. O kolye bütün Kartal koleji öğrencilerinde varmış."

Herkes bu okul hakkında konuşuyordu ve benin sinirlerim bozuluyordu. Sadece bir okuldu işte niye abartıyorlar ki yani?
Sabah ikiz kardeşim Selin anlatıyordu. Okula gelince zaten bütün okul bu Koleji konuşuyordu. Tekrar eve gidince de sadece ikiz kardeşim değil annem ve babam da katılıyor ve bize çok çalışmamız gerektiğini falan anltatıyorlardı. Kolej kendi öğrencilerini kendi seçiyormuş da. Çok iyi okulmuş da. Çok çalışırsak bizi de seçerlermiş de. Bize soruyorlar mıydı acaba gelmek istiyormusunuz diye? Gerçi bunlar dünden razı o okula gitmeye. Neyse işte... bir tek o okulu benim gibi kafasına takmayan arkadaşım Uğur vardı. Yanına gidip oturdum.

"Naber kanka?"

"Berbat kanka. Sabahtan akşama kadar hep aynı konu. Kartal Koleji. Bir ara yeter diye evde avazım çıktığı kadar bağırdım. Ama annemden oklava yedim yattım yatağa. Akşam yemeğinde de yaprak sarma vardı. Vermedi cani annem. Babam insaflı adam çıktı da getirdi üç beş sarma."

"Benim ikiz de sabah akşam aynı Koleji anlatıp duruyor. Okulun durumunu görüyorsun zaten. Biraz huzur bulmak için kütüphaneye gidiyorum ama bu sefer de kuzenim yolda arıyor bir saat konuşuyor Kolej de Kolej diye. Ayıp olmasın diye kapatmıyordum ama geçen gün dayanamayıp kapattım. Şimdi de trip atıyor."

"Bırakalım şimdi okul muhabbetini. Senin gözler yine kapanıyor. Derste fark ettim. Uyuklayıp durdun. Az daha dört göz Turgut hoca yakalıyordu seni. Bir daha derste uyuduğunu görürse notunu sıfır olarak girecekti hatırlatırım."

"Ay o her zaman öyle diyor da sıfır mı veriyor sanki? Boşver ya ben yine elli ile yırtarım. Sen bana davul Rıfkı'dan haber ver."

"Basmış otuzu adi davul paşa."

"Ama geçenki ders çok komikti değil mi?"

"Evet ya o neydi öyle. Sandalye kırıldı. Hoca yerlerde. İnstagrama davulun resmini koymuşlar ve altına da davul fırın satıyorum yazmışlar. Bizim Berat da gizli gizli sıranın altından telefonuna bakarken kahkaha atınca hoca telefonu elinden aldı. Ekrandaki resmini ve yazıyı okuduktan sonra mosmor oldu. Sandalyeye oturtalım da su verelim dedik. Sandalyesi kırık adamın. Mecburen öğretmen masasına oturttuk. Su falan verdik ama sınıf yıkılıyor. Müdür geldi de sonunda sustular."dedi ve kahkaha atmaya başladık.

Zil çalana kadar da bir süre güldük öylece. Öğretmenler zili çalıp hoca da içeri gelince ben geri kendi sırama geçtim. Selin ise hala sessizce arkadaki Meltem ile Kolej hakkında konuşuyordu.

Hocaya 'Bakın hocam ne kadar da usluyum.' demek isterdim. Ama şimdi uğraşamam. Hocaya bunu söyleyeceğim de sonra bana kızacak da benim de bir kulağımdan girip öbür kulağımdan çıkacak da. En sonunda beni dışarı atacak da. Ben yuvarlak hesap yarım saat bekleyeceğim de sonra zil çalacak ben sınıf geçeceğim de. Zor iş ya erindim. Hoca da girer girmez
Şu aralar moda olan Kartal Koleji hakkında konuşmaya başladı.

"Gençler biliyorsunuz ki şu aralar Kartal Koleji diye bir okul var ve siz de dahil bütün okullar bu okulu konuşuyor. Açıkcası ben de tabiki bu güzel okula gitmenizi isterim." dedi.
Benim bu konuşmadan anladığm ise 'Tabi ki çocuklar. Siz gidin ben de rahat edeyim. Ne olur gidin. Şu kadarcık hatırım varsa gidin.' oldu. Hoca konuşmaya devam etti.

"Ama sadece istemekle de olmaz. Sizin de çalışmanız lazım."
Peki ben ne anladım hemen söyleyeyim.
'Madem gitmiyorsunuz bari ders çalışın da ben de sizi tahtaya kaldırıp ders anlattırayım. Bir işe yarayın.'

"Bu yüzden de bu konuşmalara en azından derslerde ara verin de ben de dersimi işleyebileyim."
dedi ve bütün sınıf sustu. Anlaşılan herkes şu okula gitmeyi sınıfta çıt çıkarmayacak kadar çok istiyordu.

Tüh ya üzüldüm şimdi. Beni de sevin lan. Hiç kimse beni bir okul kadar çok sevmedi. İsterseniz ismimi kartal yapayım. Beni de derste susacak kadar sevin. Olmaz mı? Konuşun lan. Sizin yüzünüzden bir okulu kıskanıyorum şu an.

Okul bittikten sonra eve gittik.
Annem yine temizlik yapıyordu. Kendisi biraz fazla titizdir de.
İşin kötüsü bize de her gün temizlik yaptırıyor.

Yine temizliğe çağırınca el mecburu odama gidip üzerime temizlik yaparken giydiğim bol pijamamı giydim ve kırmızı saçlarımı ev topuzu yapıp çiçekli bandanamı taktım. Mutfağa gidip sarı eldivenleri de takınca hazırdım.

Koşarak mutfağa girdiğimde kapı çaldı. Tabiki kapıyı gidip ben açmadım. Uğraşamam. Zaten ikiz yapıyor. Bana ne gerek var ki? Hatta beni niye doğurdunuz neden? Ne gerek vardı ki yani?

Selin beni çağırdı.
"İkiz sen de benim gibi erinme de aç kapıyı. Başka zaman olsa zıplaya..."

"Pelin ne saçmalıyorsun yine? Okuldan gelmişler ve seni istiyorlar."diyince ağır adımlarla kapıya gittim. Hiç acelem yok. Relax olmak lazım. Okul yanmıyor ya. Ulan keşke yansa ha. Ne güzel olurdu. Halam burda olsa ve düşündüklerimi bir duysa suratıma tükürürdü. Gerçi o her geldiğinde herkese tükürüyor zaten.

Mesela okula giderken 'Gel kızım eccücük gel de dua edeyim de. Gözün gönlün açılsın.'diyip tükürür. Sonra 'Sen çok esniyorsun gel sana iki dua edeyim de nazar çıksın.'diyip tükürür. Yani Halam genelde dua edecğim diye kandırıp bir ton tükürür.

Selin ayıp olmasın diye gitse de ben genelde okul ve ders bahaneleriyle topukluyorum. Bana ne canım. Asıl bana ayıp oluyor.

Aman tabi ya kapıda bekliyolardı. Hızlıca kapıya gittim.Kapıya gittiğimde

"Ha?"dedim. Ne kadar da kibarım canım.

"Pelin Su Çetin siz misiniz?"dedi karşımda duran adam. Kardeşim ben sana ha demedim mi? Niye anlamıyorsun?

"Evet buyrun."dedim. Çok iki yüzlüyüm lan.

"Bu zarf size geldi."dedi. Nasıl yani? Okuldan sırf bunun için mi gelmişlerdi?

"Okuldan sırf bunun için mi geldiniz yani?"dedim bana uzattığı zarfı alırken.

"Efendim ben Kartal Kolejinin çalışanıyım. Genelde böyle önemli bilgileri sahibine ulaştırmak benim işim. Zarf size ulaştığına göre işim bitti. İyi günler."diyip gitti.

Ha? Vallaha biraz daha konuşsa dinlemeyi bırakıp mutfağa geri dönecektim. Kartal Koleji mi dedi o az önce? Ah yaktın beni abi. Bu iki sözcük Selin benim yanımdayken söylenir mi?
Selin'in ısrarlarıyla zarfı açtım.

Sayın Pelin Su Çetin. Kartal Koleji'nde okumaya hak kazandınız. 10 Aralık cuma günü size gelecek olan servise binmeniz ve Kolejimize gelmeniz önemle rica olunur.

Kartal Koleji

Selin ve annem sevinçle çığlık atarken benim düşündüğüm şey ise annem ne zaman geldi ya?

KIZIL ALEV 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin