İhanet

842 64 24
                                    

"Şimdi şöyle surtıma vur. Yani tekme at." dedi Kaan. Bana dövüş dersleri veriyordu. Az da olsa biliyordum Faris sayesinde ama Kaan'ın gösterdiği teknikleri görünce bildiklerimi göstermekten vazgeçmiştim.

Sırtına dediği gibi tekmeyi sırtına attım o da kolumu çevirip beni itti. Saatlerdir çalışıyorduk ve ben yorulmuştum.

"Yetmez mi?" diye sordum.

"Bana öğrendiklerini göster." dedi.

"Peki." dedim ve yerden kalkmadan çelme taktım ama anlamış olacak ki havaya zıplamışı ve tam da bu zamanda ben de kalkıp havada takla attıp suratına tekme attım yere düştü.

"Bu güzeldi." dedi.

"Yeter yani değil mi?" diye sordum.

"Yetmez. Ama şimdilik bırakalım. Şimdi de güç çalışalım. Terin soğumasın." dedi ve görünmez olmamı istedi. Dediğini yaptım ve görünmez oldum.

"Şimdi de eski haline dön ama dönerken vücudundan şimşekler çıksın." dedi. Yine dediğini yapmıştım.

"Şimdi de burayı hız gücünle turla. Duvarlara da çıkabilirsin sonuçta hızlı olduğun için düşmeyeceksin. Bir süre koştuktan sonra da ışınlanmaya başla. Buranın içinde. "dedi. Dediğini yaptım.

" Şimdi de uç. "dedi merdivene kadar yükseldim. Ve aşağıya indim.

" Başka hangi gücün var? "diye sordu.

" Ateş. "dedim.

"Kullan o halde." dedi. Gözlerimi kapattım ve ellerimde ateşi hissettim. Hemen olmamıştım. Ama pes etmemiştim. Bir süre sonra... Başardım.

"Sen harikasın çaylak." dedi Kaan şaşkınlıkla elimden çıkan ateşe bakarken. Bu daha hiçbir şeydi. Ama göstermek istemiyordum daha fazlasını.

"Tamam. Bence bu kadar yeter." dedim ve yerde duran sudan birazcık içtim.

"Saraydakilerden artık korkmamıza gerek kalmadı. Çünkü yanımızda bir muhafız var." dedi gülerek.

"Ben tek başıma onları yenebilir miyim yani?" diye sordum.

"Aslında bilmiyorum. Onlardan güçlüsün ama çoğu gücünü daha keşvedememişsin." dedi Kaan.

"Saray'a tekrar gitmek istiyorum." dedim.

"Daha zamanın var. Burada kalmalısın." dedi.

Benim ise planlarım farklıydı. Sarayı ele geçirmek istiyordum. Bunu o da anlamıştı zaten.

"Melek'in yanına gidelim mi?" dedim sevecen bir tavırla.

"Sıkıldın değil mi? Hadi gidelim." dedi gülümseyerek. Hemen ayağı kalktım ve onun peşinden merdivenlerden çıktım birlikte ağaçtan çıktık ve Melek ve grubunu aramaya başladık.

Biraz aramamızın sonucunda onları bulmuştuk.

"Nerelerdesiniz siz ya?" diye sordu Melek.

"Bu avcı olmadığını kanıtlayana kadar bizi daha zor görürsünüz." dedi Kaan Melih'i göstererek. Melek gözlerini devirmişti.

"Hoş geldin Alev." dedi ve bana sarıldı.

Diğerleri de hoş geldin demişti. Ben de onların yanına oturdum.

"Kaan birlikte saraya gitmeye ne dersin?" diye sordu Yiğit.

"Olur. Hadi gel gidelim." dedi Kaan.

"Tamam. Biz birazdan döneriz." dedi Yiğit Melek'e bakarak. Melek kafası ile onayladı.

"Sen de dikkat et çaylak." dedi bana ve Yiğitle birlikte uzaklaştılar.

KIZIL ALEV 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin