Birden yer sallamaya başladı. Kral ve Dolunay şaşkınlıkla bana bakıyorlardı.
"İyi misin?" diye sordu Kral.
"İyiyim." dedim.
"Neden yer sallanıyor?" diye telaş içinde sordu bir avcı.
"Sen... Sen kimsin? Buraya bu boyuta izinsiz bir canlı getiremezsin. Bunu nasıl başardın? Boyutun sallanmasının nedeni huzursuz olması." dedi başlarının olduğunu düşündüğüm avcı.
Bu sırada yerden dört taş yükseldi. Üzerlerinde belli semboller bulunuyordu.
" Muhafız geliyor. "dedi yine aynı avcı şaşkınlıkla. Muhafız mı? Muhafız ben değil miydim?
Evet. Yani sana öyle dediler.
O halde bu gelen kimdi?
Taşlar çember şeklinde dizilmişti. Üzerindeki semboller parladı ve bir adam geldi. Tam bu çemberin ortasında belirmişti. Bir anda yanıma ışınlandı. Siyah gözlerini bana dikmişti. Saçlarının uçlarını kırmızıya boyatmıştı ve yana atmıştı fakat saçı kabarık ve dik kalmış gibiydi. O nasıl saç ya öyle?
Acaba çok uğraştı mı o saçı yapmak için?
Sanmıyorum. Yataktan kalkınca taramazsam ben de böyle oluyorum.
Adam bana öfkeli bakışlarla bakıyordu. Nedeni hayvanlarını buraya getirmem miydi? Bu adam muhafız mıydı şimdi? Aklımda milyonlarca soru oluşmuştu şimdiden. Herkes bize bakıyordu.
"Kimsin sen?"diye sordu adam en sonunda. Ona ne söylemeli miydim? Konuşmalı mıydım?
"Sana soruyorum."dedi öfke ile. Ne diyecektim?Benden ne istiyordu?
"Kızıl Alev."dedim en sonunda konuşarak. Kaşları iyice çatıldı. Hayvanlarıma baktı bir süre sonra da tekrar bana döndü. Ne söyleyecekti veya soracakti?
"Gerçek adın ne?"diye sordu. Neden soruyordu ki?
"Neden soruyorsunuz?"diye sordum. Yer sallanması adam gelince durmuş olmalıydı. Adamın kaşları bu sefer havalandı. Bana şaşkınlıkla bakıyordu.
"Gerçek adın Pelin mi?"diye sordu. Bu adam adımı nereden biliyordu?
"Evet. Nereden..."demiştim ki sözümü kesti.
"Demek yeni muhafız sensin. Benden sonra gelecek olan dört elementin muhafızı ve bu boyutun koruyucusu."dediğinde şaşkınlıktan ağzım açılmıştı. Bu da neydi?
"Ne demek istediğinizi anlamadım. Size muhafız diyorlar. Ben nasıl muhafız oluyorum o halde? Ayrıca bu boyutun koruyucusu derken ne demek istiyorsunuz?"diye sorularımı yönelttim adama.
"Ben muhafızım evet. Ama muhafızlar artık yorulduklarında veya bu işten sıkıldıklarında güçlerini başka birine devrederler. Ben artık yoruldum Pelin. Bu yüzden seni seçtim. Sen hazır olduğunda artık kendi boyutlarını kendin kontrol edeceksin."dedi adam.
"Güçlerin bana tamamen devredilince sana ne olacak?"diye sordum. Derin bir nefes aldı ve verdi.
"Öleceğim."dedi gülümseyerek. Neden öleceğini söylerken gülümsüyordu?
"Neden gülümsüyorsunuz?"diye sordum.
"Çünkü artık sevdiklerimin yanına gideceğim. Mutluyum. Bak bu güçler gerçekten harikadır. Güçlü olmak güzeldir. Seni farklı yapar. Havalı yapar..."bunları söylerken hızlı ve neşeliydi fakat yüzü bir anda soldu ve devam etti.
"Ama aslında bir nevi lanettir. İstediğin kadar yaşayabilirsin o güçlerle. Ama bırakamazsın. Bırakırsan ölürsün. Ben yaşadığım sürece sevdiklerimin ölümünü izledim. Tabi sen yaşayınca anlarsın. Ve bir gün benim gibi bırakmaya karar verirsen güçlerini o zaman sen de gülümsersin eminim. Ben seni lanetledim. Kendimi kurtarmak için. Üzgünüm. Umarım beni anlarsın. Bu arada adım Aslan. Adımı seslenirsen yardımına gelirim."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ALEV 1
Fantasy"O okuldan çıkanlar dahi gibiymiş.Pelin keşke ben de oraya gidebilsem." dediğinde gözlerimi devirdim.Sürekli aynı okuldan bahsediyordu ve ben bunalmıştım. "Okul okuldur ikiz.Bu okulu düşüneceğin yerde derslerini çalışsan ordakilerden daha zeki olurs...