59. Bölüm: Yara da Sensin, İyileştirecek Olan da

3.4K 265 38
                                    

Uzun ve güzel bir bölümle geldim canlar...

59. Bölüm: Yara da Sensin, İyileştirecek Olan da

Bir gün bu deli cesareti yüzünden başıma öyle bir şey gelecekti ki kimseler beni kurtaramayacaktı.

Ormanda yürürken silah sesi duyan ve kaçmak yerine üzerine üzerine giden iki kızın sonucu ne olurdu kim bilir?

Neyse ki bu defa şanslıydık.

Melek'in tahmini doğru çıkmıştı. Küçük bir yokuşu tırmandıktan sonra tahtadan, tek katlı, önünde kesilmeyi bekleyen ve yarı yarıya kesilmiş odunların olduğu bir kulübe çıkmıştı önümüze.

Hemen biraz ilersinde de Uraz abi duruyordu. Elindeki tüfekle dikkatlice nişan almış, tam boş şişelerden birini vurmak için hazırlanıyordu ki;

"Selam!" diye seslenmişti Melek ona. Duruşunu bozmadan hızla arkasını dönmüştü. Şimdi namlunun ucu şişelerin değil, bizim üzerimizdeydi.

"Kuzenini ve yengeni vurmayı düşünmüyorsun herhalde değil mi?" derken korkmuş gibi elini kaldırmıştı Melek, gülümsüyordu. Yavaş adımlarla birbirlerine doğru yürümeye başlamışlardı.

Bende ise hiçbir tepki yoktu. Sadece bana 'Yenge' denmesi hala tuhafıma gidiyordu o kadar.

"Burada ne işiniz var?" biraz kızmıştı sanki. Ama yinede tüfeği indirip koluna asmıştı.

"Bende bilmiyorum. Ece seninle konuşmak istedi, ben de getirdim." şimdi ikisinin de odağı bana dönmüştü. Bende hızlı adımlarla Melek'in yanına gelmiştim.

İkimize de şöyle bir bakmış, sonra arkasını dönmüştü. Hiç takmamıştı bizi.

"Şimdi gidin. Evde konuşuruz." yine atış için hazırlanmaya başlamıştı.

"Olmaz! Şimdi, burada konuşmamız gerekiyor." diye araya girmiştim hemen. Ama beni dinlemiyordu. Nişan almıştı ve bir el ateş etmişti bile. Bu kadar yakından silah sesi duymak sinirlerimi bozsa da aldırmamaya çalışıyordum.

"İşim var görmüyor musun?"

"Bu mu iş? Şişeleri vurmak mı?" diye isyan etmiştim. Beni dinlemesi bu kadar zor olamazdı. Daha hangi konuda konuşmak istediğimi bile bilmeden reddediyordu. İnsan kuzeni gibi biraz meraklı olurdu en azından değil mi ama?

"Sen anlamazsın!" demiş ve bir kere daha tetiğe basmıştı.

"Neden anlamayacakmışım?" galiba dikkatini çekebilmem için konuyu değiştirmem gerekiyordu.

"Gerçekten benimle inatlaşmaya mı geldiniz siz buraya?" sonunda elindekini indirmiş ve önce Melek'e sonra da bana sinirle bakmıştı. Melek omuzlarını indirip kaldırmıştı.

"Hayır, ama gerekirse onu da yaparız. Tamam peki anladığım kadarı ile senin işin tüm şişeleri vurmak. Eğer yok olmazlarsa beni dinlemeyeceksin yani öyle mi?" diye bilmiş bir şekilde konuşmuştum.

"Eeeee... sadede gel bakalım."

"Eğer ben tümünü vurursam konuşmama izin verir misin?" elimle şişeleri göstermiştim ve o anda biraz pişman olmuş gibi olmuştum. Yan yana neredeyse en az on tanesi sapasağlam duruyordu. Önceden kırılan parçalar yerlere saçılmıştı. Anlaşılan kasa kasa boş şişe getirip burada vuruyordu bu adam. Ne kadar da garip bir alışkanlıktı bu böyle?

"Hepsini mi?" şaşkınca sormuştu. İhtimal vermemesi sinirlerimi bozmuştu. Bir de güya bana destek olması için onu önceden uyarmıştım.

"Evet Melek hepsini!" kendime olan inancım tamdı benim.

Güzel Taktik [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin