48.Bölüm: Aşığım Sana

4.9K 348 78
                                    

Ve işte beklenen o an geldi çattı sayın seyirciler...

Ben şu an çok duygusalım lütfen bana bakmayın.

Hazır mısınız? Elleri göreyim?

48.Bölüm: Aşığım Sana

Gökyüzünün mavisi bir başka bakıyordu bugün yüzüme. Kuşların melodileri her yanımdaydı. Ahenkle yankılanıyordu.

Sadece biraz daha sabır lazımdı bana. Güneş yeniden doğacaktı, az kalmıştı.

Kolumdaki küçük kesik canımı her ne kadar acıtsa da görmezden geliyordum onu. Karşısına çıkarken ölümü bile göze aldığım için bu hiçbir şeydi bana göre. Bu kadarına da dayanırdım artık.

Oradan çıktıktan sonra tahmin ettiğimden de huzurlu hissetmiştim kendimi. Geçmişimle yüzleşmek inanılmaz iyi gelmişti.

Şimdi sıra diğerindeydi.

Bu defa rotam geldiğim yere geri dönmekti. Kapattığım telefonu açmış ve Muhsin Babayı aramıştım. Bana çok kızmıştı. Öyle bir bağırmıştı ki bu sorumsuzluğum karşısında, telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım.

Nereye gittiğimi, ne yaptığımı az çok tahmin edebilmişti. Kumru da ağzını tutamamıştı tabi. Neyse ki kimseye ortalardan kaybolduğumun haberini yaymamışlardı.

Azarlamasında haklıydı. Bunca yıl beni dedemden korumak için neler yapmıştı. Yaşamam için, normal bir yaşantımın olması için çabalamış durmuştu. Ama ben tüm bunları tek bir seferde yok edip atmıştım. Büyük bir tehlikeye körü körüne dalmıştım. Anlıyordum onu bu yüzden.

Ama onunda beni anlaması gerekiyordu. Ben böyle yaşayamazdım ki. Sıkıştırılmış kalıplarla, saklanarak mutlu olamazdım. Bunca zaman benim için en iyi seçenekleri seçen başkaları olmuştu. Şimdi sıra bana geçmişti. Bu benim hayatımdı. Bundan sonra kararlarımı ben, özgünce vermeliydim. Buna hakkım vardı. Bu hayat bana aitti, benimdi.

"Nasıl böyle bir şey yaparsın? Beni atlatıp, nasıl o adamın karşına çıkarsın?" diye bağırmaya devam ediyordu bir süredir. Kaçtığım eve geri getirmişlerdi beni. Şoförü yollayıp aldırmıştı.

Beni karşısında sapa sağlam gördüğü için mutluydu ama bir yandan da sinirden yüzü kıpkırmızı olmuştu. Önce sarılmış, sonra azarlamaya başlamıştı.

"Sana söyleseydim bana izin verecek miydin sanki?" diye üste çıkmıştım biraz.

"Hayır tabi ki!"

"Ben de öyle tahmin etmiştim."

"Ece, sen neye bulaştığının farkında bile değilsin kızım. Hiçbir şey bu kadar kolay olmaz! Bunca yılın yükü bir saniyede yok olamaz." delirmiş gibiydi, hala yaptığıma inanamıyordu.

"Emin olun bana zarar vermek isteseydi önünde çok güzel bir fırsat vardı ama reddetti. Beni ve o anı yok saymayı seçti." tam olarak oraya nasıl gittiğimi anlatmamıştım. Özellikle de elimde bir bıçak olduğundan bahsetmemiştim. Eğer söyleseydim muhtemelen dedemin yapmadığını o yapabilirdi. O kadar gözü dönmüştü.

"Ben senin kadar emin olamıyorum kusura bakma!" nefes verip oturmuştu. Biraz daha böyle devam ederse tansiyonu çıkacaktı.

Bu yaptığım konusunda Muhsin Babanın kabullenişi tahmin ettiğimden de zor olmuştu. Neyse ki bir saatin sonunda sakinleşmeyi başarmıştı.

"Madem öyle, olan oldu. Bu saatten sonra, bundan sonrasına bakacağız artık ama şunu bil Ece. Bir daha benden habersiz böyle büyük bir şey yaparsan seni affetmem, hakkımı da helal etmem." bu sözler tokat gibi çarpmıştı işte yüzüme. Yüreğimi sızlatmıştı. Hata yapmış olabileceğimi ilk defa şimdi düşünmeye başlamıştım.

Güzel Taktik [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin