4.Bölüm: Ölümle Dans

11.5K 558 27
                                    


4.Bölüm: Ölümle Dans


Ölümle burun buruna geldiğinde insan; ne yapacağını, ne düşüneceğini bilemezmiş.

Kalbim bu korkuyu ikinci kez yaşarken, yine aynı şekilde hızla atıyor. Kulaklarım çınlıyordu. 

Bundan aylar önce yine arabayla giderken takip edilmiş ve güvendiğimiz yardımcımız tarafından ihanete uğramıştık.

O zamanlar da hedef ben olmamama rağmen aynı duyguları yaşamış ve arkadaşımla beraber ölüm korkusunu tatmıştım. 

Bu defa da hedef Uğur'du ve ben onun yanındaydım. Silah sesleri gittikçe yaklaşırken elimden geldiğince arabayı hızlı sürmeye çalışıyordum ama çok zordu.

Kendimi kurşunlardan korumak için başımı eğmek zorundaydım ve böyle yapınca da önümü göremiyordum. Bu yüzden de hızlanmam mümkün değildi.

"Kahretsin! Hay ben aklıma..." demişti ki Uğur;

Arabaya arkadan vurulan güçlü bir darbe ile ileri doğru savrulmuştum. Kafama sert bir baskı hissederken direksiyon elimden kaymıştı. Araba yoldan dışarı sürüklenirken tek yapabildiğim şey frene basmak olmuştu.

**

Gözlerimi yavaşça araladığımda ilk olarak gökyüzünü görmüştüm. Masmaviydi ve tek bir bulut bile yoktu. Sonra birden sesler duymaya başlamıştım ve aklım başıma gelmişti.

Hızla sağa döndüğümde boynum sızlamıştı. Acıyla yüzümü buruştururken Uğur'u görmüştüm, bayılmıştı.

"Uğur? İyi misin, Uğur?" elimi uzatıp koluna dokunmuştum ve şükürler olsun ki gözlerini sıkmıştı.

"Ah! Ne oldu?" derken gözlerini açmış ve başını tutmuştu. 

"Kaza yaptık." dedim, bir yandan da etrafı inceliyordum. Araba yoldan çıkmıştı evet ama yolun kenarındaydı. Hafif yamuk duruyordu. Benim olduğum taraf ormana bakıyordu.

"Neredeler? Peşimizi bırakmış olamazlar." dikiz aynasından bakıp söylemişti bunu Uğur.

Daha ne olduğunu anlamadan arabanın kapısı açılmış ve biri kolumu tutmuştu.

"İn arabadan!" demişti. Korkuyla Uğur'a döndüğümde, birinin onu da arabadan inmesi için zorladığını görmüştüm.

"Sen de in." demişti. Elindeki silahı Uğur'a doğrultmuştu.

"Tamam, tamam sakin olun. Sakın ona zarar vermeyin." bana bakmıştı, tam gözlerimin içine. Orada da korku vardı ama benimki gibi bir korku değildi bu. Ölümden korkmuyordu. Başka bir şey vardı. Bendeki panik duygusu onda yoktu.

"Siz kimsiniz? Bizden ne istiyorsunuz?" başımı kaldırıp kolumu tutan adama bakmıştım. Esmer tenli, yirmilerinin sonlarında biriydi. Simsiyah bir takım elbise giymişti. 

"İn dedim sana!" diye bağırmış, elindeki silahı yüzüme tutmuştu.

"Ece, dediğini yap. Sakin ol, tamam mı?" söylemesi kolaydı.

"Tamam." artık ne kadar sakin olabilirsem, o kadar olacaktım. Yavaşça arabadan çıkmıştım. Adam arkama geçmişti ve muhtemelen elindeki silahı kafama dayamıştı.

"Yürü!" demişti. Küçük adımlarla yürüyordum çünkü baktığım yerdeki görüntü hafif sağ sola kayıyordu. 

"Ece? Ece iyi misin?" Uğur yanıma gelip koluma girmişti. 

"İyiyim, sadece biraz başım dönüyor." demiştim. 

"Kaza anını hatırlıyor musun? Başını çarpmış olabilir misin?" iki eliyle yüzümü tutup incelemeye başlamıştı ve bu benim başımı daha çok döndürmüştü. Bana dokununca elektrik çarpmış gibi hissetmiştim.

"Direksiyona çarptım sanırım." bana üzgünce bakmıştı. Arkasındaki adam ise sinirle bizi izliyordu. Elindeki silahı tam üzerimize tutuyordu.

"İkinizde yürüyün arabaya, çabuk!" diye beni arabadan çıkaran adam bağırınca Uğur beni bırakmıştı. Arkamda olduğu ve yüzünü görmediğim için, gür sesini duyunca irkilmiştim.

"Bu kızın hemen hastaneye gitmesi gerek. Tomografi çekilmesi lazım." Uğur, bunu söylediğinde arkasındaki adamın dudakları sinirle kıvrılmıştı.

"Size arabaya dedim!" yanındaki siyah arabayı gösteriyordu. 

"Laftan anlamıyor musunuz? Sizin derdiniz benimle değil mi? Bırakın onu!" Uğur bağırmıştı ama bu pek de iyi bir fikir değildi.

"Eğer şimdi kafasına sıkmamı istemiyorsan. Şu arabaya binersiniz. Sen beni anladın mı?" adam bunu çok ciddi bir şekilde söylemişti. Şakası yoktu.

"Uğur, tamam sorun değ..." derken birden yüksek sesle bir gürültü kopmuştu. Daha ne olduğunu anlayamadan Uğur'la konuşan adam önce dizlerinin üzerine çökmüş ve sonra yere uzanmıştı.

Benim arkamdaki adam ise kolumu tutup, beni kendine çekmişti. Bağırdığımda Uğur hızla arkasını dönmüştü ama geç kalmıştı.

"Ece! Bırak onu?" Uğur bana doğru bir adım atarken, adam beni kolları arasına alıp, silahını sağ şakağıma dayamıştı. O kadar sıkı tutuyordu ki nefes alamıyordum.

"Bir adım daha atarsan, kızı vururum!" silahı daha da bastırmıştı. Canım acıyordu ve korkuyordum. Adam tetiği çektiği anda ölecektim. Bunu bilmek, nefes almamı engelliyordu. BU gerçekten oluyor olamazdı.

"Tamam sakin ol. Bak, gelmiyorum." Uğur ellerini kaldırmıştı. Endişeyle yüzüme bakıyordu.

"Uğur, oğlum iyi misin?" birden, bir adam Uğur'un yanına belirmişti. Gözleriyle Uğur'u baştan aşağı taramış ve bana dönmüştü. Sarışın bir adamdı. Biraz Uğur'a benziyordu.

"Ne olmuş? Sefer!" hemen arkasından bir kadın gelmişti. Kahverengi saçlı, oldukça güzel bir kadındı.

"Siz de nereden çıktınız?" dedi beni tutan adam. Bir iki adım beni geri sürüklemişti.

"Bana bak! Sen, hemen o kızı bırakıyorsun!" Uğur sinirle işaret parmağını kaldırmıştı. Yüzü de kızarmaya başlıyordu.

"Eğer bana doğru bir adım atarsanız tetiği çekerim. Anladınız mı beni, çekerim!" beni kendine daha da bastıran adamın gerildiğini ve korktuğunu hissedebiliyordum. Sanırım, gelen kişileri tanıyordu ve onları görmeyi beklemiyordu.

"Önce ben seni vurayım da, bakalım böyle konuşabilecek misin?" adının Sefer olduğunu öğrendiğim adam silahını kaldırmıştı. 

Neden herkesin silahı vardı? 

"Kimse kimseyi vuramayacak anladınız mı beni? Sefer, indir şu silahını!" anlaşılan bu yeni gelen adamın yaptıkları Uğur'un pek hoşuna gitmemişti.

"Sende o kızı bırak ve beni al. İstediğin benim zaten değil mi? Patronun beni istiyor." sanırım burada neler döndüğünü Uğur iyi biliyordu.

"Saçmala Uğur, hiç bir yere gidemezsin!" kadın birden parlamıştı. 

"Siz karışm..."diyordu ki Uğur, kulağımı sağır eden bir silah sesi duyduğumda herkes korkuyla bana bakmıştı. Gözümün önündeki renkler bir anda solmuştu, kulağımdaki çınlama yok olmuştu, garip bir his tüm vücuduma yayılmaya başlamıştı.

Tüm bu karmaşanın içinde tek duyduğum ses ise Uğur'un sesiydi;

"ECE!"

Not: Acımasızsın Sevgilim'de bize unutulmaz anlar yaşatan karakterler yavaşça hikayeye giriyor. Bakın kimler geldi...

Sizce neler oldu?...

Hikayeyi beğendiniz mi?




Güzel Taktik [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin