14.Bölüm: Nikah
Odanın kapısı ikinci kez çaldığında, bu defa gelen kişinin kim olduğunu bedenim benden önce hissetmişti.
Kalbim öyle bir atıyordu ki bu kadar hızlı atması insanı korkutuyordu. Ellerim titriyordu, bacaklarım beni taşıyamayacakmış gibiydi, yutkunamıyordum. Ben, hayatımda bu kadar heyecanlı olduğum bir anı hiç hatırlamıyordum.
Kapı açılıp Uğur içeri girdiğinde gözlerimi bile kırpamamıştım. Her şeyi unutmuştum. Ben kimdim? Burada ne işim vardı? Karşımdaki adam kimdi? Burası neresiydi? Dünya bir anlığına durmuştu. Tabi bunda nefesimi tutmamın ve beynime oksijen gitmemesinin de payı vardı.
"Biz çıkalım. Siz de fazla beklemeden gelin." demişti Melek. Füsun ablanın koluna girmişti ve biz böylece odada yalnız kalmıştık.
O an sesimin çıkmasını ve gitmemelerini istemeyi ne çok istedim. Uğur'la yalnız kalmak bana iyi gelmeyecekti. Bu.. bu normal değildi. Korkudan bile daha kötü, daha öldürücü bir histi bu heyecan.
"Çok güzelsin." demiş ve bana yaklaşmıştı.
Ne olur bir adım daha atma Uğur, kalbim dayanamayacak.
Beni baştan aşağı süzmüş ve en son olarak gözlerimde takılı kalmıştı. Öyle bir bakıyordu ki sanki beni içine çekmişti.
"Ece, sen iyi misin?" iyi olmaktan oldukça uzağım şuan. Sen bana ne yaptın? Ben, bu kadar mı sana kapıldım? Ne ara, bu nasıl olur?
"Biraz otur istersen." kolumdan tutup bana yardım etmişti ve o da yanıma oturmuştu.
"Beni korkutuyorsun Ece." Valla şuan ben bile kendimden korkuyordum.
"Eğer vazgeçmek istersen seni anlarım. Hala geç değil." deyip elimi tuttuğunda birden gözlerim açılmıştı.
"HAYIR, ben iyiyim!" demiştim. Sesim tahmin ettiğimden bile fazla çıkmıştı.
"Emin misin? Ellerin buz gibi." benim için endişelenmesini anlıyordum ama şimdi sırası değildi.
"Eminim, hadi insanları bekletmeyelim." diyerek ayağa fırladım. Biraz dengemi kaybetmiştim, Uğur refleksle kolumu tutmasaydı düşebilirdim.
"İstersen bekleyebiliriz. Evdeyiz sonuçta."
"Yok yok iyiyim ben." beklemek daha kötü bir etki yaratabilirdi.
Derin bir nefes al kızım Ece. Yüzdün yüzdüğün kuyruğuna geldin. Şimdi heyecanlanmamın ne yeri, ne zamanı. O nikah masasına otur. İmzaları atın, Uğur'un ayağına bas. Sonra; ister bayıl, ister ayıl, istersen kalp krizi geçir, ambulansla hastaneye git komaya gir, umurumda bile değil. Yeter ki o imzayı at.
Yok vazgeçtim. Diğerleri olur da sakın komaya falan gireyim deme! Maazallah tüm şansını şimdilerde kullandığın için on yıl uyanamazsın sonra. Tövbe tövbe, lafımı geri aldım.
**
Sonunda kendimi toparladığımda Uğur'la birlikte aşağı inmiştik. Bu güne özel salon bizim için düzenlenmişti.
Yemek masasının olduğu yerde şimdi nikah masası vardı. Beyaz masanın üzerine kırmızı güllerden bir buket yapılmıştı.
Nikah memuru çoktan gelmiş ve yerini almıştı. Herkes bizi bekliyordu.
Salona girdiğimizde bir alkış tufanı kopmuştu. Sefer ve Giray konfetileri patlatmıştı.
Daha yeni tanıdığım, bir iki dakika sonra ailem olacak olan bu insanlar mutlulukla bizi alkışlıyorlardı. Bu içten sevinç beni duygulandırmıştı. İçlerinde tanımadığım bir kaç yüz daha vardı ama önemli değildi. Hepsi bizim için buradalardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Taktik [Tamamlandı✔]
RomanceBir tehdit, teklif'e dönüşürse ne olur? -- Hikayemi uyarlayan ya da çalan olursa önce vicdanına, sonra da adalete teslim ediyorum. İlk bölüm yayın tarihi: 12.02.2020 Final bölüm yayın tarihi: 12.04.2021 #Romantizm 18 (06.11.2020) #Romantizm 11 (09.1...