49.Bölüm: Adını Koyamıyorum

4.5K 299 67
                                    

Çok beklediniz değil mi? En heyecanlı yerinde öylece gittiğim için kızdınız. Ama yine de anlayışlı davranışınız ve beni desteklemek için attığınız mesajlarınıza çok teşekkür ediyorum.

Geri dönmek beni ne kadar mutlu ediyor anlatamam. Ece ve Uğur için aklımda olan hikayeyi yazmak istiyorum. Onları bırakıp gidemem ki ben. Yapamam.

Bu arada satır araları yorumlarınızı ve tepkilerinizi de çok özledim. Umarım bu bölümü beğenirsiniz ve güzel bir geri dönüş olur bizim için.

O zaman hadi başlayalım mı?

**

49.Bölüm: Adını Koyamıyorum

Birbirimizden ayrıldığımızda ikimizde öylece kalakalmıştık.

Kalp atışlarımızın hızı yavaşlamak şöyle dursun, sanki giderek daha da artıyor gibiydi. Bunun nedeni ise sanırım az önce ne olduğunu yeni yeni fark etmemizdi.

Ateş basmıştı resmen. Düşüncesi bile beni utandırırken, tripten tribe sokarken gerçekleştikten sonra böyle direk yüzüne, gözlerine bakabileceğimi asla düşünemezdim.

Ne yapmalıydım şimdi? Nefesimi tutmuştum tutmasına ama kolumu ve yüzümü tutan elleri beni bırakmazsa nasıl devam edebilirdim? Heyecandan ölecektim sanırım.

Bir şey söyleseydim ya? Herhangi bir şey. Sadece biraz uzaklaşmamızı sağlayabilecek bir şey.

Ama yok! Dut yemiş bülbül gibi susuyordum. Hadi ben kadındım, o neyi bekliyordu? Biraz müdahale etseydi ya.

"Biz şimdi neyiz?" demişti birden. Üstelik ciddiydi. Tereddütsüz sormuştu bunu.

Kulaklarım doğru mu duymuştu benim?

Bir de gülümsüyordu bunu yaparken. Tamam, onun konuşmasını ben istemiştim ama böyle de değil.

"Nasıl yani?" demiştim doğal olarak. Bunu bana onun sormuş olması, bu işte bir terslik vardı.

"Çok basit bir soruydu bence. Biz, ikimiz, şimdi, neyiz?" tek tek kelimelerin üstüne basmıştı bir de konuşurken. Sonra, aniden beni bırakmıştı. Birden boşluğa düşmüştüm sanki. Dengede durmakta zorlanmıştım bir an.

"Bunu benim sormam gerekmiyor muydu?" demiştim. Kusura bakmayın ama o ne kadar ciddi olursa olsun ben gülmeye başlamıştım. Önce hafif bir tebessümle başlamış, sonra da kahkahalara dönüşmüştü. Tövbe tövbe, sinirlerim bozulmuştu!

"Önce ben sordum. Hem bunda bu kadar komik olan ne anlamadım." derken o da artık kendini durduramamıştı. Beraber kahkahalarla gülmeye başlamıştık.

"Merr..akk. et..me sorumluluğu ben alırım. Seni orta bırakmam." gülerken zar zor konuşmuştum. Karnıma ağrı girmişti artık. Nereye gidiyordu bu muhabbet böyle? Esas oğlan ve esas kız yer değiştirmişti sanki. Üstelik neden sorumluluğu ben alıyordum şimdi? Beni kolumdan tutup çeken ve öpen oydu. Ne ara ihale bana kalmıştı böyle?

Yine de itirazım yoktu ya. Gerekirse suçunu üstlenirdim yani. Hiç sıkıntı değildi.

"Öyle mi! Nasıl yapacakmışsın peki bunu?" sonunda o da sakinleşmeyi başarınca sormuştu.

"Benimle gelmelisin. Bu saatten sonra seni arkamda bırakamam." vay be! İçimden ne çıktı benim böyle? Masa olsa yumruğumu vururdum vallahi!

"Nasıl olacakmış o?"

"Gerçekten seni bırakıp gidebileceğimi mi düşündün Uğur? En başından biletler iki kişilikti." paltomun cebinden çıkarıp ona uzattım biletleri. Hemen elimin altına bilerek koymuştum.

Güzel Taktik [Tamamlandı✔]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin