B7

7.8K 793 363
                                    

Felix, titrek bir nefes alırken endişe ile gözlerini etrafta gezdiriyordu. Şirket fazla sessizdi. Ortamı, farklı yere giden kadınların topuklu ayakkabı ve bilgisayar klavyelerinin sesleri doldurmuştu. Sürekli bir şekilde sinirli gezinen patronunun bağırması yankılanmayınca garip hissediyordu. Başına bir şey gelmiş olma olasılığı onu bilmediği bir boşluğa atıyordu. Tahminen başka staj yapacak bir yer bulamayacağından dolayı öyle düşünüyordu Felix yoksa o moronu merak etmiyordu.

Yanaklarını şişirdiğinde odasına bıraktığı kahveyi almaya dönmüştü. Artık soğumuştu. Herhangi bir anda gelme olasılığına karşı sıcak bir kahve ile karşılamak istiyordu çünkü en azından geç kalmasından dolayı olan sinirini ondan çıkarmazdı.

Odasından çıkıp mutfağa ilerledi. Kahveyi boşaltıp yeniden bir kahveyi hazırlarken asansörün katlarında durduğuna dair bir ses çıktı. Felix, önündeki kahveden çekti gözlerini ve boş koridorda gezdirdi. Gelen birisini çok rahat görebilecek konumdaydı. Sıkılmışlığına çözüm olur umuduyla orayı izlemeye başladı.

Bakış açısına siyah takım elbisesi ile odasına doğru ilerleyen Chan girdi. Sinirliydi ve Felix şaşırmamıştı. Asıl şaşırdığı siyah kıvırcık saçlarının olmasıydı.

Dudaklarını birbirine bastırıp gülmemeye çalıştı. Yüzü bu kadar olmasa biraz sonra tatlı ifadeler yapacakmış gibi görünüyordu ve bu durum onun gibi biri olduğundan Felix'e istemsizce komik geliyordu.

Kahverengi gözler onu bulduğunda Felix'in tüm eğlencesi gitmiş yerini ciddiyet almıştı. Kafasıyla selamlayıp kahvesine döndü ve bardağına doldurup girdiği odaya ilerlemeye başladı. Bu sabah onunla uğraşmak istemiyorken şimdi ise tamamen üzerine gitmek ve kıvırcık saçları altındaki kızgın ifadeyi görmek istiyordu çünkü bu hali ona diğer çalışanlar aksine çok sevimli gelmişti. Birazdan utanmasa oturup yanaklarını sıkacaktı.

Odasını tıklatıp aynı kelimeyi alınca içeriye girdi. Kapıyı kapatıp masasına bıraktı kahvesini ve karşısına geçti. "Kahveniz soğumuştu, ben de tazeleyeyim dedim." Kafasını salladı Chan ve sakinleşmeye çalıştı. Günü düzensiz başlamıştı ve bu onun dilinde berbat demekti. Bu ikisi teker teker onu sinir ederken ikisinin birlikteliği onu canlı bombaya çevirmişti

Sabaha karşı yattığından geç kalkmıştı. Bu doğaldı ama evdeki hizmetçisine bundan aylar önce her gün aynı saatte kaldırmasını tembihlemesine rağmen kaldırmaması doğal değildi ve bunu "Yorgunsunuz diye kaldırmadım." yalanının arkasına saklanarak yapıyordu. Chan hayatında ilk kez kendini sıktı ve saçını yapması için rastgele birini çağırmasını söylemişti. 10 dakika süre tanımış ve duşa gitmişti.

Duştan çıkıp giyindiğinde ise her şey daha kötüleşmişti. Ortada saçını yapmak için birileri yoktu. Olay kontrolü altından çıkmaya başlıyordu ve Chan bu durumlarda direkt olayı kökünden sökmeyi tercih ederdi.

İki çalışanı da kovduktan sonra şoförü ile şirketin yolunu tutmuştu. Gitmeden yanına saçını yapacak birisi bulur diye malzemeleri de almıştı. En sonunda şu anki konumuna gelmişti. Önüne konan kahvesini yudumlayıp gözlerini kapattı. Kafein şu an biraz da olsa onu rahatlatmıştı.

"Bana saçımı yapacak birileri lazım. Bayan Manoban'a ilet." Felix emir cümlesine karşı damarlarında gezen itaatsizliği ortaya çıkarmamak için zor tutuyordu. Rica etmek o kadar zor olamazdı.

Hızlıca odadan çıkıp Lisa'nın yanına gitti. Birkaç dosyayı karıştırırken bulmuştu onu. "Hey." diye mırıldandı Felix. Lisa ona baktı ve gülümseyerek gözlüklerini çıkarttı. Felix şu an muhabbet döndürmek istemiyordu. "Bay Bang saçını yapması için birini arıyor." Lisa, sıkıntıyla iç çekti. "Şirkette kuaför yok şu an. Çalışanlardan birinin de bildiğini sanmıyorum." Felix önünden geçen adamların elindeki çantalara baktı. İçinde dolaşan saçma bir cesaret vardı. "Ben yaparım." Lisa şaşkınlıkla bakarken Felix yeniden Chan'ın odasına döndü. Belki küçümsemesini biraz da olsa geçirebilirdi.

"Ee?" diye sordu Chan. Çantaları açan Felix'in üzerinde dolandı bakışları. "Ben yapacağım!" dedi sevecenlikle Felix. Normalde Chan'in midesi bu ses tonuna karşı bulanırdı ama karşısındaki çocukta sevimli durmuştu. Dudağında alaylı bir sırıtma oluştu. "Saçlarımı yaktığın anda işinden olacağını biliyorsun değil mi?" Yapmazdı Chan ama oynamayı seviyordu.

Felix, omuz silkti birkaç pahalı markanın ürünlerini çıkarırken. "En azından giderken Bang Chan'ın saçını yakan stajyer olarak gideceğim." Chan güldü. Sarışın çocuğun farklı cevapları onu neden seçtiğini biraz daha hatırlatıyordu.

Felix ceketini çıkardı ve yanına gitti. Elinde tuttuğu ısı karşısında saç zarar görmesin diye olan spreyi sıktı ve Chan'ın saçında gezdirmeye başladı. Chan arkasına yaslanmış ne yapacağını bekliyordu.

Fön makinesinin kablosunu Chan'a uzattı. Chan ilk önce sorgulayıcı bakışlarını kabloda gezdirdi ve ardından tutup masasının altındaki prize soktu. Felix diğer eline de tarağı alıp fön makinesini çalıştırdı ve düzleştirmeye başladı. Chan hiçbir iş yapamayacağından gözlerini kapatmış ve yorgunluğunu eksik kalan uykusuyla beş dakika da olsa tamamlamaya çalışmıştı.

Felix, patronunun yorgun olduğunu çok rahatça görebiliyordu. O yüzden elinden geldiğince nazik ve yavaş yapıyordu.

Sonunda bitirdiğinde fönü kapadı ve birkaç kez daha taradı. En sonunda geri çekilip gururla eserine baktı. Gülümsedi. İçinde yavaşça büyüyen saçlarına dokunma isteğine engel olmaya çalıştı ama ipeksi görünen bu saçlarda ellerini dolaştırmak ona çok cazip geliyordu. Chan'a bakış attı. Gözleri kapalıydı ve göğsü yavaşça inip kalkıyordu. Uyuduğu belliydi, dokunsa bir şey olmazdı ama uykusundan hemen uyanabilme ihtimali aklından çıkamıyordu. En sonunda umursamayı bıraktı ve küçük dokunuşlarla ellerini saçlarında gezdirdi. Cidden saçları yumuşacıktı.

Chan, saçlarında hissettiği dokunuşlar ile mırıldanmıştı. Felix hızlıca elini çekti ve birkaç adım geri çekildi. Yaptığı saçmalık yüzünden bir süre kendine kızdıktan sonra onu uyandırmanın en mantıklı şey olacağına karar verdi. "Bay Bang."

Chan, kulağına ilişen sözler ile hafif uykusundan gözlerini kırpıştırarak kalkmıştı. Felix karşısındaki masum görüntüye karşı gülümsememek için kendini zorlamıştı. Chan gerindi ve bir süre kendine gelmeyi bekledi.

"Teşekkür ederim." dediğinde Chan, gülümsedi Felix. "Bakmayacak mısınız?" Felix merakla sormuştu ve Chan ise omuz silkerek cevaplamıştı. "Olmuştur eminim. Perşembe günü özel misafirim var bu arada, o yüzden geç geleceğim. İşine dönebilirsin." Felix başından savmasını umursamamaya çalışırken aklından tek bir şey geçiyordu.

Özel misafir.

•••••••
youtube>saç nasıl düzleştirilir

boss | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin