B33

6.3K 609 313
                                    

Gecenin erken dakikaları saat üzerinde yer alırken Felix ve Chan şirkette hâlâ çalışıyordu.

Birkaç çalışan da yakın bir süre önce ayrıldığından dolayı ikili yalnız kalmış ve Chan'ın aylarca önce başlattığı projesinin yakınlaşan tanıtım reklamı üzerinde çalışmaya devam etmişlerdi.

Chan, her zaman projelerinde doğa dostu olmaya çalışmıştı ve bu son yaptığı her şeyi daha çok belli ediyordu çünkü yaptığı planlamada ağaçlar otel odalarının içinden geçiyor, açık bıraktığı arazide önceden insanlara saldırılmaması için evcilleştirilmiş hayvanların gezmesi planlanıyordu. Felix ilk bunu duyduğunda Chan'ın yanaklarını sıkmak istemişti. Fazla tatlı bir hareketti.

"Kahve ister misiniz?" diye sordu Felix uykulu olduğu her yerden belli olan Chan'a bakarken. "Hayır." diye mırıldandı ve yazdığı şeylerin üzerini yeniden çizip çöpe attı. Bunu yedinci yapışı filandı. Beğenmediği için tüm sayfayı çiziyor ardından buruşturup çöpe atıyordu.

"Yoruldun." Sesi yumuşamıştı Felix'in. Chan gözlerini diktiği masadan çekip Felix'e döndü. "Yorulmazsam bu işi yapamam." Felix elindeki kalemi aldı. "Yapabilirsin, sen sadece kendine çok yükleniyorsun." Chan Felix'in elindeki kaleme baktı. "İyiyim, cidden." Felix omuz silkti ve kalemi masaya koydu. Onu oyalamak için bir şeyler bulmalıydı yoksa kendi kendini bitirecekti. Chan'ın sağlığını ondan çok düşünüyordu.

"Hadi randevuya çıkalım!" Chan şaşkınlıkla tek kaşını kaldırdı. "Ne?" Felix telefonunu çıkardı ve kamerasını açıp kendine baktı. Kapatıp geri koydu ve ona döndü. "Evet hem de burada." Chan çocuğu anlamaya çalışırken Felix gülümsüyordu. "Şirkette?" Felix gözlerini devirdi. "Şu an herhangi bir restoranda olmadığımıza göre?" Chan, Felix'in ani hareketlerine her alışmaya çalıştığında bir yenisi ekleniyor ve onu daha da şaşırtıyordu. "Herkes çıktı zaten. Hadi ama değişik ve eğlenceli olur."

Chan bir süre duraksadı. Felix ile her saniye zaman geçirmek istiyordu ama bir yandan da tanıtım için yazı hazırlaması lazımdı. O anda işi ile Felix arasında ince bir çizgi olduğunu fark etti. İşine karşı olan azmi istemsizce Felix'ten onu geri bırakacaktı ve Chan buna hazır mıydı bilmiyordu ama bu eminsizlik denemeyeceği anlamına gelmiyordu.

"Pekâlâ." Felix gülümseyip ayağa kalktı ve manzarayı gösteren perdeyi açtı. Tüm şehir ayaklarının altına serilirken lamba düğmesine doğru ilerliyordu. Chan da bir şey yapmaya karar verip bilgisayarından tüm iş ile ilgili şeyleri kapatmış, kulağa hoş gelen ve kafa yormayan bir müzik açmıştı. Yavaş müzik odada yankılanırken Felix ışığı kapatmış ve odayı karanlığın hakim olmasına neden olmuştu. Yıldızların pırıltısı zemini süslerken Chan aklına gelen fikirle sandalyelerini alıp camın önüne koymuştu.

Asla olmayacak bir ortamda bile randevu ortamı yaratmayı başarmışlardı.

İkisi de sandalyelerine oturduktan sonra bir süre sessizlik kapladı ortalığı. Felix, Chan'ın aklını uzaklaştırmak istiyorken daha çok işine odaklamış gibi hissediyordu. Oysa Chan'ın aklında olan tek şey Felix'ti.

"Hadi bir oyun oynayalım!" Felix'in enerjisi kıskanılacak cinstendi. Sabahtan beri koşturmasına rağmen hiçbir şekilde mutluluğunu kaybetmeden devam ediyordu. "Oynayalım." Chan'ın sesi sakin çıkmıştı. Kafasını Felix'e çevirdi ve parıldayan gözleri ile karşılaştı. "Birbirimize nelerin yakışacağını söyleyeceğiz. Sakın sana ben yakışırım deme yoksa direkt burayı terk ederim." Chan'dan sonunda yorgun da olsa bir gülümseme aldığında yerinde daha çok doğruldu. "Ben başlıyorum. Bence sana," Gözlerini bir süre Chan'ın üzerinde gezdirdi. Adama her şey yakıştığı için aklına spesifik bir şey gelemiyordu. Chan ise o durumda Felix'in bakışlarının üzerinde hissetmenin mutluluğunu ve gururunu taşıyordu.

boss | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin