B42

5.1K 424 179
                                    

Çok geçmemişti Chan'ın Felix'in elinden tutup onu bir yere götüreceğini söyleyip arabaya bindirmesi ve yola çıkması üzerinden.

Dudaklarında bir şarkı mırıltısı varken arabanın hızlı bir şekilde arkada bıraktığı yollardaydı gözleri Felix'in. Yeni gördüğü ormanlı yollar birbirini tekrarlarken yüzünde bir gülümseme vardı. Chan işten erken çıkmış ve üniversitesine gelip Felix'i almıştı. Elbette tüm gözlerin Chan'da olması onu sinirlendirse de Chan'ın ondan ayrılmayan bakışları gururunu okşamıştı.

''Bari nereye gittiğimizi söyleseydin.'' Felix en sonunda uzun süredir bozulmayan sessizliği bozunca Chan'ın gözleri çok kısa süreliğine ona kaydı. ''Seni kaçırıyorum.'' dedi omuz silkerken. Felix gözlerini devirdi ve yerinde daha çok yayıldı. ''Kaçırdığın insanın da rızası varsa kaçırmak cidden oluyor mu?'' Chan dirseğini cama yasladı. ''Arkadaşından çaldığımı varsayarsak evet, bu kaçırmak oluyor.'' Felix, Jisung ile yaptıkları planı hatırladı. Eh, aynı evde kalıyorlardı istedikleri zaman yaparlardı.

''Ya ama nereye kaçırıyorsun?'' Felix cidden merak etmeye başlamıştı çünkü uzun bir süredir yoldalardı. Chan arabayı sürerken fazla konuşmadığından dolayı telefonuna sardırmış ama ondan da pek eğlenememişti. ''Ormanlık alana götürüyorum seni.'' Chan sırıttığında Felix gözlerini kıstı. ''Bang Chan, yüzünüzdeki sırıtmayı beğenmedim.'' Chan cama koyduğu kolunu çekti. O elini direksiyona koyarken sağ elini uzatıp Felix'in elini tuttu. Dudaklarına götürüp bir öpücük kondurduğunda Felix'in tüm düşünceleri uçmuş ve zihninde kocaman bir Chan yazısı belirmişti. Felix için çok şirin bir hareketti.

''Beğeneceğini umduğum bir yere götürüyorum. Az kaldı tamam mı?'' Kafa salladığında Chan görmemişti ama onayladığını biliyordu. Felix her şeyi beğenirdi ondan gelen. Sonunda Chan ve onun harcadığı emek vardı sonuçta.

Geri kalan yol boyunca pek konuşmadılar. Felix yolu, Chan'ı ve devamında hiç ayırmadıkları ellerini izledi. Normalde yakışma gibi şeyleri umursamazdı ama ona göre onlar çok uyumluydular.

Chan arabayı durdurunca Felix gözlerini, gözlerinin en son durağı olan ellerinden çekti ve cama döndürdü. Gördüğü ev ile Chan'a döndü. Chan o sırada emniyet kemerini çıkarıyordu. ''Burası kimin?'' Meraklı bakışlarını Chan'dan çekmedi. O sırada Chan inip Felix'in kapısına ilerledi ve inmesi için açtı. Felix inerken ''Tasarladığım bir ev.'' dedi. Kapıyı kapatırken Felix evi inceliyordu. Adımlarını ilerlettikçe ahşaptan yapılma ev ağaçların arasında saklanmaktan vazgeçiyordu. Tanıdık gelen yapı diğer eserlerinden farklıydı. Eski yapıları andıran bu eve karşılık Felix sadece hayranlık dolu bakışları vardı.

''Beğendin mi?'' Chan, Felix'in yanına gelip elini beline koyduğunda konuşmuştu. Felix'in gözleri parlarken hevesle kafasını sallamıştı. ''Keşke bu kadar uzakta yaptırmasaydım.'' Felix dediğini anlayamadığından ona baktı. Chan umursamadan elini beline sardı. ''Gel evin içine bakalım.'' Neden böyle bir yere getirmişti ki? Aklına gelen seçenek ile duraksadı tüm düşünceleri. Onların evi olacak değildi, değil mi?

Felix zeki bir insandı. Denilenleri hızlı kavrar ve uygulardı. Ekonomi alanında yükselmek istediğinden kaynaklı insanların kurduğu cümleleri veya yaptığı hareketleri sonuna kadar inceler ve bağdaştırma yapardı. Böyle bir özelliğinin olması ona çok şey katmış ve bu yolda rahatlıkla ilerlemesini sağlamıştı ama karşısındaki adam o kadar karışıktı ki bir yerden sonra kendisinin bile anladığını düşünmüyordu.

Chan dengesizdi hem de inkar edilemeyecek kadar çok. Bir anı bir anını tutmadığı çok anı vardı. Her ne kadar son zamanlarda düzelse de hâlâ tutarsızlıkları vardı. Kendi dışına karşı aynı kaldığındandı belki de. Her ne olursa olsun Felix ne düşüneceğini bilmiyordu. Buraya sadece dosya almış olmak için bile gelebilirlerdi.

boss | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin