B36

6.2K 517 294
                                    

Felix bir pazar sabahını kapısının sesine uyanarak selamlamıştı.

Yataktan Snow'u uyandırmamak için dikkatlice kalktı ve üzerine rastgele bir tişört geçirdi. Mırıldanarak kapıya ilerledi. Saçlarını karıştırırken kapıyı araladı. Karşısında Chan'ı beklemiyordu.

"Günaydın." Gülümsedi Chan karşısındaki şirin görüntüye karşılık. "Saat kaç?" diye mırıldandı Felix. Başı ağrıyor ve uykusunu tam alamamış gibi hissediyordu. "11." Gözleri bir anda büyüdü. "Çok özür dilerim işe geç kaldığım için." Güldü Chan. "Bugün pazar hayatım." Gözleri normal hale dönerken geriye çekildi ve kapıyı tam araladı. "Ben uyanmaya çalışırken sen içeride beni bekle, olur mu?"

Chan kafasını sallayıp içeriye girdiğinde Felix kapıyı kapattı ve hızlıca banyoya gitti. Felix'in acele eden tavrına gülümsedi Chan. Sevimliydi.

Felix banyoya girdiği anda ilk yaptığı şey kapıya yaslanıp anlamaya çalışmaktı. Güne gözlerini Chan ile açınca biraz (!) da olsa kalbinde iyi şeyler dönmüyordu.

İşlerini seri bir şekilde hallettikten sonra son kez aynaya baktı. Tanrı aşkına hangi insan sevgilisinin önüne bu kadar dağınık çıkardı ki?

"Günaydın!" Neşeyle odaya girdiğinde Chan'ın bakışları ona döndü. "Maksimum orada beş dakika geçirdin, nasıl bu hale geldin?" Felix kıkırdarken yanına oturdu. "Herkes senin gibi uyandığında patlamak üzere olan bir sinir topu gibi olmuyor." Chan gözlerini kısarak ona baktığında Felix güldü. Ellerini beline sararken biraz daha yakınına çekti. Felix yanındayken uzak olmasını sevmiyordu.

"Fazlasıyla meşgul sevgilimi bir pazar sabahı evimde görmenin nedenini sorabilir miyim?" Chan kaşlarını kaldırdı. "Bence cümlenden cevabını aldın." Yanağına bir öpücük kondurduğunda Felix gülümsedi ve sırtını göğsüne yasladı. Chan bir elini saçına çıkarıp oynarken nasıl bu kadar hızlı bir şekilde bu duruma alıştığını düşünüyordu. Felix etkisinden kaynaklı olduğunu düşündü. En kalpsiz insana bile diz çöktürecek güçteydi.

"Ne yapacağımızı sormuştum." Sesi gittikçe azalınca Chan hafifçe güldü. Kedi gibiydi.

"Köpeğimizi gezdirip zaman geçirirdik diye düşünüyordum." Felix aniden doğruldu. Gözleri parlıyordu. "Yapar mıyız cidden?" Chan kafasını salladığında Felix ayağa kalktı. "O zaman ben Snow'u getireyim sen onunla ilgilen, ben de o sırada hazırlanayım." Heyecanlandığı belli olan çocuğa gülümsedi Chan. "Öyle yap bakalım."

Felix odasına gidip yatakta uyuyan Snow'a yavaşça yaklaştı. Tüyleri arasında parmaklarını gezdirirken öpücükler konduruyordu minik vücuduna. Köpek gözlerini araladıktan sonra küçük bir esneme bıraktı ve gerildi. Oluşan görüntüye karşı Felix ağlayabilirdi.

Biraz daha uyanması için zaman tanıdı ve tam uyanınca onu kucağına alıp salona götürdü. Telefonuyla uğraşan Chan'ı görünce kaşlarını çattı. "Kızımızla böyle mi ilgileneceksin?" Chan kafasını kaldırdı. Kucağında köpek tutan ve tatlı bir kızgınlık ile bakan çocuğa karşılık sadece telefonunu kaldırmış havaya ve ekranını kapatmıştı. Felix'in dudaklarını memnun olmuş bir gülümseme kapladığında yanına yaklaştı ve köpeği kucağına bıraktı. "İyi bak yoksa cenazeni kaldırırım sevgilim." Chan gülerken Felix çoktan odasına gitmişti.

Felix hızlıca giyinirken Chan köpekle oynuyor ve seviyordu. Sanki evlenmişler de Chan çocuklarına bakıyor gibiydi.

Felix bir süre sonra salona gelince karşılaştığı şey ile kocaman gülümsedi. Chan her ne kadar köpekle kaşlarını çatarak oynuyor olsa bile tatlı görünüyordu.

"Snow'un senden nasıl korkmadığını hâlâ şaşırıyorum." Chan kafasını kaldırdı. "Neden?" Felix yanına gitti ve kucağına aldı Snow'u. "Onu severken bile kaşlarını çatıyorsun." Ayağa kalktı. "Alışkanlık." Felix omuz silkti. "Benim yanımdayken o alışkanlıktan kurtulursanız iyi olur beyefendi." Chan gülümsedi ve ona ilerledi. "Elbette sizin için kurtulacağım." Dudaklarına eğildiğinde Snow havladı. Chan küfür mırıldanıp geri çekilirken Felix kahkaha attı. İki kere oluyor olması daha eğlenceliydi.

boss | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin