B26

6.7K 667 665
                                    

"Başka isteğin var mı?" Lisa çökmüş arkadaşına bakarken sormuştu. "Yok." dedi ve Lisa'nın çıkmasını bekledi.

Felix bir haftalık izninin üçüncü günündeydi ve çoktan Chan damarlarında gezinen özlemle harmanlanmış pişmanlık duygusunu bastırmayı bırakmıştı. Her sabah göremediği pembe saç ve güzel gülümseme artık onda büyük bir yük haline gelmişti. Söylediği sözler üzerine özür dilemek için nasıl bir atakta bulunacağını düşünüyor ama Felix'in asla affetmeme olasılığı ve Seungmin ile yakınlığından dolayı vazgeçiyordu. Batırmıştı işte. Sürekli hayatındaki tüm her şeyi beyninin yönetmesinin tek sebebi buydu. Ne zaman kalbi devreye girse bir şeyler ters gidiyor ve her şeyi berbat ediyordu.

Onsuz bir hiç değildi -en azından iş bakımından-. Bir olay dışında her şey sıradanlığı ile ilerliyordu.

Chan çizim yapamıyordu.

Başladığı çizimler rastgele karalamalara dönüşüyor ardından çöp kutusunu boyluyordu. Üzerindeki mayhoşluktan ve günde bir saatlik uykudan kaynaklı beyni uyuşuyor gibiydi. Ne çizime odaklanabiliyordu ne de gelen dosyalara. Chan ciddi anlamda çökmüştü.

Kulağına uğultu gibi gelen sesler yükselince donuk bakışları ile kapıya baktı. Yine ne saçmalık dönüyor bakmalıydı ama hiçbir şekilde o insanları göresi gelmiyordu. Sorumluluklarını kendine hatırlatmak zorunda kalıp ayağa kalktı. Kapıyı açmadan önce yüzünü her zamanki şirkette gezindiği gergin hale soktu. Adımları koridoru bulduğunda bir adamın bağırarak Lisa ile konuştuğunu görüyordu.

"Patronunuz olacak o orospu çocuğu nerede?" Chan olayları anlamak için tek kaşını kaldırıp yaklaştığında Lisa onu fark etti. "Beyefendi lütfen daha fazla zorluk çıkarmadan gidin yoksa güvenliği çağırmak zorunda kalacağım." Turuncu saçlı adam Lisa'nın dediklerini umursamadan etrafa baktı. Meraklı gözler arasındaki tek sert bakışlara sahip insanlarla karşılaşınca o tarafa atıldı ve yumruğunu yüzüne salladı. Chan'ın kafası aldığı darbeden dolayı sağa düşerken tüm herkes nefesini tutmuştu. Chan zaten fazlasıyla sinirli bir insandı, üzerine rastgele bir adam şirketine girip herkesin önünde yumruk atmıştı. Güvenlikler anca gelip tutunca kafasını çevirdi. Sızlayan elmacık kemiğini umursamadan çenesini oynattı.

"Özel mülke izinsiz girmek, kişiye hakaret ve fiziksel saldırıdan dolayı yakın zamanda mahkemede görüşürüz." Arkasını döndüğünde turuncu saçlı çocuk daha da sinirlendi. Güvenlikler arasından çıkmaya çalıştı ama çabaları boşaydı. Chan'ın gidişini izlerken onu durduracak tek bir şey aklına gelmişti.

"Felix'in arkadaşıyım."

Chan durmuştu. Yavaşça ona dönerken bakışlarını ayırmıyordu. Güvenlikler onu sürüklemeye çalışınca "Bırakın." demişti. Çocuk yüzündeki sırıtmayla düzelirken Lisa, Chan'a ne yaptığını sorgularcasına bakıyordu. "Sirkte miyiz?" Yüksek sesi şirkette yankılanınca tüm çalışanlar kendi işlerine dönmüştü. Turuncu saçlı çocuktan yana baktı. "Odama." Net cümlesinin ardından odasına yürümeye başladı. Turuncu saçlı çocuk bir süre Lisa ve güvenliklere baktıktan sonra el hareketi çekti. Chan'ı takip ederken aklından hangi öldürme yolunun daha kolay ve daha hızlı olacağını düşünüyordu.

Odasına girince kapıyı kapattı ve delici bakışlarını turuncu saçlı çocuğa gönderdi. Çocuk umursamadan ona gözlerini dikti. "Adın ne?" Chan masasına yaslandı. "Minho." Chan anladığını belirtirecesine kafa salladı. "Bak Minho, hangi cüretle gelip bana şirketimin ortasında küfür edip yumruğunu salladın bilmiyorum ama geçerli bir sebebin yoksa sana cehennem azabı yaşatacağımı bilmelisin." Sesindeki soğuk bir gram Minho'yu etkilememişti. "Bang Chan," ona daha da yaklaştı. "Bu aptal tehditlerin sadece dışarıdaki kölelerini etkiler. İnan bana hayatımı karartman umrumda olmaz. Benim umrumda olan tek şey kardeşim gibi gördüğüm çocuğun yeniden eski sağlıklı haline dönebilmesi."

boss | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin