B9

7.4K 762 248
                                    

Geçen birkaç günlük süreçte Felix engel olmak istediği sinirine engel olamamaya başlamıştı. Hyunjin'in abartı ve herkesle samimi hareketleri kendi benliğine bile ters gelmişti. Ona karşı duyduğu bu gereksiz beğenmemeyi kendi bile anlamlandıramıyordu çünkü Hyunjin onun arkadaş olabileceği biriydi. Şirket dışında onunla karşılaşsa canlılığına bayılacağına emindi ama şu an karşısında Lisa'nın masasına oturarak Lisa ile sohbet eden adam sahte geliyordu.

Gözlerini oradan çekti ve saçlarını karıştırdı bozulmasına önem vermeden. Önündeki dosyalara baktı. Gün geçtikçe sayıları artıyordu ve bu artık canına tak etmişti. Cidden başta olmak için bu kadar dosya işi mi yapılmalıydı?

Chan'ın, Hyunjin'in ilk şirkete geldiği günden beri şirkete gelmemesi ise durumları daha da kötüleştiriyordu. Anlamadığı şeyleri Lisa'ya soruyor ve tam emin olunmayan cevaplar alıyordu. Neden bu kadar saldığını bir anda anlayamamıştı Felix. Her ne kadar Lisa birkaç işi olduğunu söylese de inanamıyordu. Bu adam hakkında onlarca makale okumuş ve hayatını en küçük ayrıntısına kadar araştırmıştı şirkete girmeden önce. O, işini her şeyden önde görürdü. O yüzden şirkette olmaması garip geliyordu.

"Hey Felix!" Hyunjin'in uzatarak söylediği kelimelerle Felix kafasını kaldırmıştı. Açık kapısından gülümseyerek giren adama tek kaşını kaldırarak baktı. Girebileceğini söylediğimi hatırlamıyorum diye düşündü Felix.

"Merhaba Bay Hwang." Felix'in sesi Hyunjin'e göre daha normal bir tonda çıkmışken Hyunjin yüzünü buruşturdu. Kendini masanın önündeki koltuklardan birine attı ve kafasını geriye atıp elinin tersini alnına koydu. "Bu şirket, bu işler çok yorucu." Dramatize ettiği mimiklere karşı Felix, göz devirmemek için zor durdu. Yaptığı şeyler çalışanlarla sürekli diyalog kurması ve bazen bir anda dans etmesinden başka bir şey değildi. Umursamamaya çalıştı. "Elbette yorulmuşsunuzdur efendim." dedi tüm beyefendiliğini koruyarak Felix.

Hyunjin kafasını kaldırdı ve kaşlarını çattı. "Chan'ın tüm asistanları böyle olmak zorunda mı? Tanrım, birisi şu adama biraz gevşemesini söylemeli." Felix cevap vermemeyi tercih etti. Ne diyebilirdi ki sonuçta?

Ortamda oluşan kısa sessizliğin ardından hızlıca ayağa kalktı Hyunjin. Felix ani hareketlerine hâlâ alışamadığı için irkildi. "Eğer samimi olursak benim yanımda daha rahat hissedersin. Hadi yemeğe gidelim!" Felix şaşkınlıkla baktı. Hyunjin kendisine büyük gözlerle bakan çocuk karşısında kıkırdadı. "Bence bu şirketteki en havalı kişi sensin ve bu yüzden arkadaş olmak istiyorum seninle. İki mükemmel olarak takılırız." Saçlarını düzeltirken kurduğu cümleleri Felix beynindeki süzgeçten geçirmeye çalışıyordu. Bu adamın aklını sıyırmış olabilme ihtimalini düşündü birkaç saniyeliğine.

"Nasıl isterseniz." Felix'in ağzından çıkan kelimelerle Hyunjin yeniden göz devirdi. Hâlâ karşısında duran adam ile Felix sorgulayıcı bakışlar attı. "Ah hadi ama üşengeç biri olduğunu söyleme." Felix önündeki dosyalara bir bakış attı. İş yapmaktan sıkılmış ve yorulmuştu. Her ne kadar karşısındaki adamdan bir gram haz almasa da onun için çok iyi bir kaçış yoluydu.

Hyunjin elini uzattı. "Ben Chan ile konuşurum boşver şimdi." Felix bir süre duraksadı. Derin bir nefes alıp uzatılan eli tuttu. Tuttuğu saniyede çekilmesi bir oldu. Felix ayağa kalkarken dengesini zoraki sağlayıp önünde giden adama ayak uydurmaya çalıştı ama fazla hızlıydı. Asansöre binerken onları gülerek izleyen Lisa'yı görebilmişti ancak. Hyunjin hızlıca tuşa basıp aynaya döndü ve saçlarını düzeltti.

Felix olayları anlamaya çalıştı asansör otoparka inene kadar. Cidden enerji dolu bir kişiliği vardı.

Kapılar açıldığında çekiştirilmemek için dışarıya çıktı. Karşılarında duran arabaya ilerleyen Hyunjin'i takip etti. Hyunjin arka kapıyı açıp arabaya binince Felix diğer tarafa geçip bindi.

Araba çalıştırılıp ilerlemeye başlayınca Hyunjin Felix'e döndü. "Saçlarını çok beğendim ama doğal değil galiba değil mi?" Hyunjin'in bakışları Felix'in yüzünde gezinirken Felix sadece kafa sallamak yetinmişti. "Ayrıca makyajını da fazla hoşuma gitti. Çok yetenekli olmalısın. Normalde başka şeylerini de soracaktım ama yemekte konuştuğumuzda bir şey kalmamasını istemiyorum." Hızlı hızlı kurduğu cümleleri anlamaya çalıştı bir süre Felix. "Teşekkür ederim." derken gülümsemeyle sadece Hyunjin'in çok konuşkan olduğunu düşünüyordu. Arkadaşı Jisung kadar konuşkan biriyle hayatında bir daha karşılaşamayacağını düşünürken karşısına bir de bu adam çıkmıştı. Çok mutluydu bu durumdan tabii ki Felix!

Araba bir yerde durunca Hyunjin arabadan indi. Felix de aynı hareketi tekrarladı. Karşılaştığı restoranın dıştan görünüşü şıktı. Yani sıradan olmayan birinin sıradan bir restoran seçmesi garip olurdu.

İçeriye girdiklerinde garsonlar kafasını eğerek selamladı ve aralarından biri önlerinde onları yönlendirmek için yürümeye başladı. "Burası benim en sevdiğim restoran." dedi Hyunjin Felix'e dönüp. Felix şimdi anlamıştı herkesin onlara gösterdiği ilgiyi.

Manzarası Han Nehri olan masaya yerleştikten sonra garson yanlarından ayrıldı. "Şirketi ilk kez kurduğunda Chan, buraya gelip kutlama yapmıştık. O günden beri açık ara farkla favorim." Gülerek söylediği kelimelere Felix tebessüm etmişti. Chan'ın üniversite yıllarında şirketin temellerini, biriktirdiği parayla attığını biliyordu ve bu sayede Hyunjin'in bir süredir Chan'ın hayatında olduğuna kesinlik getirebilmişti. En azından dört yıldır kesin vardı.

"Bana kendini anlat." dedi dirseklerini masaya koyarken Hyunjin. Garsonun önlerine koyduğu menü ile Felix iç çekti ve menüyü alıp konuşurken göz kontağını engellemeye karar verdi. "Pek bir özelliğim yok aslında. Üniversitede işletme okuyan bir öğrenciyim." Hyunjin dudak büzdü. Ondan istediği bu değildi.  "Seni işe almayacağım bana cidden kendinden bahset." Felix öylesine menüde gezdirdiği gözlerini çekip nehire dikti. Hyunjin ile samimiyet kurmak istediği pek söylenemezdi hatta o şirketteki çoğu kişi ile samimiyet kurmak istemiyordu çünkü zaten bundan neredeyse beş ay sonra serüveni bitecekti. İnsanlara bağlanıp sonra işten ayrıldığında üzülmek istemiyordu. Onlar olmasa bile karşısındaki sarışın adama sinir oluyordu. Bunun ne kadar saygısızca ve doğru olmadığını bilmesine rağmen kendini engelleyemiyordu.

"Pek bir şeyim yok ama isterseniz bana siz kendinizi anlatabilirsiniz." Menüyü kapatıp masaya koyduktan sonra Hyunjin dudaklarını büzüp omuz silkti ve başka bir yere baktı. "Bana ne sen anlatıncaya kadar ben anlatmayacağım." Felix bir şey demedi. Hyunjin de Felix'in özel bölgesine çok girdiğini fark ederek sustu. Garson siparişlerini gelip aldıktan sonra hatta yemekte bile suskunluk sahipti ortama.

•••••••
medya çok hoş, evli çift gibi

boss | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin